Okkanın Altına Girmek Deyiminin Açıklaması Anlamı Hikayesi Kısa
Okkanın Altına Girmek Deyiminin Açıklaması
Okkanın Altına Girmek Deyiminin Anlamı
Okkanın Altına Girmek Deyiminin Hikayesi Kısa
Okkanın Altına Girmek Deyiminin Öyküsü
OKKANIN ALTINA GİRMEK DEYİMİNİN ANLAMI
- Haksız yere suçlanmak, ceza görmek, eziyet çekmek. Feleğin sillesini yemek.
OKKANIN ALTINA GİRMEK DEYİMİNİN HİKAYESİ
Gram yok, kilogram yok…
Ağırlık ölçüleri olarak okkanın, dirhemin** kullanıldığı zamanların birinde, zabıtalar denetime çıkmışlar.
Denetim sırasında bir bakkalın terazisinde, bir okka ile iki dirhemin noksan olduğunu gördüler.
Bakkal ve terazisini alıp kadı efendinin karşısına çıkarttılar. Kadı, anlatılanları dinledikten sonra bakkala:
“Sen ne diyorsun bu olanlara?” diye sordu.
Kadı efendinin karşısında el pençe duran bakkal, göz kırparak:
“Kadı efendi hazretleri, eşim doğum yapmak üzereydi… Tam ona bakmak için eve gidecektim ki zabıtalar geldi. Bana bir saat izin verin, gidip bir ebe bulayım, onu eve bırakıp hemen dönerim,” dedi.
Bakkalın göz kırpmasından, rüşvet vermek istediğini anlayan kadı:
“Geç kalma ama,” diyerek serbest bıraktı onu.
Eve koşan bakkal, eşine:
“Çabuk, bana gelinlik altınlarından üçünü ver,” dedi.
“Ne yapacaksın?” diye sordu eşi.
Bakkal, cevap olarak, “Çabuk, çabuk, çabuk!” dedi ve altınları alıp dışarı fırladı. Yolda bir aktar dükkânına uğrayıp azıcık zift aldı. Her altının üstüne, birer damla zift damlattı.
Mahkemeye dönüp koşa koşa kadı efendinin karşısına geçti. Rüşveti nasıl verecek, diye merak içinde olan kadı, hemen söz verdi ona. Bakkal, yumuşak bir sesle konuşmaya başladı:
“Kadı efendi hazretleri, ben bu çarşıda kırk yıllık esnafım. Şimdiye kadar böyle bir şey gelmedi başıma. Kullandığımız dirhemler demir ve bakır karışımı olan tunçtan yapılmıştır. Kırk yıldır kullanıla kullanıla aşınmış olabilir; şu dirhemlere bir bakmama izin verir misiniz?”
“Bakabilirsin,” dedi kadı.
Bakkal, uzanıp okkayla iki dirhemi aldı. Bakmak için evirip, çevirirken üstlerine zift damlatılmış altınları okka ve iki dirhemin altına yapıştırdı. Sonra göz kırpıp dirhemleri kadıya uzatırken:
“Kadı efendi hazretleri, bu okka tam… Aşınma, eksilme olmamış, bir de siz bakar mısınız acaba?” dedi.
Kadı, terazinin bir kefesine noksansız bir okka koydu, öbür kefeye de altına altın yapıştırılmış okkayı hızlıca koyup kaldırdı.
“Bir eksiklik yok bu okkada,” dedi.
İki dirhemi de aynı şekilde kontrol etti; onlarda da bir eksiklik yoktu.
Bunun üzerine kadı, kararını verip bakkalı serbest bıraktı.
Adam sevinçle evine döndüğünde eşi hemen altınları sordu. Bakkal, açık açık anlattı her şeyi.
Onu dinleyen eşi:
“Eyvah!” dedi yazıklanarak, “Benim altınlar okkanın altına gitti desene!”