Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Düşler Yayıncılık

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayıncılık Sayfa 166

“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 166 Düşler Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Düşler Yayınları Sayfa 166

Selâm verdim, Bey yer gösterdi. On bir buçuk mangalı gibi erkân minderine çöktüm… Dur, dur, İsmail, Bey bana kibarca bir şey sordu.
PİŞEKÂR: Ne sordu bakayım?
KAVUKLU: Mevlûdumu sordu. “— Bu sene okutmadık.” dedim, güldü.
PİŞEKÂR: Çok hata etmişsin, Hamdi.
KAVUKLU: Aman! Pencere perdelerine bayıldım. Tükrük kâğıtlarım birbirine yapıştırmışlar, bir kız çocuğu toplu iğne ile çiçek işlemiş, perde diye pencereye asmışlar.
PİŞEKÂR: Ona “tül perde” derler.
KAVUKLU: Her ne hâl ise!… (…) Biraz oturduk. Beni getiren uşak geldi, “— Hazır, Beyim!” dedi, gitti. Bey hemen yerinden kalktı, sedirin altından iki çiçekli pabuç çıkarıp ayaklarına giydi.
PİŞEKÂR: Pantufla.
KAVUKLU: (…) Gelirken yemenileri kimse çalmasın diye koynuma koymuştum, ben de ayaklarıma çektim.
PİŞEKÂR: Çok ayıp etmişsin.
KAVUKLU: Beyin hoşuna gitmiş, katılıyor gülmeden. Bey önden, ben arkadan, gene o sofada bir kapı açtılar, içeri girdik. Tam dediğim çıktı.
PİŞEKÂR: Ne oldu?
KAVUKLU: Ne olacak! Mahmutpaşa’da, iki kişi sedye ile tabaklar, sürahiler, bardaklar, fincanlar satarlar: “— Ne alırsan beşer kuruşa, beşer kuruşa! Gümrüğün malları, beşer kuruşa, beşer kuruşa!..” Beyin de sanatı o imiş.
PİŞEKÂR: Nereden anladın?
KAVUKLU: Nereden anlayacağım! Uzun bir masa üzerinde sürahiler, tabaklar, bardaklar, kâseler, her şey var. Bu biraz zengincesi.
PİŞEKÂR: Ayol, orası alafranga sofra.
KAVUKLU: Öyle imiş, ama benim aklım ermedi. Altı arşın uzun bir sofra. Bey o başa oturdu, ben bu başa. Meselâ çorba geldi. Hortum mu atacağız (…) yoksa her defasında uzun bir kepçe ile mi yiyeceğiz?
PİŞEKÂR: A kuzum! Alafrangada herkese ayrıca tevzî ederler.
KAVUKLU: Öyle oldu ya. Beyaz takkeli birisi, çanak, kâse, tas bulamamış, bahçedeki saksıya çorbayı doldurmuş, getirdi.
PİŞEKÂR: O, saksı değil, ayaklı kâse.
KAVUKLU: Kâse yürümüyordu, herif yürüyordu be sen de! Beye iki kepçe, bana üç kepçe verdi, kâseyi de sofranın ortasına koydu. Dört kaşıkta benimki bitti. Sağa baktım, sola baktım, beni gözetleyen yok; hemen sandalyeye bastım, masanın üstüne bastım, çorba kâsesini kulaklarından yakaladım, lak lak lak içmeğe başladım.
PİŞEKÂR: Ah, ne yaptın? Kendini rezil etmişsin.
KAVUKLU: Ne rezili be! Beyin hoşuna gitti, kahkahayla gülüyor… Arkasından uzun bir tabak.
PİŞEKÂR: Kayık, kayık.
KAVUKLU: Yok, mavna. Dayak yer misin sen?… Şu kibar kısmı hiç ağzının tadını bilmiyor.
PİŞEKÂR: Gene ne oldu?
KAVUKLU: Ne olacak! Çorbadan sonra pestil tatlısı yenir mi?
PİŞEKÂR: Ne pestil tatlısı?
KAVUKLU: Beye verdi, bana da iki tane verdi. Parmağımla salçasına baktım, tuzlu.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

10. Sınıf Düşler Yayıncılık Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 166 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
1
angry
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!