Ağzıyla Kuş Tutmak Deyiminin Hikayesi ve Anlamı
Ağzıyla Kuş Tutmak Deyiminin Anlamı ve Hikayesi Kısaca
Anlamı:
Ne yapsa nafile olmak, çok zor işleri başarsa da takdir kazanamamak
Hikayesi:
Osmanlı Devleti’nin çok güçlü olduğu zamanlarmış. Fransız elçisi acilen padişahın huzuruna çıkmak istemiş. Ama tabii koskoca cihan hükümdarının karşısına çıkmak öyle kolay mı? Kapıdaki ağa onu huzura çıkarmamış.Elçi allem etmiş, kallem etmiş, ama bir türlü içeri kabul edilmemiş. Israrından vazgeçmeyince de ağa iyice hiddetlenmiş.
“Yahu sen ne laf anlamaz adamsın!” demiş. “Padişahımız bugün çok sinirli. Seni görmek isteyeceğini hiç sanmıyorum. Az önce bir Frenk hokkabaz geldi. Görmeliydin neler yaptı. Külahından tavşanlar çıkardı. Kor olmuş demir çubukları “Cosss” diye ağzında söndürdü de, gıkı çıkmadı. On adım ileriden attığı ipliği, iğnenin deliğine geçirdi. Daha da yetmedi. En son havaya bir kuş uçurdu. Sonra da bir zıpladı, hop diye kuşu ağzıyla tuttu. Adam hepimizin ağzını açık bıraktı ama sultanımız onu bile huzurundan kovdu. Anlayacağın bugün ağzımla kuş tutsan da nafile! Ama daha büyük bir hünerin varsa sultanımıza arz edeyim.”
İşte böyle, insan ne kadar maharetli olursa olsun, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, kaç takla atarsa atsın, bir türlü karşısındaki kişinin beğenisini kazanamadığında kullanılır bu deyim.