Ne Doğrar, Ne Basar Deyiminin Anlamı, Hikayesi, Öyküsü, Açıklaması Kısaca
Ne Doğrar, Ne Basar Deyiminin Anlamı, Hikayesi, Öyküsü, Açıklaması Kısaca
Bir Gariban köylü, sabah erkenden hane halkını kaldırmış, koca bir tas tarhana çorbasının başına hep birlikte çöktürmüş. Adamcağızın derdi, güneş tepeleri aşıp da, ortalığı iyice kızdırmadan tarlasına gidebilmekmiş. O sebeple acele ediyormuş. Bunun hanımcığı ise, uyku mahmurluğu ile, her işi ağırdan almaktaymış. Bu vaziyet adamı öfkelendiriyormuş.
Adam kızmış:
“Bana bak hele! Ben ekmekleri doğrayıp doğrayıp çorbanın içine atıyorum, sen benim ekmeklerimi yiyor
sun. Hiç değilse, sen de bir iki tane doğra! Yok eğer doğramıyorsan da, benim lokmalarımı da çorbaya bas da yumuşasınlar.”
Kadıncağız, adamın söylediklerini ne duymuş ne de anlamış. Aynı tas, aynı hamam yemeğe devam etmiş.
Adam büsbütün kızmış ve sofranın kenarında duran bir keserin sapı ile kadıncağızın kafasına şöyle bir dokunuvermiş. Ancak, köylünün elinin ayarı pek bir kaçık imiş ki, keserin hızını tutturamayıp, kadının kafasını yarmış.
Zavallı kadın, yüzü gözü kanlar içinde, çeşme başına koştururken, çocuklar babalarına:
“Nettin anamıza! Nettin anamıza!” diye ağlaşıp bağrışmaya başlamışlar.
Adam, etttiğine edeceğine bin pişman:
“Ne doğrar, ne basar”
Vurduğum bi keser..” demiş.
***********
Bu deyim, “Hiç bir işe yaramaz, hiçbir işe karışmaz” mânâsında kullanılır.