Doymak Dediğin Rahmetli Gibi Olmalı Deyiminin Anlamı ve Hikayesi
Doymak Dediğin Rahmetli Gibi Olmalı Deyiminin Hikayesi ve Anlamı Kısaca
Vaktiyle cömert beylerden biri, konağında ziyafet vermeyi istemiş. Eşi dostu, akrabası, ahbabı kim varsa çağırmış. Davet günü, konağın her bir katına sıra sıra sofralar kurdurtmuş. Her bir sofranın üzerinde yiyecek namına akla ne gelirse döşetmiş. Herkes yemiş içmiş, gülüp konuşmuş, yarenlik edip hasret gidermiş. Bey, bütün misafirlerle tek tek ilgilenmiş.
Davetlilerden biri pek iştahlı bir adammış. Sofraya oturduğunda, çeşit çeşit nimet karşısında aklı başından gider gibi olmuş. Lâkin kendisini çabuk toparlayanadam, öyle bir iştahla yemeklere saldırmış ki, sağında solunda oturanlar, tedirgin olup, şöyle bir açılmışlar. “Çatalın kaşığın menzilinden uzak olalım” demişler.
Adam, öyle bir yemiş ki, sonunda çatlamış ve sofra başında ölmüş. Beyin adamları zavallıyı kolundan bacağından çeke çeke sofradan çıkarıp götürmüşler. O sırada, diğer davetlilerden birisi şöyle demiş-.
“Ben de, ‘çok yedim, çok yedim de çok doydum’ der dururdum. Birader, doydun mu bu rahmetlik gibi doyacaksın. Bizimkisi doymak değil, nefis, körlemek!’’
Bu deyim, “bu iş ancak böyle yapılır” mânâsında kullanılır.