Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 521

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 521 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 521

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Yavuz Bülent Bakiler ile Hayatı, Şiirleri ve Kültür Coğrafyamız Üzerine Bir Söyleşi
(…)
Edebiyata, bilhassa şiire ne zaman ve nasıl ilgi duymaya başladınız?
Şiire ve edebiyata olan merakımın en büyük müsebbibi annemdir. Benim babam da her Anadolu erkeği gibi gecelerini dışarıda geçiren bir insandı. Mesaiden sonra gelir yemeğini yedikten sonra dışarıya arkadaşları ile oturmaya giderdi. Annem de babamı bir gaz lambasının altında oturur ve beklerdi. Bir çorap yamalardı, bir kazak örerdi ve onu beklerdi. Ben de yatağımı hep annemin yanına serer ve ondan bana masal anlatmasını, türkü söylemesini isterdim. O masallar beni çok ilgilendirirdi ve masalların kahramanları beni çok duygulandırırdı. Meselâ “Boş Beşik” masalını defaatle dinlemişimdir. Benim marazî dereceye varan hassasiyetim o dönemlerde annemden dinlediğim masallardan kaynaklanmaktadır diyebilirim. Gerek annemin söylediği türküler gerekse âşıkların mahalle aralarında çalıp söylemeleri beni şiire doğru çekmeye başladı. İlkokul yıllarında çok derme çatma mısralar kaleme aldım. Her genç delikanlının olduğu gibi benim de bir şiir defterim vardı. Sonra lisenin son sınıfını Malatyada okurken kız kardeşim, bir Malatya düğünü görmek için sapasağlam evden çıktı fakat elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti. Biz ertesi gün cenazesini almaya gittiğimizde büyük bir yıkım geçirdik. Bu hadise bizde çok köklü tesirler bıraktı. Ben kız kardeşimin mezarını çok sık ziyaret eder oldum. Onun mezarı başında “Yalnızlık” adlı şiir kitabımda yer vermiş olduğum “Bir Ölünün Mektubu” ve “Gelin Kızın Ölümü” isimli şiirleri yazdım. Serbest vezinle yazdığım ilk şiirlerdir onlar. Bu şiirleri Türk Sanatı dergisine gönderdim. Daha sonra bu derginin şairleri arasına kabul edildim. Bu benim için çok büyük teşvik oldu. İşte o 1953 yılındaki faciadan sonra ben İstanbul dergilerinde yazmaya başladım ve şiirle olan münasebetim yoğun olarak o günden sonra başlayarak günümüze kadar devam etmektedir.

(…)
Ben hemen buradan dil ve kültür meselesine geçmek istiyorum. Bu iki kavram sizce birbirleri ile ne derecede ilişkilidir?
Şimdi kültür bir milletin şah damarıdır ve kültür denilince bir milletin konuşmuş olduğu dil, mensup olduğu inanç ve o milletin gelenek görenekleri, güzel sanatları anlaşılır. Kültür ayrı, dil ayrı diye bir tasnif yoluna gidemeyiz katiyen. Bir açıklık kazanması için söylüyorum kültür, kökboyalarına benzer. Mesela beyaz renkli bir yünü tutarsınız kırmızı bir kök kovasının içine batırır çıkarırsınız, yün kıpkırmızı olur. Kültür aynen o kökboyalara benzer. Bir İngiliz, bir İtalyan çocuğuna Türk dilini sevdirirseniz, Türk inancını verirseniz, Türk gelenek ve göreneklerini sevdirirseniz artık o çocuğu İngiliz, Fransız, İtalyan olmaktan kurtarır ve Türk yaparsınız. Bizim çocuklarımıza da Türkçeyi unutturursanız, dinî duygulardan onu koparırsanız, ona bir tarih şuuru vermezseniz onu başka bir milletin saflarına doğru itmiş olursunuz. Bu bakımdan kültürün en önemli unsurlarından bir tanesi dildir. Dil ve din bir milleti meydana getiren en büyük iki önemli unsurdur ama “Bunun ikisi arasında bir tercih yapmak isterseniz hangisini birinci planda tutarsınız?” derseniz, ben size “Önce dili tutarım, Türkçeyi tutarım.” derim. Çünkü dil olmazsa dini de anlatamazsınız. Peygambere sormuşlar “Din nedir ya Resûlullah?” demişler. “Din nasihattir.” demiş. Nasihati, güzel bir diliniz olmazsa ne ile anlatacaksınız. O bakımdan dil çok mühimdir milletlerin hayatında. Bunun önemini bilen birtakım insanlar, bizim milletimizi yozlaştırıyorlar. Bizi âdeta kabile dili ile konuşan insanlar hâline getirmek istiyorlar.

(…)
Biz aynı zamanda sizi kuvvetli bir hatip olarak da tanıyoruz. Kaleme almış olduğunuz şiirleri büyük bir ustalıkla yorumluyorsunuz. Bunun sırrı nedir?
Şimdi bakınız bu konuda size samimi tespitlerimi söyleyeyim. Ben üniversiteye kaydolduğum zaman, bir topluluk karşısında konuşma cesaretine sahip değildim, çünkü yeteri kadar okumuyordum ve yeteri kadar kelime dünyam zengin değildi. Dolayısıyla da konuşurken sık sık “şey” kelimesini kullanırdım.

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 521 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!