İham Şüpheye Düşürme Sanatı Nedir, Özellikleri ve Örnekler
İHAM / ŞÜPHEYE DÜŞÜRME
İham Şüpheye Düşürme Sanatı Nedir, Özellikleri ve Örnekler
Şüpheye düşürme. İki yada ikiden fazla anlamı olan bir sözcüğün bir dize yada beyit içinde bütün anlamlarını kast ederek kullanma sanatıdır.Dize yada beyit bu kelimenin her iki anlamıylada açıklanabilir. İlham sanatının tenasüp sanatı ile birlikte kullanılmasından ise iham-ı tenasüp sanatı meydana gelir.
********************
İham Sanatı Örnekleri
Baki çemende hayli perişan imiş varak
Benzer ki bir şikayeti var rüzgardanı
Baki
Baki “rüzgar” sözcüğünü hem “yel” hem de “zaman” anlamında kullanarak iham sanatı yapmıştır. Çemende hayli perişan olan yaprağın zamanda /rüzgardan bir şikayetinin olduğu anlaşılıyor.Burada şaiirin kendisinin üzüntüsünü de üstü kapalı bir şekilde dile getirmesi de söz konusudur.
********************
Kalkıp Huda’ya doğru açılmış sefinede
Erbab-ı neşve mest gider, nahuda içer
Yahya Kemal Beyatlı , Eski Şiirin Rüzgarlarıyla
Nahuda, sözcüğü gerçekte “gemi kaptanı”ve “Allah’tan korkmamak” anlamlarında kullanılır. Bu doğrultuda beyit iki anlama göre açıklanabilir. Birincisi, Allah’a doğru yol alan bir gemide sarhoşlarla birlikte gemi kaptanı da içer. İkincisi, Allah’a doğru giden gemide neş’e erbabı Allah’tan korkmadan içer.
********************
Bulmak gibi tıpkı
Karlar altında kayıp uzanırken ova
Yolu kendiliğinden.
Donmuş dallar esen ılık rüzgâra
Çiçek açar çekingen.
Behçet Necâtigil, Bütün Şiirleri
Behçet Necâtigil, karın ovaları ve ağaçları kaplayarak değişik şekiller oluşturması arasında ilgi kurarak iham-ı tenasüp sanatı yapar. Çiçek açmak ağaçların bilinen yakın bir özelliği olmasının yanında karın, şekil olarak çiçek açması da söz konusu olduğu için iham-ı tenasüp sanatı oluşturulmuştur.
********************
Adalardan adalara, aktarlardan aktarlara ve bir rüzgâra
Karıştılar müslüman mezopotamya ve hristiyan roma
Turgut Uyar, Büyük Saat
Turgut Uyar, “rüzgâr” sözcüğünü hem yel, hem de zaman anlamında kullanarak iham sanatı yapar. Müslüman Mezopotamya ve Hristiyan Roma’nın zamanın rüzgârıyla yıkılıp gitmesi oldukça üstü kapalı ve imalı bir şekilde anlatılmıştır. Bu beyitte tarihi sorgulayan bir bakış açısı mevcuttur.
********************
Bulutu kestiler bulut üç parça,
Kanım yere aktı bulut üç parça
iki gemiciynen Van Gogh’dan aşırılmış
Bir kadının yüzü ha ha ha.
Cemâl Süreya, Sevda Sözleri
Cemal Süreya, ünlü ressam Van Gogh’un tablolarındaki renk armonisini üç parça olarak tasvir ederken, bu üç parçalılık bulutun siyahlığı, kanın kırmızılığı ve kadın yüzünün sarılığı olarak üç anlam çerçevesinde belirirken geleneksel iham sanatının olanaklarından yararlanır. Ayrıca kadının yüzü hem tablodaki görünümü hem de gerçek kadının yüzü kastedildiğinden ikinci bir iham sanatından söz etmek mümkündür. Bütün bunların yanında şairin yaşamında bir kadın olduğu anlaşılıyor ki bu kadın Van Gogh’un tablosundaki kadına çok benzemektedir. Sanatçı her iki kadına da aşık olmasına rağmen onlara yetişemez.
********************
denizleri uçsuz bucaksızdır karanlıkta tutuhlunun
bir ucu Okyanusya’da bir ucu alaska’da tutuhlunun
tutsak serçeler nasıl çarpar kendini duvara
nasıl aydınlığa büyür kuytudaki bitkiler
özgürlük diye titrer varlığının her zerresi
varsa da yoksa da tutuhlunun
bir siyah mendildir ölüm kuşatmış gözlerini
gizler çatlayan tohumu serpilen tomurcuğu
içindeki yalçın uçurumlardan
çıplak bir dev gibi ayağa kalkan
yaşamaksa da tutuklum
çatılır yıldız çatıları yukarıda
çelik parıltılarıyla
dönerek
iyimser samanyolları gülümser görkemli ve büyük
ipi yağlı sehpası çoktan hazır
morarmış etleri soğuktan çıplaksa da tutuklunun
Attila İlhan, Tutuklunun Günlüğû
Attila, İlhan, “tutsak serçe” tamlamasıyla hem kafeslerdeki serçeleri kastedip hem de cezaevindeki tutukluları kastederek iham sanatı yapar. Bu şiirde, hem uçmak için yaratılmış olan kuşların kafeslere hapsedilmesi hem de cezaevindeki mahkumların esaret altında oldukları ve özgür olmadıkları anlatılmak istenmektedir. Serçe ile insan arasında bir bağdaşıklık kurulmuştur.
********************
Bir çelik mavisi damar tam da çenemin üstünde
Çoğu zaman gün ışığında seçtiğim
Tıp tıp atıyor yüzümün kenarcığımda
Suçlunun kapitalin geliyor elime
Edip Cansever, Türk Şiir Sanatı
Edip Cansever, damarın belirmesi ve saçlarının kaplalınlaş- tığını dile getirirken aslında her iki ifadeyle de ihtiyarlığı kasteder. Ayrıca şair ihtiyarlıktan çenesinin üstündeki damarı ve saçlarının kalınlığını dahi gün ışımadan seçemeyecek durumdadır. Burada iham sanatı geleneksel anlatımın dışında modernleştirilerek kurgulanmıştır.
********************
Ağaçlar denize doğru gidiyor
Deniz karşı dağlara doğru
Gittikçe küçülüyor, ufalıyorum
Olduğum yerde
Nerdeysen uzat ellerini
Başım dönüyor
Necâti Cumalı, Türk Şiir Sanatı
Necati Cumalı’nın başının dönmesi ilk olarak ağrımasından kaynaklandığı gibi ikinci olarak da aşk sarhoşluğundan da başını dönmesi sözkonusu olduğundan iham sanatı ortaya çıkar. Ayrıca şairin küçülmesi bir yaş olarak küçülmesi ikinci ise aşktan erimesi anlamlarını içerdiği için ikinci bir iham sanatından da söz edilebilir. Bu şiirde daha çok aşk yüzünden baş dönmesi ve insan bedenin erimesi sözkonusudur.