Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ordinat Yayınları

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Ordinat Yayınları Sayfa 166

“12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 166 Ordinat Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Ordinat Yayınları Sayfa 166

geçeceğiz. Şimdi bizim bu köy dağlık olmayıp düzlük olduğu için altına bir at bulan geldi. Bildiklerim, gördüklerim, hep dayalı döşeli evlere indiler. Yediler içtiler. Derecesiz memnun oldular. Çekip gittiler sonunda. Hepsi, Karataş’ı böyle gördü ya, böyledir sandı. Hiçbirisi kel bir eşşeğe binip ya da yaya çekilip gelmedi şuraya. Hiçbirisi derimizin altındaki yaraları görmedi. “Atlı adam, eşşeklinin hâlinden ne bilsin?” diyen boşa dememiş. Yoo, yoo, at bulan ata binsin gene! Haa, ne diyordum, hiçbirisi rasgele bir yoksulun evine inmedi. Yoksulun çorbasını içmedi. Sanki iğne var yoksulun döşeğinde, çorbasında zehir var!.. Her ocakta, iyi kötü her gün bir şeyler pişip taşarken, ne hikmettir bilinmez, onlara ayrı pişti taştı! Şimdi sana da ayrı pişip taşıyor! Ben olsam bunları yemem! Yiğit olan herkesin yediğinden ayrı yemez!..

“Bak anam, sana gözel gözel açayım. Köy sırrı ama sen bizim sırdaşımız ol. Seksen evli Karataş’ın üç evi iyidir. Her gün üçüne de kadı gelse ağırlanır. Yağı, tuzu, eti, sütü bulunur… Yedi evi de şöyle böyle. Bunlar da iyi sayılır… Bu yedinin altında elli ev var, bir pabucu dört kişi ortak giyer. Ölmeyecek kadar kaldırır, ölmeyecek kadar yerler. Biz onlardanız. Irazca dedin mi, Kara Bayram dedin mi, biziz; onlardanız! Bizim altımızda yirmi bir ocak tüter, gör ne ocak, ne ocak!.. Ocak demeğe dilin varmaz. Ocak demek caiz değildir. Ocakların nasıl tüttüğünü bilen bilir! Açlıktan nefesleri kokar, hem de nasıl kokar, bilen bilir!.. Şimdi tosunum, bunu dememin nedeni, bizi anlayasın!.. Tepedeki üç evden birini görüp Karataş’ın hepsi böyle sanmayasın!.. insan dediğin türlü türlüdür. Hani, yer damar damar, insan millet millet derler, köylü de boy boy! Türlüsü var…
“Sen bu Karataş’a gözünü yum gir! Öylece doğrul var bir eve. Konuk ol. Zorla ol… Alırlar iyi kötü… Hepsi alır… iki güncük katlan… Ondan sonra da Kaymakam Kaymakam deyip durdukları adam sen olduğunu söyle. Tanıt kendini. Hemen bağlanırlar. Güvenirler. Her bir gizlerini açarlar. Senin bir er evladı er olduğunu anlayınca her hâllerini söylerler. Söylemeseler de sen her şeyi görürsün. Gördüklerin sana dünyanın sonunaca yeter…

“Oğlum, sen şimdi Karataş’a geldin. Hoş geldin! işte Muhtar, halkı ardına dizmiş, Bekçinin eline davulu, Deli Hüseyin’in eline zurnayı vermiş, geliyor. Ama benim sana söylenecek derdim var. Sen şimdi muhtarın ardına düşer gidersen, ben derdimi sana dökemem anam! Koca cihanın önünde dökerim, Muhtarın önünde dökemem! Bizim niyetimiz, ölesiye bu köyde yaşamak. Şehirlerde, kasabalarda gözümüz yok. Yarın sen başını alıp gideceksin, biz bu sütü bozukla kalacağız. iyi kötü her kahrını çekeceğiz. Allah’ın verdiği bir çıban gibi! Şimdi bize düşmandır, derdimizi sana duyurduk diye, geçecek karşımıza, daha bir düşman kesilecek! Köylük yerinde muhtar bir insana düşman olmasın! Muhtarın düşman olduğu her insan bizim hâlimize düşer. Belki düşmez, ama varsıl olursa! Eee; biz yoksuluz dedik sana! Hem yoksul, hem muhtarın düşmanı ol, felaket! Biz bu felaketin içindeyiz şimdi. Başını ağrıtıyorum anam, haydi hem yürü, hem dinle. Atını sür ağır ağır. Hem gidelim, hem dertleşelim. Seni de bir ana doğurdu. Senin de bir anan var. Analar oğullarını sever helbet.

Muhtar, benim Kara Bayram’ımı (…) odasına çağırtıp dövdürdü bu sabah. Oğlumun yürüyecek hâli yok. Ayağa kalktı mı düşüyor. Ben oğlumu seviyorum, ben oğluma yanıyorum, ayıp mı? Elinde bir çare olmayan analar bu acıya, bu zulme, bu zillete nasıl dayanır? Ah, ben hiç dayanamıyorum! Şuramdaki teller kopuyor. Böğüre böğüre ağlamak istiyorum…

“Köy kurulundaki ikinci üye Haceli de sabah sabah avlumuza baskın yapıp biricik gelinimi bir taşta yere devirdi. Gelinimin üç buçuk aylık çocuğunu düşürdü. Kanı durmuyor. Öldü ölecek. Elsiz ayaksız yatıyor şimdi. Kanun mu? Ne kanunu? Köy yerinde ne kanunu Allah’ı seversen Kaymakam’ım? Köy yerinde kanun olsa ben senin önüne geçer de böyle kafanı ağrıtır mıyım? Hem onlar kanun dinleyecek insan mı? Köy yerinde kanun!.. Köy yerinde kanun olsa böyle dalgündüz ev basıp karı dövebilirler mi? Bayram’ımı dövebilirler mi?..

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

12. Sınıf Ordinat Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 166 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!