Ahmet Haşim’in Şiirlerinde Sembolizm
Ahmet Haşim’in Şiirlerinde Sembolizm
Ahmet Haşim’in Şiirlerinin Özellikleri
Ahmet Haşim’in Şiirlerinde İşlediği Konular
Ahmet Haşim’in Şiirleri ve Sembolizm
Ahmet Haşim ismi geçtiği zaman sembolizm kavramı da hemen akabinde gelmektedir. Ahmet Haşim için “sembolist bir şair” ifadesini kullanmak hususunda çeşitli tartışmalar söz konusu olmuştur. Orhan Okay’ın “Ahmet Haşim’in Şiirlerinin Sembolizm Açısından Yorumu” başlıklı yazısında bu husus detaylarıyla değerlendirilmektedir. Nitekim Ahmet Haşim için sembolist ifadesini kullananların sembolizm ile alegoriyi karıştırdıklarını; sembolist değildir diyenlerin de sembolizmi keskin ölçüler içerisinde değerlendirdiklerinden hataya düştüklerini ifade etmek mümkündür. Bilge Ercilasun, Ahmet Haşim’in şiir anlayışında sembolizmin bazı özelliklerini görürken bunların tamamen Ahmet Haşim sembolisttir denilmesine kâfi gelemeyeceğini ifade ettiği de bilinmektedir. Bu noktada Ahmet Haşim’in sembolizminin farklı olduğunu ve birebir sembolizm düşüncesiyle örtüşmediğini söylemek daha doğru olacaktır.
Orhan Okay, Ahmet Haşim’in sembolizminin kaynaklarını üç başlık altında değerlendirmektedir. Bunlar:
- Şairin ferdi hayat ve şahsiyetinden gelen unsurlar
- Türk şiir geleneğinden gelen unsurlar
- Fransız sembolistlerinden gelen unsurlardır.
Bu üç kaynak, Ahmet Haşim’in mizacıyla ve sanat ruhuyla birleşerek bilinen sembolizmin dışında tamamıyla Ahmet Haşim’e ait özel bir sembolizme dönüşmektedir. Bilge Ercilasun, Haşim’in şiirlerini değerlendirirken sembolizmin bazı hususlarını Ahmet Haşim müdafaa ederken asıl önemli olan sembollere yer verdiğine vurgu yapar. Bu noktada mukaddime başlıklı şiirden hareketle Ahmet Haşim’in sembolist değil aksine empresyonist bir şair olduğunu da söylemekten çekinmez.
Ahmet Haşim’in şiirleri anlam zenginliğini içinde barındıran ve zengin çağrışım değerleriyle süslenmiş, doğanın ve renklerin cazibesi ile örülmüş bir evren içerisinden okuruna seslenmektedir ki Divan şiiri ile Fransız şiiri arasında bir ruh birleşimini sanatıyla gerçekleştirmiş bir şair olarak karşımıza çıkmaktadır. Sembolizmin kuralları içerisinde ne tam olarak değerlendirmek doğrudur ne de tam anlamıyla empresyonizmin içerisinde. Kendine has şiir yapısıyla her ikisinden de faydalanan fakat aynı zamanda geleneksel Divan şiirinin estetiğini Fransız şiirinin yapısıyla cem eden bambaşka bir sembolizm söz konusudur.
Anlaşılma gibi bir derdi olmayan, anlamın anlaşılmazlığı üzerinde dururken öte yandan şiirlerinde tam bir kapalılıktan ziyade çağrışım değerleri yüksek, yoğun bir şiir anlayışım benimseyen bir Haşim karşımızda durmaktadır ki modem Türk şiirinin kurucuları arasında önemli bir konumda yer almaktadır. Bir Günün Sonunda Arzu başlıklı şiiri onun poetikasımn şiir diliyle ifadesi olarak değerlendirmek bu noktada sağlıklı olacaktır.