Cath Staincliffe Kızımın Katiline Mektuplar Kitap Özeti
Cath Staincliffe Kızımın Katiline Mektuplar Kitap Özeti
Kızımın Katiline Mektuplar Kitabının Özeti
“Kızımın Katiline Mektuplar” 2014 yılında İngiltere’de en iyi suç-gerilim romanlarından biri seçilmiştir. Kızımın katiline mektuplar vahşi bir cinayetin ardından bir annenin intikam arzusu üzerinde temel soruları aradığı bir gerilim romanı. Anne Ruth Sutton 4 yıl önce kızını öldüren katile mektuplar yazmaya başlar. Bu geçen 4 yıl süre içerisinde Ruth Sutton’un içindeki intikam ateşi daha da büyümüştür. Ruth Sutton kızının katiline bu mektupları yazarak kendisine kemiren içindeki bu duyguları atmak istemekte, hakikati öğrenip huzur ve bir çıkış bulmayı umut etmekte, okur da annenin gözünden bu cinayetin sırlarını öğrenmektedir.
“Kızımın Katiline Mektuplar” kitabı 2015 yılında Yabancı yayınevinden çıkmıştır. Ceren Alkan’ın kusursuz çevirisiyle de Türk okuruyla buluşmuştur Kızımın Katiline Mektuplar…
Cath Staincliffe “Kızımın Katiline Mektuplar” kitabı tavsiye ettiğimiz kitaplardandır.
Cath Staincliffe “Kızımın Katiline Mektuplar” kitabından bir bölüm.
********************
Senden nefret ediyorum. Bu sana ilk mektubum ve söylemek istediğim her şey bundan ibaret. Senden nefret ediyorum. Ne var ki bu üç kelime nefretimin ne derinliğini ne de büyüklüğünü anlatmaya yetiyor. Neredeyse dört yıl oldu, içimdeki öfkenin ve intikam arzusunun azalmak yerine artmış olması beni hayrete düşürüyor. Zaman, bu duygulara merhem olmak yerine onları körükledi. Nefret içimde katılaştı, öyle yoğun, öyle ağır bir taşa dönüştü ki korkarım beni de öldürüyor. Eziyor. Hayatımda kalan iyiliği, neşeyi, iyimserliği de beraberinde götürüyor. İşte bu yüzden, boş bir umut olduğunu düşünsem bile, iletişim kurmanın bu nefret çukurundan kurtulmama bir faydası olur umuduyla yazıyorum sana.
Her geçen ayla beraber içimdeki canavar daha da güçleniyor. Sana zarar verebileceğim türlü korkunç yöntemler hayal etmekten gözüme uyku girmiyor. Seni cezalandırmak, bağırtıp yalvartmak için can atıyorum. Kafamın içi senaryolarla dolu. Jakoben trajediler: sıcak şişler ve germe aletleri. Karanlık cezaevi operasyonları: gözaltı
uçuşları, kayıt altında alınan ifadeler, kapüşonlu çıplak adamlar, kerpetenli adamlar, elektrik kabloları ve su. Seri katil hikâyeleri: gözlere ya da bacak arasına saplanmış bıçaklar ve duvara kanla yazılmış mesajlar.
Senin şiddetin, beni bir kurt gibi kemiren içimdeki bu şiddeti doğurdu.
Böyle yaşanmaz.
Bana yanıt vermeyeceksin, mektup arkadaşı değiliz. Seninle iletişime yalnızca koşulları ben belirlediğim takdirde geçeceğiz. Evet, mektuplarımı okuyacaksın ama hitaplar, beni çileden çıkaran “sayın” ya da “efendim” sözcükleri olmayacak. Sana söyleyeceğim çok şey var. Bilmen, anlaman gereken çok şey. Hepsi de parmaklarımın ucunda. Bir şeyleri anlayabilmek, bu kâbusla başa çıkabilmek için günlük tuttum, her şeyi oraya yazdım. İzlenimlerimi, düşüncelerimi, sana söylemek istediğim her şeyi. Bu yüzden o mektupları göndereceğim ve sonra ben hazır olduğumda sen sorularımı cevaplayacaksın. Yaklaşık dört sene önce o gecede ortaya çıktılar ve nefretim gibi giderek büyüyüp çoğaldılar. Hâlâ da sayamayacağım kadar çoklar. Suçunu inkâr ettiğin, cezana itiraz ettiğin, yalan söylediğin, yalan söylediğin ve yalan söylediğin için. Şu iki soru yakamı hiç bırakmıyor: Onu neden öldürdün? Ve nasıl öldü?
Kendi paçanı kurtarmakla öylesine meşguldün ki tüm bunların benim açımdan ne demek olduğu hakkında en ufak bir fikrin olduğunu bile sanmıyorum. O yüzden sana ben anlatacağım. Bölmeden, tartışmadan, tamamını dinleyeceksin. Tamamını. Üç boyutlu olarak, ekstra sahneler ve yönetmenin yorumu dahil.
Hazır ol…