Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 505

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 505 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 505

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Sahaflar Çarşısı

Bugün, günlerden salı… Usuldan usuldan bir kar serpeliyor. Sulusepken. Bir soğuk var ki deme gitsin… îki genç kız, on yedişer yaşlarında gösteriyorlar, büzülerek, birbirlerine sokularak çarşıya girdiler. Başkaca çarşı ıpıssız. în cin top oynuyor. Başka günler yırtık pırtık kitaplar kaldırımdan taşardı. Kar altında kalacak değil ya kitapları, dükkânı olanlar içeri, olmayanlar da saçak altlarına, evlerine çekmişler. Bir kitapçı dükkânının vitrinine uzun uzun bakan kızlar hiçbir dükkâna girmeden gene aynı titreme telaşı içinde çarşıdan çıkıp gittiler ve ben bekledim. Vakit ikindiüstüdür. Daha çok akşama yakın. Hiç mi hiç kimse bir dükkândan başını uzatıp bir şey sormadı. Soğuktan desek. Belki ama tek tük de olsa birkaç müşterinin çıkması gerek. Neyse efendim, ben de o kadar dışarıda kalıp “Dükkânlara girip çıkan var mı?” diye gözetleyemedim. Üşüdüm yani. Bir kitapçıya girdim. Bu kitapçı daha çok yeni kitap alıp satıyor. Eskilerle pek ilişiği yok. Eskiden, yani sahaflar yanmadan önce dükkân kirası olarak beş lira veriyormuş. Şimdi yüz lira veriyor. Diyor ki “Bu sebepten, çok ziyan ediyoruz. Okul kitapları da satamaz olduk. Çünkü sahafların kitap alıcısı yarı fiyatına, dörtte bir fiyatına eski kitap almaya alışmıştır. Dükkân fiyatları arttığından dolayı biz de kitap fiyatlarını biraz artırmak zorunda kaldık. Ondan dolayı alıcı azaldı. Bana gelince ben sahaf değilim. Yani eski manada. Şimdi, eski kitaplar alıp satan, onları değerlendirebilen üç sahaf kalmıştır: Raif Yelkenci, İsmail Hoca bir de Muzaffer Ozak.”
Muzaffer Ozak’a sordum: “Bir şey merak ediyorum: Bir kitabın takdirini nasıl yaparsınız?
Muzaffer Ozak: “Bu daha çok ihtisas işidir. Önce kitabım değeri. Sonra eskiliği daha sonra da hattatın meşhur bir hattat olup olmadığı, yani yaşadığı zamanda. Bir de kitabın nüsha-i nadirattan olup olmadığı.”
“Bu nüsha-i nadirat ne demektir?” dedim.
“Mesela, bir kitap yalnız, zamanında üç nüsha yazılmıştır. Bu kitabın bir nüshası dünyanın falan yerindeki kütüphanededir. Birisi de falan yerde. Birisi de bizim elimize geçmiş. îşte bu çok kıymetlidir. Eğer bunun baskısı yapılmamışsa daha çok artar. Mesela geçende Amerikada, Hayyam zamanında yazılmış, Hayyam’ın rubailerini toplayan el yazması bir kitap on bin dolara satıldı. Bu kitap işte bizden, yani Türkiye’den gitmiştir”
(.)
Muzaffer Bey, eski kitapları ölen kitapseverlerin kitaplıklarını alarak tedarik ettiğini de ilave etti. Bu kitapların içinde ölen adamın hususiyetlerine ait gayet enteresan notlar da çıkarmış. “Mesela.” diyor Muzaffer Bey, “Mesela Bebek sırtlarında ölmüş bir adamın bir miktar kitabını aldım. îçinden yirmiden fazla defter çıktı. Defterler büyüktü ve çok ince yazılarla yazılmıştı. Bu yirmi defterin yirmisinde de aşk şiirleri vardı. Bu âşık adam, sevgilisine bütün bir ömür durmadan şiirler yazmış. On binden fazla şiir.”
“Bu defterleri ne yaptınız?” dedim.
“Sattık.” dedi. “Her bir defteri birisi aldı.”
“Yazık!” dedim.
Bir ömür durmadan sevgilisine şiirler yazan bu adamın şiirlerinden hiç olmazsa birini okumak isterdim. Muzaffer Bey’in anlattığına göre kitaplar arasında hatıra defterleri, akla hayale gelmez yazılar da çıkarmış. Para da çıkarmış. Eyüp’ten alınan bir kitaplığın kitapları arasında altın çıkmış. Bu kitapları taşımakta olan hamallar altın yüzünden kavga etmişler.
Sahaflar Çarşısı’nda artık eski canlılık, eski hayat kalmamış. Eskiden yüzlerce kitap tutkunları sahafları doldurur, gelen kitapları durdurmazlarmış dükkânlarda. Alıp götürürlermiş. Şimdi üç tane tutkun kalmış. Onlar da her sabah gelir, dükkân dükkân dolaşırlar, âdeta boynu bükük giderlermiş. Bulurlarsa bir kitap alırlarmış. Muzaffer Ozak’tan ayrıldığımda karanlık kavuşuyordu. Havada küf kokusu vardı. Usuldan usuldan kar yağıyordu Fatih devrinden beri köhnemiş Sahaflar Çarşısı’nın üstüne. Cümle sahaflar dükkânlarını örtmüşler, ışıklarını söndürmüşlerdi. Sahaflar Çarşısı ölü gibiydi.

Yaşar Kemal, Röportaj Yazarlığında 60 Yıl

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 505 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!