Hâlâ Öfkesi Geçmemiş Deyiminin Anlamı ve Hikayesi
Hâlâ Öfkesi Geçmemiş Deyiminin Hikayesi ve Anlamı
Adamın biri rüyasında kendisini bir ormana düşmüş görür. Sağa sola bakınıp, “Allah Allah ben nereye geldim? Buradan evime nasıl giderim?” diye söylenip gezinirken karşısına bir ayı çıkar. Adam korkar ve kaçmaya başlar. Ama ayı değme atlara toz yutturarak bir sürat ile adamın arkasından hücum eder.
Adam kaçar, ayı kovalar. Adam kaçar, ayı kovalar. Ayı tam adamın ensesine soluk verecek kadar yanaşmışken—rüya bu ya birden kadı efendi kılığına bürünüp gözden kaybolur.
Adamcağız, kan ter içinde yatağından fırlar. Göğsü, demirci körüğü gibi inip çıkarken, “hayırdır inşaallah” diyerek bir miktar daha uyuyuverir.
Sabah olup gün ağarınca, ilk iş olarak cebine üç beş altın lira atıp kadı efendinin huzuruna varmak olur.
“Efendi hazretleri dün gece acip bir rüya gördüm..” diye söze başlayarak tüm gördüklerini anlatır.
“Acep bu rüyanın tabiri nedir?”
Kadı bu işe çok öfkelenir. Bağırıp çağırmaya homurdanmaya başlar.
Adamcağız :
“Efendi hazretleri şu üç beş altın lirayı kabûl buyursunlar da benim bu garip rüyamı tabir etsinler” dediğinde; Kadı biraz olsun yumuşasa da, öfkesi dinmek bilmez. Bunun üzerine adam kadının huzurundan ayrılırken:
“Dün geceden beri, hâlâ öfkesi geçmemiş” diye söylenir.
- ••
“Öfkesi geçmemek” deyimden çok bir söz grubu olup, çok sık kullanılır. Ama doğru, ama yanlış bu söz grubunun meseli olarak işte böyle bir hikâye anlatılır.