1950 Sonrası Türk Şiirinde Marksist Söylem
1950 Sonrası Türk Şiirinde Marksist Söylem
27 Mayıs 1960 Darbesi’nden sonra Marksist ideoloji daha belirgin bir varlık kazanmaya başlar. Devrim, sınıfsız toplum, kapitalizme ve liberalizme karşıt olmaları, sanatı ideolojinin emrine vermeleri, sanatı bir üretim biçimi olarak görmeleri, katı gerçeklik yaklaşımları bu dönemin temel ilkeleri olarak görülebilir. “Marksist söylem genel olarak şu izlekler üzerinde yoğunlaşır;
- Yerleşik düzeni eleştiri,
- Sınıf anlayışı; halk ve işçi sınıflarının güncelleşmesi,
- Yeni bir sığmak: Kadın,
- Doğa ve diyalektik diriliş,
- Kentleşme ve problemleri.” (Kokmaz, 2012: 303)
Özellikle 1960-1980 yıllan arasında etkili olan Marksist söylem, 12 Eylül 1980 Darbesi’nden sonra iç hesaplaşmasına yönelir. Necati Cumalı (1921-2001), Ahmed Arif (1927-1991), Haşan Hüseyin (1927-1984),Ceyhun Atıf Kansu (1919-1978), Enver Gökçe (1920-1981), Can Yücel (1926- 2003), Arif Damar (1926-2010), Metin Eloğlu (1927-1985) ve Ahmet Oktay (1933-) 1950 sonrası Marksist söylemin ilk kuşak şairleri; Özdemir İnce (1936-), Ataol Behramoğlu (1942-), İsmet özel (1944-), Süreyya Berfe (1943-), Refik Durbaş (1944-), Kemal Özer (1935-) Yaşar Miraç (1953-), ve Veysel Çolak (1954-) ikinci kuşak şairleridir.