Suya Götürüp Susuz Getirmek Deyiminin Açıklaması Anlamı Hikayesi Kısa
Suya Götürüp Susuz Getirmek Deyiminin Açıklaması
Suya Götürüp Susuz Getirmek Deyiminin Anlamı
Suya Götürüp Susuz Getirmek Deyiminin Hikayesi Kısa
Suya Götürüp Susuz Getirmek Deyiminin Öyküsü
SUYA GÖTÜRÜP SUSUZ GETİRMEK DEYİMİNİN ANLAMI
- Karşısındakinden çok daha akıllı, çok daha kurnaz olmak.
SUYA GÖTÜRÜP SUSUZ GETİRMEK DEYİMİNİN HİKAYESİ
Büyük bir aşiretin obasında genç bir çoban vardı.
Genç çoban bir gün güzel bir kızla karşılaştı. Göz gördü, gönül sevdi derler… Görür görmez, âşık oldu kıza. Kız da onu sevmişti. Çoban, sorup soruşturunca kızı, çok şaşırdı. Gönlünün aktığı kız, aşiret reisinin kızıydı.
Gönül ferman dinler mi? Genç çobanla aşiret reisinin kızı gizli gizli buluşmaya, konuşmaya başladılar.
Hep olur ya… Bunların gizli gizli buluştuğunu gören biri, koşup yetiştirdi aşiret reisine. Çok geçmeden yakalandı genç âşıklar.
Baba, kızı hapsetti. Sonra da kendini bilmez çobanın cezalandırılması için obanın aksakallarını topladı.
Düşünüp taşındı aksakallılar… Reise de hak verdiler, sevdalılara da. Sonunda, aşiret reisine şöyle bir öneride bulundular:
“Bu çoban bize işinin ehli olduğunu kanıtlasın… Sürüsünü iki gün susuz bırakalım. Üçüncü gün sürüsünü dereye götürsün; bir tek koyuna bile su içirmeden sürüyü geri getirirse kızı verelim, yoksa senin vereceğin cezaya razı olsun.”
Bunu başarmak o kadar zor, o kadar zordu ki… Aşiret reisi, sevinerek kabul etti. Çaresiz çobansa zorunlu olarak.
Sürü, iki gün susuz bırakıldı. Üçüncü gün oba halkı toplanıp çobanı izlemeye başladı.
Sürüyü dere kenarına getiren çoban, kavalını öyle içli, öyle dokunaklı çalmaya başladı ki sürünün başındaki kara koyun ayaklarını suya sokmasına rağmen eğilip su içmedi. O durunca diğer koyunlar da durdu.
Umutlandı genç çoban… İşin en zor kısmını başarmıştı. Şimdi yapması gereken, sürüyü su içmeden döndürüp geriye götürmekti.
Kavalını bu kez yanık yanık çalmaya, sürünün başındaki kara koyuna yalvarmaya başladı. Öyle duygulu, öyle etkileyici üflüyordu ki izleyenlerin gözleri yaşlarla doldu. Ayakları suyun içinde, susuzluk içinde kıvranan kara koyun dayanamadı bu yalvarmalara. Başını obadan yana çevirip çıktı sudan. Sürü de onu izledi.
O kadar güngörmüş, yaş yaşamış aksakallılar bile beklemiyordu bunu. Çağırttılar aşiret reisini:
“Çoban dediğimizi yaptı, sen de yap,” dediler.
Aşiret reisi de hayran kalmıştı çobanın yaptığına. İzin verdi evlenmelerine. Böylece onlar erdi muradına, biz kaldık deyimine.