Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
Hikaye

Zaman Makinesi Hikaye

Zaman Makinesi Hikaye” okumak için aşağıdaki yayınımızı inceleyiniz.

Zaman Makinesi Hikaye

Artık ders çalışmadığım bir gün bile olmayacak diye düşündü ama ardından eklemeden de yapamadı:
“O benim delice tutkum, nasıl kurtulabilirim ki bundan.’’ Zeynep penceresinin önünde duran sandalyesine oturmuş bağımlısı hâlinde geldiği telefon oyununun giriş saatini bekliyordu. Artık ders çalışmıyor, kitap okumuyor, bu oyunla tanışmadan önce en sevdiği bulmaca olan sudoku kitabının yüzüne bile bakmıyordu. Derslerinde büyük bir düşüş yaşadığını hissediyor ama bunu düzeltmek için hiçbir girişimde bulunmuyordu. O geceyi oyunda şampiyon olarak tamamladıktan sonra başını yastığına koyup uykuya daldı. Sabah uyandığında karşısında ne olduğunu anlamadığı bir makine vardı. O kadar şaşırmıştı ki annesinin kahvaltıya çağırdığını bile duymamıştı. Yukarıdan cevap gelmeyince annesi telaşlanmış ve odaya doğru gelmeye başlamıştı. Zeynep, annesinin geldiğini anlayıp makineyi hızlı bir şekilde yatağın altına koyduğu anda annesi odaya girdi.
– Kızım kaç saattir seni çağırıyorum duymuyor musun?
Zeynep ne diyeceğini bilemiyordu bir süre sessiz kaldı.
Annesi soruyu yineledikten sonra az da olsa kendine geldi ve kekeleyerek:
– Hiç, yeni uyandım da.
– Tamam, kahvaltı hazır pijamalarını çıkar da aşağıya gel seni bekliyoruz.
– Tamam geliyorum.
Annesi çıkar çıkmaz hemen yatağının altındaki makineyi çıkardı ve şaşkın şaşkın inceledi. Makinenin altından bir parça düştü ilk başta kırdığını zannetti ama parçanın içinde bir not vardı. Not şuydu:
Ben profesör Çokbilmiş bu elinde tuttuğun bir zaman makinesi 2080 yılında ben yaptım. Bunu sana gönderdim çünkü benim zamanım tehlikede. Örneğin artık anneler babalar değil çocuklar işe gitmeye başladı. Anneler ve babalarsa evde Legolarla oynamaya başladı. Senden istediğim; zaman makinesini kullanarak yanıma gelmen. Annene haber verme. Bu akşam saat sekizde camın önüne geçerek makinenin açma tuşuna bas daha sonra şunları söyle:
Askonyaprovanyafaskavliyahreb 2080 yılına git ve profesöre yardım et. Yoksa iki hafta sonra bu olaylar başına gelecek.
Ne yapacağını bilmiyordu, üstünü giyindi ve yavaş adımlarla kahvaltıya indi. Annesi kardeşiyle beraber sofrayı kurmuş Zeynep’in gelmesini bekliyorlardı. Hemen masaya oturdu masada duran kahvaltılıkları inceledi hangisinden ne kadar yiyeceğine karar vermişti bile. Küçük lokmaları ağzına tıkıştırmaya başladı. Servisin kornasını duyduktan sonra kardeşiyle birlikte çantasını alıp dışarı çıktı. Servis içinde geçen muhabbetlere katılmamış ne yapacağını düşünüyordu. Yaptığı tek şey yol boyunca dışarıda yaşanan olayları izlemek oldu. Sınıfa girdiğinde hâlâ kimse yoktu. Bu anı değerlendirip zaman makinesini inceledi. İçinden çıkan notu bir daha okudu kafası çok karışmıştı. Ne yapacağını bilmiyor bunu daha fazla düşünmek istemiyor ama bir türlü aklından çıkaramıyordu.
O sırada içeriye arkadaşı Erva girdi. Zeynep hemen zaman makinesini ve notu çantasına koydu. Erva en iyi arkadaşıydı her şeyini ona anlatırdı ama zaman makinesini Erva’ya anlatmak istemiyordu. Zeynep çok renk vermemek için sıradan şekilde selâmlaştı ve yerine geçti.
Öğretmen içeri girdi ders başladı. Zeynep dersi dinlemiyor onun yerine zaman makinesini düşünüyordu. Dersler bir şekilde bitmiş saat altıyı gösteriyordu. Eve geldiğinde yemeğini yedi ve annesine ödevi olduğunu söyleyip odasına geçti. Saat yediyi gösterirken çantasını hazırlamaya başlamıştı. Ne ile karşılaşacağını bilmediğinden büyük bir sırt çantasının içine bir gün yetecek kadar su, yarım ekmek ve atıştırmalık bir şeyler koyduktan sonra kötü durumlar için de el feneri, halat ve soğuktan koruması için ceket aldı. Saatin sekiz olması için on beş dakika daha vardı. Ailesinin yanına inip yanlarına oturdu belki onları son kez görüyordu. Ne olacağını bilmiyordu hatta on beş dakika içerisinde iki sefer profesörün yanına gitmekten vazgeçip sonra tekrar gitmeye karar vermişti. Saate baktı sekize bir dakika vardı. Hemen odaya çıkıp zaman makinesini eline aldı ve özel sözleri söyledi. Yüzüne çok güçlü bir ışık çarptı. Uyandığında hâlâ camın önündeydi aşağıya inerkenki yollar bayağı değişmişti ve her basamakta farklı bir şekil vardı. Aşağı indiğinde orada annesi yoktu onların yerine profesör vardı. Profesör Zeynep’i görünce çok sevindi.
– Selam geçmişteki ben, nasıl geçti yolculuk, heyecanlandın mı? Neyse konuşmayalım hadi hemen gidelim birkaç kişiye bakalım da sorunu gör.
Geçmişteki ben sözüne çok şaşırmıştı, ne demekti bu? Yüzünde biraz tebessüm olmuştu ama belli etmemeye çalıştı.
– Profesörle dışarı çıktılar. Durum çok ciddi gibi görünüyordu. Daha okula bile gitmeyen çocuklar şirketlerde patron, lokantalarda aşçı, okullarda öğretmen olmuştu. Anneler, babalar ise öğrenci gibi okula gidiyor ve parklarda oynuyorlardı. Bu durum Zeynep’i çok şaşırttı. Profesöre dönerek:
– Bu durum ne zamandır böyle?

– Sen buraya geldiğin gün ayın kaçıydı?
– Ne önemi var?
– Ben aslında senim. Senin, gelecekteki hâlinim. Burada araştırmalardan başımı kaldıramıyorum ki o günden bugüne eve kapandım. Sana gönderdiğim icadı yapmaya çalışıyorum. Anneler, babalar ve çocuklar için çözüm arıyorum.
– Vay demek ki ben büyüyünce mucit olacağım. Zaman makinesi yapacağım.
– Hiç zannetmiyorum.
– Nasıl yani? Ben gelecekteki sen isem bu profesör olacağım anlamına gelmez mi?
– Gelmez çünkü sen artık ders çalışmıyor, kitap okumuyorsun. Sadece oyun oynuyor, sana hiçbir şey kazandırmamasına rağmen orada şampiyon olmak için saatlerini veriyorsun.
– Ne yani oyun oynadığım için aynı kaderi paylaşamayacak mıyız?
– Oyun oynadığın için değil, o oyun için her şeyini verdiğin için, derslerinden vazgeçip kitap okumayı bıraktığın için paylaşamayacağız.
– Söz veriyorum çalışacağım. Kitap da okuyacağım söz veriyorum.
– Sözü bana değil kendine vermelisin, ben bu konuda sana yardımcı olamayacağım. Ama şu an konu bu değil, tarih neydi gelirken?
– 12 Ocak 2020 pazartesi saat 20.00.
– 26 Ocak 2020 ‘de başladı bu aile değişimi. Nedenini bilemediğim için herhangi bir çözüm bulamıyorum. Dedim ki belki geçmişteki ben daha farklı düşünür de aileleri iyileştiririz. Zamanı, geçmişi ve geleceği kurtarırız.

Zeynep çok şaşkındı, ne diyeceğini bilmiyor kendisini rüyada hissediyordu ama profesörün dedikleri onu gaza getirmiş, harıl harıl düşünmeye başlamıştı. Çözüm bulacağını biliyordu ama bunu nasıl başaracağını bilmiyordu. Aradan iki koca gün geçti ve bir çözüm düşünmüştü bunu profesöre anlatacaktı.
– Profesör ben bir çözüm buldum.
– Anlat bakalım.
– Birlikte zaman makinesiyle olayın başladığı güne gideceğiz, o günü 00.00’dan 23.59’a kadar yeniden yaşayıp köyün her yerini inceleyeceğiz, sonra bu zamana geri dönüp olayın çözümünü bulacağız. Ha bu arada bütün herkesin o gün içinde yedikleri, içtikleri her şeyi inceleyeceğiz hatta videolarını çekip onlar hakkında not alacağız.
– Tamam, hadi başlayalım. Zaman makinesi nerede?
– Yukarıda camın önünde.
– Getir o zaman.
Makineyi getirmişti, profesör bazı ayarlar yaptı ve bir tuşa bastı, o ışık gene yüzüne vurmuştu. Uyandığında kendi odasında yatağının üzerinde yatıyordu. Profesörü aradı bulamadı. Alt kata indi işte profesör oradaydı. Profesör sağa çekildiğinde gördüğü şeye çok şaşırmıştı. Annesiyle babası oyuncaklarla oynuyorlardı ama kardeşi orada değildi. Gözleri kardeşini aradı bulamadı. Bahçeye, mutfağa, banyoya, kardeşinin odasına hatta kendi odasına baktı ama yoktu. Profesör:
– Hadi artık araştırma yapalım. Köyün en yaşlısı kim tanıyor musun?
– Tam bilmiyorum ama galiba Fehmi Karakol. Bazıları ona Fehmi dede diye seslenir. Alay gibi olmasın kolları gerçekten çok karadır ama yüzü bir pamuk kadar beyazdır.

– Tamam, peki evi nerede?
– Evi köyün eski taş değirmeninin ordadır. Hadi gidelim.
– Tamam, arkandan geliyorum.
Değirmene varmışlardı. Fehmi dedeyi bulmak için eve girdiler. Fehmi dede kendi kendine saklambaç oynuyordu. Koltuğa oturdular ve Fehmi dedenin yediğini içtiğini not ettiler. Son içtiği içeceğin adı “Garipçe Suyu’ydu. Bunu görünce çok şaşırıp eve döndüler, bu içeceği daha önce hiç görmemişlerdi. Bakkala baktılar rafın birinde gördüler. Su şişesini incelemeye başladılar. Etiketin içindekiler kısmında içeriği ile ilgili neredeyse hiçbir şey yazmıyor yazılı olan cümlelerde Kiril alfabesi ile yazılmış olduğundan anlaşılmıyordu. Zeynep’in fikri işe yaramıştı bir tanesini alıp geleceğe gittiler. Zeynep ne yapacağını bilmiyordu, profesör kitapları karıştırırken etrafı inceliyor fen ve teknoloji kitabında gördüğü şekillerin gerçeklerine dokunuyordu. Profesör Zeynep’ten de yardım istedi, birlikte bir iksir hazırladılar.
Yeniden geçmişe, olay başlamadan bir iki saat önceye gitmişlerdi. Bütün garipçe sularını satın aldılar. Bu pek zor olmamıştı çünkü köyde sadece iki bakkal vardı. Bütün garipçe sularını döktüler yerine bu iksiri koydular böylece zaman ilerledikçe herkes bu iksirlerden alacaktı. Bu iksiri içenler eski hâline dönecekti. Artık vedalaşma vakti gelmişti. Zeynep:
– Madem çözümü bulduk bir soru sorabilir miyim?
– Tabii ki.
– Şimdi ben senin geçmişteki hâlinsem o zaman İngilizce sınavından kaç aldım?
Birlikte gülmeye başladılar. Profesör:
– Bundan önce düşünmen gereken şeyler var. Belki de sen büyüyünce mucit olacaksın, zaman makinesi yapacaksın bana sorduğun soruya bak.

– Belki değil profesör, başaracağım. Artık oyun oynamayı abartmayacağım, oyunda şampiyon olmasam bir şey kaybetmem ama kitaplardan vazgeçersem çok şey kaybederim.
Vedalaştılar. Zeynep ailesinin yanına geri döndü. Zeynep ailesini görünce çok rahatlamıştı. Gözleri kardeşini aradı, kendi kendine:
– Eyvah, kardeşim nerede! diye düşündü.
Sonra kardeşinin odasına baktı, neyse ki oradaydı, üzerinden bir yük kalkmıştı, ailecek oyunlar oynadılar, şarkılar söylediler. 28 Ocak olmuştu, Zeynep çok heyecanlıydı. O gün saat gece on ikide uyanmış etrafa bakmıştı neyse ki ailesi oturmuş film izliyorlardı kardeşiyse mışıl mışıl uyuyordu.
Çok mutluydu köyünü bir felaketten kurtarmıştı ama köyün bundan haberi yoktu. O da yatağına gidip uyudu.
Sabah kalktığında hiçbir şey olmamış gibi hissediyordu. Olayı yarım yamalak hatırlıyordu. Kafasını kaldırıp etrafa bakınca rüya olduğunu anladı. Gülmeye başladı ama bir yandan da düşündü, “Bütün güzel alışkanlıklarımdan vazgeçip bir oyuna bağımlı olmak mı? Yoksa düzenli ve güzel hayatıma kaldığı yerden sıkı sıkıya sarılıp devam etmek mi?” Tabii ki hayallerine ulaşmak için ikinci şık ağır basıyordu. Artık hiç korkmuyordu sabah kalkıyor, sporunu yapıyor, üstünü giyinip kahvaltıya iniyor, okula gidiyor arkadaşlarıyla oynuyordu. Artık çok mutluydu, ileride bir mucit olabilmek için derslerine çok çalışıyor kitap okuyordu.
Ailesini hiç unutmuyordu. Babası gelene kadar ders çalışıyor babası gelince ailecek zaman geçiriyorlardı.
Zeynep gelecekte profesör olur mu bilemeyiz ama her şeyin dozunu ayarlayan işlerini yerinde ve zamanında gerçekleştiren, dersini çalıştıktan sonra kafa dağıtmak için oyununu da oynayan bir kız olarak hayatını sürdüreceğinden artık eminiz.

Zaman Makinesi Hikaye (Çocuklardan Ev Yapımı Öyküler)” ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!