Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 221

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 221 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 221

Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Refik Halit Karay’ın “Eskici” Hikâyesi Üzerine Bir İnceleme

Anadilinin önemini yoğun olarak işleyen, adeta bütün unsurları tek bir etki yaratmak için bir araya getiren Eskici hikâyesi, gerek üslûbu gerekse yarattığı atmosferle Türk hikâyeciliğinin zirve eserlerindendir. Hikâye ilk bakışta kısalığı ve tabiî üslûbuyla dikkati çekmektedir. Sanat kaygısından uzakmış gibi duran ifadelerle herkesin yaşantısında mutlaka bir yeri olan duyguların anlatımı belki de en zor olanıdır. Konusu ve üslûbuyla sadeliğin ve alışılmışlığın sıradanlığını bir anda çarpıcı bir atmosfere dönüştürüveren hangi tılsımdır bu hikâyede? Hikâyenin incelemesine geçmeden kısaca özetini vermekte fayda var: Babadan yetim kalan küçük Hasan, anası da ölünce uzak akrabaları ve komşuların yardımıyla Filistin’in ücra bir kasabasına, halasının yanına gönderilmek üzere İstanbul’dan bir vapura bindirilir. Başlarda ayrılığın acısını hissetmeyen, hatta vapurda kendisine eğlenecek bir şeyler bulan Hasan, ana dilini konuşan yolcuların azalmasıyla gitgide suskunlaşır ve içine kapanır. Vapur yolculuğu bitip trene bindirildikten sonra ise artık etrafta Türkçe konuşan kimse kalmamıştır. Hasan da tamamen susar. Gittiği yerde, halası, halasının çocukları ve çevredeki insanlar ona tamamen yabancıdırlar. Hasan, zamanla anlamaya başladığı Arapçayı konuşmamakta büyük bir inat gösterir ve hep susar. Bir gün sokaktan geçen bir satıcı, eski ayakkabıları tamir etmesi için eve çağrılır. Eskici işini yaparken çocuğun İstanbul’daki hatıraları canlanır. Bir ara nerede, kimlerle olduğunu unutup dalgınlığından ana diliyle “Çiviler ağzına batmaz mı senin?” sorusunu sorar. Bu soru eskicinin de Türk olduğunu ortaya çıkarır ve bir şekilde memleketinden uzak düşmüş olan ihtiyarla çocuk arasında kısa, fakat oldukça yoğun bir sohbet başlar. Hasan durmadan, heyecanla konuşmaktadır, fakat eskicinin işini bitirip eşyalarını toplamaya başlamasıyla bu mutluluk yerini ayrılığın acısına bırakır.
(…)

Üzerinde durmamız gereken bir diğer unsur ise ana dilinden gitgide uzaklaşan Hasan’ın çevresiyle yaşadığı çatışmalardır. İlk kısımda Hasan’ı vapura bindiren akraba ve komşular vapur Marmara’ya doğru uzaklaşmaya başlayınca, “üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi” ferahlarlar. Yine yazarın, “Hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış olanların uydurma neşesiyle, fakat gönülleri isli evlerine döndüler” ifadesi, daha hikâyenin başında okurun bu kişilere karşı tavır almasını ve hiçbir şeyden habersiz uzun bir yolculuğa yapayalnız çıkarılmış Hasan’a sempati duymasını sağlamaktadır. İlk bölümün sonlarına doğru insanlarla Hasan arasındaki çatışma etkisini göstermeye başlar ve Hasan pasif bir tavır alarak bir köşeye çekilir ve susar. Burada çatışmayı yaratan ve etkisini gittikçe arttıracak olan temel unsur, Hasan’ın ana dilinin konuşulmadığı bir çevreye girmiş olmasıdır. İkinci bölümde insanlardaki yabancılık bu defa tabiata sirayet etmiştir. Bu bölümde Hasan’ın yanındaki askere yabancısı olduğu develeri sorması, henüz bu çatışmanın bir sonraki bölümdeki gibi şiddetli olmadığını göstermektedir. Hasan’ın bundan sonra konuştuğunu görmeyiz. Çatışmanın şiddetinin doruğa ulaştığını gösteren, “Anlamaya başladığı Arapçayı, küçücük kafasında beliren bir inatla konuşmayarak sustu. Daha büyük bir tehlikeden korkarak deniz altında nefes almamağa çalışan bir adam gibi tıkandığını duyuyordu, yine susuyordu” ifadeleri Hasan’ın susarak dış dünyaya karşı adeta savaş açtığını göstermektedir. Bu arada Hasan’ın kıyafeti de değişmiştir. Artık onun da diğer çocuklar gibi kuşaklı entarisi, ceketi, takkesi, kırmızı merkupları vardır. Saçlarının ortası sıfır makine ile kesilmiş, alnına perçemler uzatılmıştır. Hasan deri gibi sert tandır ekmeğine de alışmış, yer sofrasında bunu hem kaşık hem çatal yerine kullanmayı öğrenmiştir. Fakat bunların dışında Hasan susmakta, kendi dilinden başka bir dille konuşmamakta ısrar eder.

Şerife Çağın, Refik Halit Karay’ın “Eskici” Hikâyesi Üzerine Bir İnceleme

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 221 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!