Kara Böcü Masalı
Kara Böcü Masalı
Bir varmış, bir yokmuş, Allah’tan başka kimse yokmuş. Dünyada bir de bir Kara Böcü varmış. Bir gün bu Kara Böcü yerleri süpürürken bir onlucuk çeyrek bulmuş. Kendi kendine düşünmeye başlamış : «Leblebiye versem kabuğu çıkacak, fındığa versem kabuğu çıkacak, fıstığa versem kabuğu çıkacak, üzüme versem çingili çıkacak. Daha iyisi üstübeçe vereyim. Sürüneyim, belki bir koca bulurum».
Kara Böcü onlucuk ile üstübeç alır, sürünür. Tesadüfen oradan Hammalı Mella geçiyormuş.
«Aaaa… Kara Böcü» der. Kara Böcü de:
«Karara bürüre kalasın. Ben Kara Böcü müyüm? Sürüncükten sürünce kadın, bürüncükten bürünce kadın, saçı uzun Hatice kadın, al duvaklı gelin hanımım» deyiverir.
«Eeee, alır mısın beni?»
«Alırım, ama beni ne ile döveceksin?»
«İşte, elimdeki şu topuz ile».
«Yaaa, sen bana bir tane vurana kadar benim canım çıkar».
Kaçmış oradan Kara Böcü. Sürünmüş yine üstüne üstübeçi, çıkmış. O sırada Kasabı Cerra geçiyormuş.
«Ne yapıyorsun ya Kara Böcü?»
«Karara bürüre kalasın. Ben Kara Böcü müyüm? Sürüncükten sürünce kadın, bürüncükten bürünce kadın, saçı uzun Hatice kadın, al duvaklı gelin hanımım» deyiverir.
«Eeee, alır mısın beni?»
«Alırım, ama beni ne ile döveceksin?»
«İşte, elimdeki şu bıçak ile».
«Yaaa, sen bana bir tane vurana kadar benim canım çıkar».
Kasabı Cerra geçip gider. O sırada Sıçan Çelebi geçiyormuş:
«Ne yapıyorsun ya Kara Böcü?»
«Karara bürüre kalasın. Ben Kara Böcü müyüm? Sürüncükten sürünce kadın, bürüncükten bürünce kadın, saçı uzun Hatice kadın, al duvaklı gelin hanımım» deyiverir.
«Eeee, alır mısın beni?»
«Alırım, ama beni ne ile döveceksin?»
«İşte, bu kuyrucuğum ile».
«Hah, olur» der Kara Böcü. Karar verirler, düğünleri kurulur. Kırk gün kırk gece düğünleri olur.
Davul zurna çalar. Yemek pişirirlerken Sıçan Çelebi der ki:
«Gideyim, bir bakayım yemeklerin tadına; ağalar, paşalar, büyük adamlar gelecek».
Tencerenin kapağını kaldırır. Güya içine bakacak. «Pat» diye tencerenin içine düşüverir. Tabiî içinde kaybolur gider Sıçan Çelebi. Gidip bakarlar ki Sıçan Çelebi keresteden zerdeci olmuş. Bir tellâl bağırır ki Sıçan Çelebi keresteden zerdeci olmuş. Bunu hamalbaşı duyar:
«Ne oldu yahu?»
«Sıçan Çelebi keresteden zerdeci oldu».
Hamalbaşı vurduğu gibi başını yarar. Giderken karşısına Kasabı Cerra çıkar. Hamalbaşıya sorar:
«Ne oldu Hammalı Mella?»
«Ne olayım Kasabı Cerra. Hammalı Mella, Kasabı Cerra Sıçan Çelebi keresteden zerdeci oldu».
O da vurur elini, keser. Elinin acısından der ki:
«Gideyim, bir elma yiyeyim».
Bir elma ağacı varmış Leyleği Havva’nın. Gidip bir elma yiyecek Leyleği Havva’dan. O da sorar:
«Ne oldu ya Kasabı Cerra?»
«Hammalı Mella, Kasabı Cerra, Leyleği Havva Sıçan Çelebi keresteden zerdeci oldu».
O da bir silkinmiş, bir silkinmiş, ne yaprak bırakmış üstünde, ne elma. Oraya bir karga gelir:
«Ne oldu ya Leyleği Havva?»
«Ne olayım Kargayı Yolluk. Hammalı Mella, Kasabı Cerra, Leyleği Havva, Kargayı Yolluk Sıçan Çelebi keresteden zerdeci oldu».
Karga da bütün tüylerini döker, çırılçıplak olur. Kargayı Yolluk:
«Gideyim, çeşmeden biraz su içeyim» der. Bir Tiri Tirişan Hanım çeşme varmış. Kargaya der ki:
«Ne oldu ya Kargayı Yolluk?»
«Ne olayım Tiri Tirişan. Hammalı Mella, Kasabı Cerra, Leyleği Havva, Kargayı Yolluk, Tiri Tirişan Sıçan Çelebi keresteden zerdeci oldu».
O da suyunu kurutur. Akşam üzeri Babayı Meşlah «Ohi, ohi» diyerek davarı getirir. Gelen davar döner, gelen davar döner. Çoban gider çeşmenin başına:
«Ne oldu ya Tiri Tirişan?»
«Ne olayım ya Babayı Meşlah. Hamalı Mella, Kasabı Cerra, Leyleği Havva, Kargayı Yolluk, Tiri Tirişan, Babayı Meşlah Sıçan Çelebi keresteden zerdeci oldu».
O da vurur elini, kırar. Oraya oturup tir tir titremeye başlar. Kızı da bir tas tarhana çorbası getirir.
«Ne oldu Babayı Meşlah?»
«Ne olayım Kızı Büküş. Hammalı Mella, Kasabı Cerra, Leyleyi Havva, Kargayı Yolluk, Tiri Tirişan, Babayı Meşlah, Kızı Büküş Sıçan Çelebi keresteden zerdeci oldu».
O da sıcak çorbayı kafasından aşağı döker. Eve gidince annesi sorar:
«Ne oldu Kızım Büküş?»
«Ne olayım Anayı Yamaç. Hammalı Mella, Kasabı Cerra, Leyleği Havva, Kargayı Yolluk, Tiri Tirişan, Babayı Meşlah, Kızı Büküş, Anayı Yamaç Sıçan Çelebi keresteden zerdeci oldu».
O da bitta (pide) pişiriyormuş sac üstünde. Altında ateş yanan sacın üstünde oturur, yanar.
Hepsi birden bir Sıçan Çelebi için perişan olurlar.