Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
Kitap Özetleri

Safvet Nezihi Zavallı Necdet Romanının İncelemesi Ana Fikri Konusu Özeti

Safvet Nezihi Zavallı Necdet Romanının İncelemesi

Safvet Nezihi Zavallı Necdet Romanının Ana Fikri

Safvet Nezihi Zavallı Necdet Romanının Konusu

Safvet Nezihi Zavallı Necdet Romanının Özeti

Zavallı Necdet, Safvet Nezihi’nin kendisine şöhret kazandıran ilk romanıdır. Eser, İkdam gazetesinde tefrika edildikten sonra ilk olarak 1900 senesinde yayımlanmış, daha sonra ise farklı yıllarda beş baskısı daha yapılmıştır.(1900, 1902, 1917, 1936, 1942, 1961). ‘Zavallı Necdet’i bizim özellikle üzerinde durduğumuz yıllar olan 1901- 1908 yılları arasında-1902’de- ikinci baskısını yapmış olmasından dolayı inceleme alanımıza aldık. Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi’nde bu roman için şunları söyler:

“Muharririni kendi adıyla yâd ettiren Zavallı Necdet romanı ise, herhangi edebi bir kıymetten uzaktır. Fakat hatırat tarzında anlatılan bu roman, halk tarafından kolay benimsenen lisanı ve gönül avlayıcı hissiliği ile çok tutunmuş bir piyasa romanıdır.”

“Eser, Necdet Feridun ‘un eski bir okul arkadaşı olan İbrahim Şemsi’nin karısı Meliha’ya duyduğu marazi aşkın neticesinde vuku bulan elim hadiseleri anlatır” Beş bölümden oluşan eser iyi bir kurguya sahiptir. Romanda bir çerçeve olay ve bu olay ile çevrelenmiş, Necdet Feridun’un kendi ağzıyla anlatılmış, ana olay bulunmaktadır. Bu iki olay farklı iki zamanı içerir: Okura, yazarın ağzıyla anlatılan bölüm, şimdiki zaman; ilk ikisi Necdet’in kendi ağzıyla, sonuncusunu da Necdet’in mektubu ile anlatılan ana olay ise geçmiş zamanı içermektedir.

Roman, yazarın Necdet Feridun’a rastladığı bölüm ile başlarken yazarın İbrahim Şemsi’ye ve oğluna- aslında Necdet’in oğlu-rastladığı bölüm ile de sonuçlanır. Bu iki çerçeve olay arasında Necdet Feridun’un, arkadaşı İbrahim Şemsi’nin eşi Meliha’ya duyduğu yasak aşk, Müzehher’in Necdet’e duyduğu karşılıksız aşk ve Meliha’nın Necdet’e olan ihtiraslı duygularına karşı Müzehher’in
sahip olduğu vefalı ve acıklı sevgi, İbrahim Şemsi’nin her şeyden habersiz sürdürdüğü acıklı bir evlilik hayatı, Müzehher ve Necdet’in acıklı ölümleri… gibi romantik, hissi, ferdi, temalarla dolu bir olay örgüsü görülür. Ana olay, Necdet Feridun ve ailesinin Fener’e nisan başlarında taşınmasından sonra tam iki hafta geçince karşılarındaki pembe köşke Meliha ve ailesinin taşınması ile başlar. Meliha, çok güzel piyano çalan Batılı özelliklere sahip güzel bir genç kızdır. Necdet Feridun bir süre sonra onun piyano çalışından çok etkilenir ve ne zaman o piyano çalmaya başlasa o da kendi köşkünün penceresinden onun piyano çalışını dinler ve düşünür:

“İnce bir mûsiki sanatının bizim kadınlarda da bu derece ilerleyişini ben mümkün değil düşünemezdim.”

Yine bir gece Meliha, her gece çaldığı Chopin’in Marche Funebre’i adlı eserini çalmaya başlar ve o hüzünlü musiki Necdet Feridun’a gelecekte yaşayacağı felaketlerin habercisiymiş gibi gelir:

“İnan bana! O hüzünlü hava, o ölüm nağmeleri, aşkımın felâketini daha önce bana esinlendirdi. Son nefesini veren talihsiz bir gencin dilinden dökülüyormuş gibi sandığım o çığlıktan bu günkü sonumu hissettim”

Bu sırada Necdet, kesinlikle evlenmeyi düşünmeyen bütün kadınları kendine âşık edebileceğine inanan, hovarda bir gençtir. Necdet, annesi ve kız kardeşinin Meliha’yı görüp, övmelerine bile bir süre ilgisiz kalır.

Necdet Feridun birinci bölümde Meliha’yı ve ailesini anlatır. Onun anlatımıyla Meliha; sarı lepiska saçlı, mavi gözlü, kamelya rengini andırır pembe beyaz zarif bir renkte bir melek… Aşık olmam diyen Necdet, artık Meliha’ya tutkundur. Kalemden iki ay izin alır ve sadece Meliha’yı gözetler. Bir süre sonra Meliha’nın erkek kardeşine Necdet’in kız kardeşini isterler, böylece aralarında bir
akrabalık da oluşmuş olur. Bir zaman sonra da Meliha’nın babası Necdet Feridun’u özel bir mevzu konuşmak üzere köşklerine çağırır. Çok büyük bir hevese kapılan Necdet, Meliha’nın babasının; arkadaşı İbrahim Şemsi hakkında sorular sorması üzerine yıkılır. Meliha’yı Necdet’in çok samimi arkadaşı Şemsi ile evlendirmek istemektedirler. Bir zaman sonra haziranda kız kardeşinin ve Meliha’nın düğünü birlikte olur. Fakat bu, Necdet Feridun’un hayatı için çok kötü bir gün olmuştur. Herkes mutlu iken o yastadır. Necdet, İbrahim Şemsi ve Meliha’yı birlikte gördükçe çıldıracak gibi olur. Aylar geçer ve ağustos sonlarında Meliha artık aradığı özellikleri İbrahim Şinasi’de değil Necdet’te görmeye başlar. Hep beraber eylül başında İstanbul’a dönerler. Necdet ve Meliha, Necdet’in İbrahim Şemsi ile olan iyi dostluğu sayesinde birlikte çok vakit geçirir, Beyoğlu’na eğlemeye giderler. Günler geçer ve Necdet, Meliha’nın gözlerinde kendisine olan aşkı görmeye başlar:

“Melihanın bakışlarında bir sıcaklık bir sevda eseri vardı; bunu kesin olarak anlıyordum.”

Necdet Rauf, İbrahim Şemsi’nin Meliha’ya istediği ilgiyi veremediğini düşünür ve onun hislerine şöyle tercüman olur:

“Şiir isteyen, aşk isteyen, üzerine titrenilmek isteyen; kısacası, bütün bu incelikleri isteyen ve arayan genç kadını hiç, hiç tatmin edemiyor, onun belki çocukluğundan beri beslediği umutların yıkılmasına, hayallerin dağılmasına sebep oluyordu.” Romanda İbrahim Şemsi son derece saf biri olarak çizilmiştir. Eşi ve Necdet arasındaki bağ kuvvetlendikçe o, onların daha yakın olmaları için sanki çaba harcamakta bilmeden onlara ortam hazırlamaktadır. Necdet’in hastalığı sırasında Şemsi’nin Necdet’in başında sabahları Meliha’nın ona iyi geleceği düşncesiyle keman çalmasını istemesi bunun en bariz örneğidir. Bir gün olan olur ve Meliha Necdet’i kandırır ve birlikte olurlar. Fakat Necdet İbrahim Şemsi’nin halini görünce Meliha’dan çok zor da olsa uzaklaşmak için İstanbul’dan kaçar. Sinir bunalımları geçirir, bu arada kendisini çok seven Müzehher de ölmüştür. Bu talihsiz vakadan sonra yazar, Necdet Feridun’u dört ay daha görmez ve bir gün onun da öldüğü haberini alır.

Dördüncü bölümde, Necdet Feridun’un İbrahim Şemsi’ye, arkadaşına vermek üzere bıraktığı mektubun sayfaları ile okuyucu baş başa kalır. Necdet Feridun, yazmış olduğu mektup ile olanları anlatmaya devam eder. Burada Müzehher’in hikâyesini, Necdet Feridun’un Meliha yüzünden çektiği sıkıntıları, Meliha’nın karakterini ve bunlar gibi önemli ayrıntıları öğrenmiş oluruz. Müzehher, Necdet’in halasının kızıdır. Annesi vefat edince İzmir’den İstanbul’a Necdetler’in evine gelmiştir. Necdet hasta olduğu zaman ona kendisini gizlice fakat büyük bir aşkla seven Müzehher bakmıştır. Bu arada Meliha, Necdet’ten hamile kalmış ve bunu öğrenen Müzehher kalp hastası olduğundan bu acıya dayanamamış ve ölmüştür.

Son, yani beşinci bölümde, tekrar şimdiki zamana dönülür ve aradan dört yıl geçmiştir. Yazar İbrahim Şinasi ve oğlu Haldun Fikret’le karşılaşır, çocuk tıpkı Necdet’e benzemektedir. Haldun Fikret, Necdet’in vefatından yirmi gün sonra doğmuştur. Meliha, onun doğum sancılarını çekerek feci bir şekilde ölmüştür. Yazar bütün bunları İbrahim Şemsi’den öğrenince Tepebaşı’na gider, orada oturur, düşünür. Mevsim sonbahardır ve yapraklar dökülmektedir:

“İşte hayat! Bunun zevki nerede…tadı, mutluluğu hangi yerinde? (…) İşte, bu yaprak da, en hafif bir rüzgâra bile dayanamayarak yere düşen, çürüyüp mahvolmaya mahkum olan şu yaprağın düşüşü de, bana hayatın gerçek tarafını gösteriyordu.”323

Safvet Nezihi, Necdet’in aşk acıları çekmesini roman boyunca sürdürür ve okuyucuda da acıma hisleri uyandırmak ister ki romanın adı da bu sebeple ‘Zavallı Necdet’ olarak seçilmiştir. Romanda okuyucu, Müzehher ve Necdet’e acırken Namık Kemal’in İntibah romanındaki Mehpeyker karakterinin özelliklerini sergileyen Meliha’ya ise acılar içinde hayatını kaybettiği halde acımaz, bilakis kızar. Zavallı Necdet’te yaşanılan aşkın arkadaşın eşine duyulan bir aşk olması itibariyle Eylül romanına benzediğini görürüz. Fakat Eylül’de hem kadın kahraman hem de erkek kahraman kendi arzularına engel olurken, bu romanda Meliha, arzularının ve tutkularının esiri olup Necdet’i de buna alet etmeyi başarmıştır.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!