Münir Göle Çıkış Yolları Kitap Özeti
Münir Göle Çıkış Yolları Kitap Özeti
“Çıkış Yolları” kitabı Can Yayınlarından 2016’da çıkan 224 sayfalık bir kitap. “Çıkış Yolları” kitabının yazarı Münir Göle. Münir Göle “Çıkış Yolları” kitabında bu dünyadan nasıl en kısa zamanda kaçabilirizi nasıl yalnız bırabilirizi anlatıyor. “Çıkış Yolları” kitabı kısa anlatılardan oluşan öykü kitabı tadında.
Münir Göle’nin “Çıkış Yolları” kitabı tavsiye ettiğimiz kitaplardandır.
“Çıkış Yolları” kitabından küçük bir bölüm.
********************
Laboratuvarında cesedini bulduklarında, her zaman bembeyaz olması konusunda titizlendiği önlüğünün külden lekelenmiş olduğunu gördüler. O zaman günlerdir onu görmemiş olduklarım fark ettiler. Hepsinin gözünde gerçek bir laboratuvar faresiydi, kendi varlığım hissettiği tek yer olan bu kutsal mekândan asla uzaklaşmazdı. Sabahlan, laboratuvardan içeri kafasını uzatan olursa onun bir süredir içeride olduğunu anlardı; geceleri de durum aynıydı. Kimse yalnız, kimsesiz olduğunu; evine ne zaman gittiğini, ne zaman yiyip içtiğini bilmezdi: Çevresindekilerin çoğu bunu cesedini görene kadar fark etmemişlerdi. Tek bildikleri, laboratuvarın içine iyice sinmiş bir sigara kokusunun ve dumanın eksik olmadığıydı. Onu kokuyla eşleştirmişlerdi sanki.
Kimyanın düzenine ya da kendi deyimiyle düzensizliğine daha küçücükken merak salmıştı. Daha içine kapanmadığı zamanlarda, kendini “kimya kralı” ilan etmişti. Yeniyetme yıllarında, bu krallık yakıştırmasının hiç de masum olmadığım, yaşıtlarına üç-beş kuruş karşılığına annelerinin hiç de hoş görmeyeceği karışımlar, haplar verdiğini kimse öğrenmeyecekti. O günler suskunluğa, ardından unutulmaya terk edilecekti.
Sonraki onlarca yıl, o kimya labirentinin içinde belki…
********************
Beyaz adam daha gelmemişti topraklarına. Tanrı Bir’e indirgenmemişti. Tanrılar tüm çokluklarıyla yere göğe hükmediyorlardı. O, beyaz adamı görmeyecekti, tanrılarıyla yaşamak, tanrılarına kavuşmak istiyordu.
Köyünün en iyi sporcularından biriydi, belki de en iyisiydi. Pok-ta-pok’ta. bir kahramandı, kimse eline su dökemezdi. Her yanı yüksek duvarlarla çevrili H biçimindeki sahaya çıktığında o küçük ama sert kutsal kauçuk topu eklemlerinde zıplatarak iki paralel duvardaki taş halkanın ortasındaki ufak deliğe geçirmekte ustaydı. Kask gövdesine dirseklik, dizlik takmazdı, topun tenine verdiği acırım ona güç kattığına inanırdı. Her gün saatlerini sahada çalışarak geçirirdi, tanrıların onu izlediğini düşünmek hoşuna giderdi.
Büyük günün beklentisiyle çalışıp çabaladı. O günden önceki geceler uyku tutmadı. Bu sefer kazanmaktan başka şansı olmadığım biliyordu. Dirsekleri, kalçaları, dizleri, beli son kez topla buluşmalıydı. Kutsal bir gündü, kazanmak için her şeyini vermek zorundaydı. Rakiplerinin güçlü olduğunu duymuştu, onları daha önce görmemişti ama kendine güveniyor, inancına tutunuyordu.
O güne uyandı, hazırlandı, boyandı, tanrılara yakardı ve sahaya çıktı. Sert kauçuğu ilk kez dirseğinde hisset….
********************
Münir Göle’nin tavsiye ettiğimiz diğer kitapları Sarı Zarf, Yansılar Kitabı.