Kötü Komşu İnsanı Mal Sahibi Eder Atasözünün Hikayesi ve Anlamı
Kötü Komşu İnsanı Mal Sahibi Eder Atasözü
Anlamı:
Komşular arası yardımlaşma önemlidir. Biri komşusundan bir şey istese ,oda vermezse ,kişi kendine o maldan almak zorunda kalır.
Hikayesi:
Zamanında üzüm bağlarına yakın bir köy varmış. Güz mevsimi köylüler, kocaman bakır kazanlar içinde üzümleri kaynatır, pekmez yaparlarmış. Ancak eski zamanlarda şimdiki gibi bolluk olmadığından, her evde pekmez kazanı bulunmazmış. Konu komşu kimde varsa ondan ödünç alır, birkaç gün kullanır, geri verirmiş. Köyde pek fakir bir karı kocanın da kazanı yokmuş.
Her yıl pekmez zamanı kapı komşuları olan yaşlı bir teyzeden kazanını isterlermiş. Yaşlı teyze de sanki kızım istemişler muamelesi yaparmış gariban çifte. Kırk soru sorarmış, “Kaç gün kullanacaksınız? İçine ne kadar üzüm koyacaksınız? Ateşi ne kadar körükleyeceksiniz?” diye. Zavallı adamcağız bıkmadan, usanmadan cevap verirmiş kadının gereksiz sorularına. Soru faslı geçince de bu sefer teyzenin tembih faslı başlarmış: “Aman sakın çizmeyesiniz kazanımı. Altına çok odun atmayasınız. Bahçede bırakmayasınız. Çaldırmayasınız… ”
Kazanı almak zormuş evet, ama geri vermek daha zormuş. Ne zaman iş bitip de kazan teslim edilecek olsa teyze, komşudan gelen kazanı iyice süzer, neresinde bir çizik var, hemen bulur, “Bunu siz yaptınız” diye tuttururmuş. Dert edecek bir şey bulamazsa da en kötü ihtimalle, “Vay efendim, doğru dürüst yıkamamışsınız bile kazanı. Utanmadan isiyle pisiyle çıkarıp getirmişsiniz” diye bir güzel azar çekermiş. Kazanı emanet alan gariban adamcağız da “Yav teyze, ateşte kullandık, olacak o kadar da karanlık, vallahi şöyle yıkadık, böyle yıkadık…” diye dert anlatır, kazanı aldığına bin pişman olarak evine dönermiş.
Bir daha almaya tövbe edermiş ama üzerinden bir sene daha geçince, ister istemez yine kazanı emanet almak için teyzenin kapısını çalarlarmış. Yine bir güz mevsimi, gariban kadıncağız üzümleri kesmiş. Güzelce yıkamış. Ezmek için kocasını bekliyormuş. Ama adamcağız ortalarda yokmuş. “Herhalde yine kazanı istemeye gitti” diye düşünürken kocasının elinde kocaman, yeni bir kazanla çıkageldiğini görmüş. “Hayırdır bey, bu kazan da kimin?” diye sormuş. “Bizim” demiş kocası. “Ali Emmigile şehre giderken dediydim, sağ olsun almışlar. Sormak için evlerine gittiydim, çıkarıp verdiler.” “Yani parasıyla mı aldın?” demiş kadıncağız gözlerini koca koca açarak. “Evet, elime geçtikçe vereceğim parasını da. Öyle konuştuk.” “İyi de bey, şu sıkışıklıkta, kazanın şartı neydi?” demiş karısı. “Ne yapayım hanım” demiş adamcağız, “Kötü komşu insanı zorla mal sahibi yapıyor işte.”
İşte böyle, insan komşusundan bir şey istediğinde komşusu kırk trip atarsa, istenileni vermemek için elinden geleni ardma koymazsa, ipe un sermeye kalkarsa, insan da o kadar çulsuz değil ya, çeker gider, kendisine alır, komşusu görünce de bir hıh yapar.