10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 134
“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 134 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 134
Nice sürçüp düşeni kaldıran Sen’sin,
Niceyi hak için hak aldıran Sen’sin.
Tanrı’m, ben kulunun suçuna bakma,
Ağırbaşlılık mahrumluğumu ateşte yakma.
Bütün zor işler Sana kolaydır,
O işler, Sen işlediğinde işler.
Hazretinden ümidimi ezelden beri umarım,
Kapından mahrum gitmemeyi umuyorum.
Ey Tanrı, çok eskiden malum ettin,
Sana sığınan hiç mahrum olmaz.
Artuhî bu münacatı okuyup ayrıca söyledi: “Ey âlemleri yaratan kadir Allah! Bütün zor işler sana kolaydır. Bu çaresizin de hâli hazretine malûmdur. Yâ âlemlerin rabbı! Bu çaresizi, arzularına erişemeyen etme. İlâhî! yardım senden gerekir.” derken o anda gördü ki duvar yarıldı, bir ak sakallı ihtiyar çıkageldi. Yeşil elbiseler giyinmiş. Söyledi: “Ey Artuhî! Başını kaldır. Tanrı’dan sana yardım ulaştı” dedi. Miskin Artuhî başını kaldırıp yaşlı adama baktı. O yaşlı adam ileri geldi, Artuhî’nin yaralarını okşadı. Hemen Artuhî’nin yaraları iyileşince yaşlı adam kayıp oldu. Hemen geri geldi. Artuhî’nin savaş meydanında düşen kolunu getirdi, yerine koyup dua etti. Tanrı’nın emri ile Artuhî’nin kolu sağlamlaştı. Artuhî, Tan- rı’ya şükürler etti. Sonra o yaşlı adama sordu: “Sultanım siz kimsiniz?” dedi. O yaşlı adam söyledi: “Ey Artuhî! Ben Hızır Peygamber’im. Tanrı emriyle geldim, sana derman oldum. Tanrı şifa verdi. Şimdi benim silâhımı Melik Dânişmend’e ulaştırıman gerektir ve bu duayı ona veresin ki bizden yadigâr olsun” dedi. O dua budur: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Ey Allah’ım, ey Rahman, ey Rahim, ey çok acıyan, çok ihsan eden, ey ölüleri dirilten, ey fazilet ve ihsan sahibi, Sen’den başka ilâh, güven verici yoktur. Sen’in rahmetin güven vericidir. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen noksanlıklardan münezzehsin.”
Bu duayı verdi ve söyledi: “Herhangi bir zamanda herhangi bir yerde bir zor iş olsa bu duayı okuyun. Tanrı bu dua berekâtında o zor işi kolay eder” dedi. Sonra yaşlı adam kayboldu. Hemen Artuhî ayağa kalktı. Silâhını giyindi, gördü ki kâfirler damdan aşağı iniyorlar. Artuhî o zaman kılıç çekip kırk kâfir öldürdü.
Kâfirler Artuhî’nin bu azametini görüp dışarı kaçtılar.
Bu tarafta ulu kişiler ribata geldiler, Artuhî’nin hâlini sordular. Artuhî, Hızır peygamber durumunu başlangıcından sonuna kadar anlattı. Tanrı’ya şükredip sevindiler. Akşam olunca yemek getirdiler, yediler, götürdüler.
Melik Dânişmend bir süre uyukladı, rüya görüp uyandı, ayağa kalktı, silâhını giydi, kılıcını kuşandı. Artuhî ve Efrumiyye sordular: “Ya Melik! Size ne oldu ki bu vakitte dışarı gidiyorsunuz?” dediler. Melik söyledi: “Dostlardan bir kişi geliyor, onu karşılamaya gidiyorum. Siz burada oturun, hemen gelirim” dedi. Sonra atına binip dağdan ovaya indi. O anda gördü ki ruhban kılığında bir kişi geliyor. Elbisesi ve kalpağı siyah idi. Melik karşıdan çağırdı: “Merhaba, hoş geldin ya Süleyman!” dedi.
Rivayet edenler şöyle anlatırlar: Süleyman, Tokat şehrinden çıkıp yürüdü. Doğru Nastor askerinin olduğu yere geldi. Bu kalabalık askeri gördü. Bunların haberlerini öğrenip geri döndü. Melik’i aramaya gelirken Melik’e rastladı. Ulaştı, Melik Dânişmend’in ayağına kapanınca Melik onun başını yerden kaldırdı. Ordudan haber sordu. Süleyman, Sivas Kalesi’nin onarıldığını bildirdi. Melik sevindi. Sonra Süleyman söyledi: “Yâ bizim başkanımız, bizim geldiğimizi nasıl anladınız?” dedi.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 134 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
