Tanzimat Edebiyatındaki İlk Eleştiri
Tanzimat Edebiyatındaki İlk Eleştiri
Mesele-i Mebhusetü Anha Nedir
Tanzimat sonrası basında iki gazete (Tasvir-i Efkâr-Ruzname-i Ceride-i Havadis) arasında neşriyattan ile ilgili eleştiriler dil/gramer/imla tartışmasına dönüşmüş ve dolayısıyla bu yolda ilk eleştiri örneği, “mebhusetün anha” meselesi ile gündeme gelmiştir.
Tasvir-i Efkâr’vali Rebiyülevvel 1281 (25 Ağustos 1864) tarihli 224. sayısında İzmir’de bazı mültezimlerin haksız uygulamaları ile ilgili yayımlanan “İzmir’den Tahrirat-ı Mahsusa” başlıklı haberin Sait Efendi’nin yazan olduğu Ruzname-i Ceride-i Havadis gazetesinde tekzip edilmesi ile başlayan yazışmalar, Ruzname-i Ceride-i Havadisim Tasvir ’i Efkâr’da. kullanılan dili alaya almasıyla yön değiştirmiştir. Şinasi, alay eden gazetede kelime gruplan/terkiplerde “mebhusetün anha, tül ü dırâz, tercüme-i salifetü’z-zikr” gibi yanlışlıkların bulunmaması gerektiğini, doğru yazılışlarının “mebhusu anh, dür ü dırâz, sâlifu’z-zikr” olduğunu belirtmiştir.
Şinasi, Ruzname-i Ceride-i Havadis’te yazılanları aynen alarak maddeler hâlinde cevap vermiş, “Hak tezyif ile batıl olmaz.” diyerek karşısındakinden de “adab-ı münazara”ya uygun şekilde davranmasını istemiş [S. 249, 21 Cemazi- yelahir 1281 (22 Kasım 1864): 3], sadet haricine çıkmayı “meydan-ı imtihandan kaçma”ya benzetmiş [S. 251, 28 Cemaziyelahir 1281 (28 Kasım 1864): 3], verilen örneklerin yanlışlığı için “Senedi batıl olur batıl olan davanın” [S. 255, 13 Recep 1281 (12 Aralık 1864): ljmısraını söylemiş, Tavir-i Efkâr’da yapılan üç hatanın ortaya çıkarılmasına “Bir eserin ki sanii insan ola mümkün müdür ki onda noksan olmaya” [S. 256, 16 Recep 1281 (15 Aralık 1864): 1] diyerek karşılık vermiş, yaptığı izahatın ardından “Her bir lisan elsine-i saireden aldığı kelimatı lafzen ve manen şivesinin iktizasına göre tadil ve tahvil etmek tabiidir.” [S. 256, 16 Recep 1281 (15 Aralık 1864): 4] gibi hüküm cümleleriyle dil konusundaki görüşlerini dile getirmiştir.
Arapça bilgisini ortaya koymasının yanında Şinasi’nin şahsiliğe düşmeyen, konunun sınırlan dışına çıkmayan, söylediklerini ispatlamak amacıyla örnekler veren tenkit yaklaşımı ile bu türünün oluşmasına/gelişmesine katkısı “Mesele-i Mebhusetün anha” tartışmasının en önemli tarafıdır. Dikkati çeken bir diğer
nokta, münakaşa sırasında Ebuzziya Tevfik’in bildirdiğine göre Tasvir-i Efkâr’m baskı sayısının iki katma, 3.000’e, Gorldlevski’nin ifadesine göre ise 24.000’e yükselmesidir. (Akün, 2001: 557) Söz konusu rakamlar arasında çok ciddi fark bulunmasına karşın önemli olan gazetenin tiraj mm artmasıdır ve “Bu demektir ki o zamana kadar muayyen ve kapalı bir zümrenin imtiyazı olan fikir ve edebiyat umumun malı olmuştur.” (Tanpınar, 1997: 251)
Bu yazışmalar ile başlayan dil tartışmaları her yenilik girişiminde gündeme gelmiştir. Ebuzziya Tevfik, ölümünden sonra Şinasi’nin Tasvir-i Efkâr’daki yazılarını bir araya getirerek Müntahabat-ı Tasvir-i Efkâr adıyla yayımlamıştır. Söz konusu eserlerin ikinci cildinde “Mesele-i Mebhusetün anha” ile ilgili yazılar mevcuttur.