El Sözüne Uymak Deyiminin Anlamı ve Hikayesi
El Sözüne Uymak Deyiminin Anlamı, Hikayesi, Öyküsü, Açıklaması Kısaca
Kurt açıkmış. “Gidip karnımı doyurayım” demiş. Dere tepe dolaşırken ne görsün; körpecik bir ceylan aşağıdan çıkılmaz, yukarıdan inilmez bir kayanın başında oturmuş duruyor.
“Ben şimdi ne edeyim de bu yavruyu oradan alayım” diye düşünmüş, taşınmış sonunda, en iyisi “konuşup ikna etmek” demiş.
“Ah badem gözlüm. Ah yavrum, ah ciğerim. Sen çok toysun böyle sarp kayalıklarda, sivri dişli taşların üzerinde, dibi gelmez uçurumlarda ne dolaşırsın. Düşersin, ayacığın kırılır. Başın yarılır. Parça parça olursun. Şu yemyeşil çayırlar, taze otlar, şu dereciğin kıyıcığı neyine yetmiyor da, o tatlı canını tehlikelere atarsın. Hadi gel, in aşağıya. Ben seni gezdirir, tozdururum…” diye dil üstüne, dil dökmüş.
Ceylancık bir kurda bakmış, bir de kurdun salyalı sulu ağzına:
“Yok kurt amca. Anacığım bana dedi ki ‘el sözüne uyma’ ben burada iyiyim, sen var, git yoluna.
****************
Bu deyim, “tanımadığın kişilerin sözüne, öğüdüne kulak asma” mânâsında kullanılır.