Keçileri Kaçırmak Deyiminin Açıklaması Anlamı Hikayesi Kısa
Keçileri Kaçırmak Deyiminin Açıklaması
Keçileri Kaçırmak Deyiminin Anlamı
Keçileri Kaçırmak Deyiminin Hikayesi Kısa
Keçileri Kaçırmak Deyiminin Öyküsü
KEÇİLERİ KAÇIRMAK DEYİMİNİN ANLAMI
- Aklını oynatmış gibi olmak. Olan biteni kavrayamayacak duruma gelmek.
KEÇİLERİ KAÇIRMAK DEYİMİNİN HİKAYESİ
Keçiler! Ah, o keçiler! Ne kadar çevik, hareketli ve sevimlidir! En sarp ve kayalık yerlerde bile kendilerine kolayca yol bulurlar. Zirvelere tırmanır, uçurumların dibine inerler. Hoplaya zıplaya hem de.
Burdurlu bir çoban, işte böyle bir keçi sürüsünün başındadır. Her zaman gittikleri yerde ot kalmadığı için o gün, farklı bir otlağa götürür keçilerini. İnsuyu bölgesinde, daha önce kimse görmediği için gür otlarla kaplı bir otlaktır burası. Keçiler, dolaşmadan, kendilerini yormadan doyurur karınlarını.
Öğle olunca da başlarını otlardan kaldırıp çevrelerine bakınmaya başlarlar. Çoban, hemen anlar bu bakışları: “Susadık, bize su,” diyor keçiler. Çoban, sopasına yaslaha yaslana sağa, sola koşar. Bakınır, aranır, taranır; ne çare ki damlasına bile rastlayamaz suyun. Terlemiş, yorulmuştur sıcağın altında. Keçileri bir ağacın altında toplayıp, dinlenmeye bıraktıktan sonra kendi de gölgeye uzanıp kestirmeye başlar.
Dinlenmek, keçilerin susuzluklarını daha da artırmıştır. Başlarını çobandan yana döndürüp geviş getirerek bir süre baktıktan sonra, onda bir hareket görmeyince burunlarını çalıştıra çalıştıra, bir yöne doğru yürümeye başlarlar. Nem kokusu duymaya çalışmaktadırlar. Çok geçmeden, bütün sürü, ağacın altından aynlır.
Tepelere çıkarlar, vadilere inerler, sonunda aradıkları suyu bir mağarada bulurlar. Yağmur birikintileri ve eriyen kar sularından oluşmuş göletler vardır mağarada. Kana kana içerler sularını.
Çoban uyandığında, ortalıkta keçileri göremeyince deliye döner. Oraya koş, buraya koş! Keçiler yoktur!
Köye koşar en sonunda. Keçi sahiplerinin karşısına çıkıp:
“Ben keçileri kaçırdım, ben keçileri kaçırdım,” diye dövünmeye başlar. Keçi sahipleri, panik içinde konuşan çobanın söylediklerinden pek bir şey anlayamaz:
“Ne demek keçileri kaçırdım?” diye sorarlar.
Çoban ağlaya sızlaya anlatır her şeyi. Kimseyi inandıramaz ama. Bir sürünün, güpegündüz ortadan kaybolmasını kimsenin aklı almaz. Sonunda, hep birlikte gidip sürünün kaybolduğu yere bakmaya karar verirler. Gittiklerinde, ne görsünler? Keçiler, çobanın onları kaybettiği yerde, keyifli keyifli otlamaya devam etmiyorlar mı?
Çobanın bir düzenbazlık peşinde olmasından kuşkulanan sürü sahipleri, tek tek keçilerini sayarlar hemen. Hayır, hiçbir eksik yoktur. Sürü sahipleri, kafayı oynatmış olmasından korktukları çobana işi bıraktırıp kendilerine yeni bir çoban bulurlar.
Yeni çoban da öğle olunca sürüsüne su aramaya başlar, bulamaz. “Akşam köye dönünce içsinler,” diye düşünüp sürüyü ağacın gölgesine uykuya yatırır. Kendi de uykuya dalar. Uyandığında, önceki çobanın başına gelenin, onun da başına geldiğini görür: Sürü yoktur yerinde! Arar, tarar bulamayınca o da köye koşup:
“Keçileri kaçırdım, keçileri kaçırdım!” diyerek durumu haber verir. “Nedir bu başımıza gelenler?” diye söylenen sürü sahipleri, geçen sefer yaptıkları gibi otlağa koşarlar yine.
Keçiler oradadır ve otlamaya devam etmektedirler. Çoban şaşkın, ne diyeceğini bilemezken, sürü sahiplerinden biri:
“Bu işin içinde bir iş var ağalar, hele çevreyi bir dolanalım,” der.
Dört gruba ayrılıp ilerlemeye başlarlar. Sonunda gruplardan birinin yolu, bir mağaraya çıkar. Mağarada yeraltı dereleri ve göletlerle karşılaşan sürü sahipleri, çobanların keçileri niye kaçırdıklarını anlayıp, rahatlarlar. Çobanlara keçileri kaçırtan bu mağara, Burdur, Antalya yolunun 13. kilometresindeki İnsuyu Mağarası’dır.