Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Cem Yayınları

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Cem Yayınları Sayfa 161

“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 161 Cem Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Cem Yayınları Sayfa 161

öğleden sonra nota yazıyor, müstakbel talebesine vereceği ilk basit peşrevleri ve türkülen ayırıyor Akşamlan da Rakım’a yardım olsun diye dükkânın hesaplannı tanzim ediyor.

Ama Tevfik’ten hiç bahsetmiyorlardı. Unutmuş değildi. Şuurunun alt tabakasında hâlâ Tevfık hâkim, hâlâ onun yokluğu içini bıçak gibi kesiyor. Fakat o, çocukluğundan beri kadere, kazaya nafile bel bağlamış değildi. Sabır ve tevekkül denilen şeyi hayatının ilk yıllanndan ben. nafile öğrenmiş değildi.

Penbe. Rabia ile beraber mutfağın üstündeki odada yatardı. Yükten yatağını çıkarır, kızın yatağının yanına serer, köşedeki mum iskemlesinin üstüne zeytinyağı kandilini yakar, yatağa girerdi. Fakat Rabia yatmadan uyumazdı. Kızın yatsıyı kılışını seyreder ve her akşam bu uzun zahmetli isi düşünmeden yapışına şaşardı. Kendisi ömründe namaz kılmış değildi. Bu dinsizliğinden değil, belki tembelliğinden ileri geliyordu. (…) Eğer insanın Allah’tan bir dileği olursa, evliyalar ne güne duruyor? Türbeler kandiller yakmıyor mu? Pencerelerine bez parçalan bağlamıyor mu? Namaz kılmak, dua etmek Allah’tan bir şey istemek değil mi? Evliyalar dirilerin dileklerini Allah’a anlatmakla mükelleftirler Buna mukabil diriler onlara kurban kesiyor, karanlık türbelerin ışığım temin ediyor. Penbe’nin bir isteği olunca bir taraftan da bakıcılar, büyücüler vasıtasıyla perilere, cinlere başvururdu.

Onlara ne kadar horoz götünmüş, ne kadar kırmızı krepte bağlı lohusa şekerleri taşımıştı. Penbe’ye göre, cinler, periler, dirilerle daha sıkı münasebette, her dakika, her evin içinde, her isle alakadardırlar. Onların gönlünü etmek biraz daha kolaydı. Çünkü göze görünmeseler de yaşıyor, dolaşıyorlar halbuki evliyalar türbelerinden hiç çıkmıyor. Garip olarak (…) Penbe, perilere karşı biraz daha hürmetkâr, onlardan daha çok çekinirdi. Her lakırdıda yakasına tükürür. “İyi saatte olsunlar” derdi. Fakat adak adayıp da bir şey istediği bir evliya işini çabuk görmezse homurdanır dururdu. Tezveren Dede’ye son gittiği zaman fikrini çok açık söylemişti.

— Güya adın Tezveren. hani ya? Cinler, periler daha çabuk is görüyorlar. Tevfik beni alsın diye sana ne kadar mum adadım. Herifi bir de sürgüne yollattın. Bari herifi çabuk getir. (…)

Penbe’ye göre. Rabia’nın tuttuğu yol bambaşka. O ne türbeye gidiyor, ne de bakıcıya. Doğrudan doğruya kendisi dua ediyor. İşte gene seccadesini yayıyor. O, Rabia’nın herekâtını hep duvardaki uzun, siyah gölgesinden seyreder. İşte namazda. Uzun, eğiliyor, diz çöküyor, başım yere koyuyor, kalkıyor. Beyaz badana üstünde bitmeyen tükenmeyen siyah gölge oyunu! Nihayet dua ediyor. Rabia, dizlerinin üstünde, elleri açık, yüzü yandan, bıçak gibi keskin çizgileri ile nasıl bir dilek ateşi ile yanıyor? Nasıl “İşte vazifemi yaptım, sen de istediğimi ver der gibi uzun uzun dua ediyor. Avuçlan hep acık, gökten inecek inayeti kapmak için.

Penbe, bu ince gölgede kızın değişen arzularını, yahut arzusuzluğunu okumaya alışmıştı. Bazen bu gölgede müphem ve yorgun bir mana vardı. Namaz bitince elleri dizlerinin üzerine iniyor, gölge yüz bir hayal gibi gülümsüyor. Penbe, her zaman, Rabia’nın içinden kopar gibi çıkan “amin”ine iştirak ediyor, akabinde de kızı lakırdıya tutmak istiyor.

Rabia hsmsn namazdan sonra Penbe’nin yataktan açmak istediği lafa hiç cevap vermezdi. Ya sükût eder yahut homurdanır, her vakit uzun uzun esnerdi. Penbe’nin açmak istediği bahis de hiç değişmiyordu: Konak ve Sabiha Hanım.

— Paşa ite Hanım Efendi, Hilmi Bey sürgüne gitti gideli konuşmuyorlardı.
— Sinekli Baklal’da bunu bilmeyen mi kaldı!
— Evvelsi gün banştılar. Hanımefendi dugun nazırlığı görmeye başiacı.
— Bu kadar çabuk ha!
— İş içinde iş var, Rabia. Halayıklar Bilâl Bey’in etrafında pervane… Ondan başka haremde erkek denilecek kimse kalmadı ki. Bayılmalar, ayılmalar… Oğlan tasvir gibi. Ağlamış yüzlü Hilmi Bey’den bin kat ziyade küçükbeylik yaraşıyor.

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Cem Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 161 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!