Baba Oğluna Bağ Bağışlamış Oğul Babaya Bir Salkım Üzüm Vermemiş Atasözünün Açıklaması Anlamı Hikayesi Kısa
Baba Oğluna Bağ Bağışlamış Oğul Babaya Bir Salkım Üzüm Vermemiş Atasözünün Açıklaması
Baba Oğluna Bağ Bağışlamış Oğul Babaya Bir Salkım Üzüm Vermemiş Atasözünün Anlamı
Baba Oğluna Bağ Bağışlamış Oğul Babaya Bir Salkım Üzüm Vermemiş Atasözünün Hikayesi Kısa
Baba Oğluna Bağ Bağışlamış Oğul Babaya Bir Salkım Üzüm Vermemiş Atasözünün Öyküsü
BABA OĞLUNA BAĞ BAĞIŞLAMIŞ OĞUL BABAYA BİR SALKIM ÜZÜM VERMEMİŞ ATASÖZÜNÜN ANLAMI
- Vefasızlığın, değerbilmezliğin, nankörlüğün her türlüsü kötüdür.
BABA OĞLUNA BAĞ BAĞIŞLAMIŞ OĞUL BABAYA BİR SALKIM ÜZÜM VERMEMİŞ ATASÖZÜNÜN HİKAYESİ
Ali Dayı’nın beş dönüm büyüklüğünde bir bağı vardı… Üç de oğlu.
Gün geldi, yaşlandı Ali Dayı. Bağını üç oğlu arasında paylaştırdı.
Artık uzun yol yürüyemediği için çok sevdiği bağını gidip göremeyeceği için üzgündü. Bir avuntusu vardı yine de: Bundan böyle üzüm salkımlarını dalından kendisi koparamayacaktı ama elbet oğlanları, üzümsüz bırakmazlardı onu. Öyle umuyor, öyle avunuyordu.
Üzüm mevsimi geldi geçti; kimse Ali Dayt’ya bir salkım üzüm getirmedi. Ali Dayı’nın çok zoruna gitti bu durum. Karşılaştıklarında büyük oğluna açtı konuyu, üzüntüsünü dile getirdi. Büyük oğlu dinledi ama hiç üstüne alınmadı:
“Yaa, getirmedi mi ötekiler?” diyerek şaşırmış gibi yaptı. “Bilseydim ben getirirdim,” diye de ekledi.
İkinci yıl da emek verip yetiştirdiği bağdan üzüm göremeyince bu kez ortanca oğluna yakındı Ali Dayı:
“Üzüm mevsimi geçti gidiyor, bir salkım üzüm getirmediniz bana,” dedi. Ortanca oğ-
lan da abisi gibi cevap verdi:
“Yaa? Abim ya da kardeşim getirmiştir sanıyordum. Ayıp etmişler,” deyip çıktı işin içinden.
Üçüncü yıl da bağdan üzüm yiyemeyen Ali Dayı, bu kez küçük oğluna:
“Üzümleri ne yapıyorsunuz oğlum?” diye sordu. “Eve getirmiyorsunuz hiç!”
“Sepetlere doldurup pazara götürüyoruz baba!” dedi küçük oğlu.
“Bir salkım da bana getirseydiniz ya!” dedi Ali Dayı.
Küçük oğlan da çok şaşırmış gibi yaptı:
“Ahilerim getirmedi mi baba? Çok ayıp etmişler doğrusu!”
Ali Dayı, baktı oğullarından hayır yok; yüzünü kızartıp komşusuna söyledi. Emek verip yetiştirdiği bağından üç beş salkım üzüm istedi.
Bağ dönüşü, Ali Dayı’ya üzüm dolu küçük bir sepet uzatan komşusu:
“Demek öyle,” dedi üzüntülü bir sesle, “sen onlara bir bağ bağışladın, onlar sana bir salkım üzüm vermediler ha!”