Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle sorulan cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

“Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle sorulan cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle sorulan cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Televizyonda Ne Var?

Bunca sorun dururken dille uğraşmayı gereksiz bulanlar var mıdır, bilmiyorum. Gereksiz değildir; çünkü dildeki bozulma, hem o sorunların göstergesidir hem de dolaylı olarak nedeni. Türkçenin bu kadar kötü kullanılıyor olması, bütün işlerin kötüye gidiyor olmasından bağımsız mı?
Üstüne titrediğimiz bir anadilimiz olsaydı, başkaca sahip olduklarımızın da üstüne titremez miydik?
Anadilimize saygı duysaydık başka anadillere de saygı duymaz mıydık?
Dili doğru dürüst kullanamayan insanın, doğru, mantıklı, kapsamlı düşündüğüne inanıyorsanız bu inancınızdan hemen vazgeçin. Ne kadar konuşuyor, ne kadar yazıyor, nasıl anlatıyorsa o kadardır o insan, daha fazla değil. Düşünmeyi de biçimlendiren dildir çünkü. Hiç kimse dil olmadan düşünemez.
(…) Siz bakmayın derin düşünceleri varmış da bunları bir türlü anlatamıyormuş gibi iki sözün arasına İngilizce sözcükler sıkıştıranlara. Bunlar genellikle “-mış gibi yapanlaradır. Düşünüyor-muş gibi yaparlar, anlatamıyor-muş gibi yaparlar. Yoksa gerçekten düşünüyor olsalar anadilleriyle düşündükleri bir gerçeği, niye yabancı sözcüklerle anlatmaya kalksınlar? Anlattıkları sözcüklerle düşünüyor olduklarını varsaymak daha da çelişkili, ürkütücü sonuçlara götürür bizi. Anadilimiz düşünmeye yetmiyor mu, o duruma mı getirdik Türkçeyi?
Eğer öyleysek bunda, “dilin düşünmeye bile yetmeyecek” boyutlara indirilmesinde, en büyük günah kimin, biliyor musunuz? Dilimize yeni girmiş ve göz açıp kapayıncaya kadar yaygınlaşmış şu ünlü sözcükle söylersek medyanın. Birtakım gazetelerin yadsınamaz payının yanı sıra asıl suç, görsel ve işitsel medyanın, daha çok da televizyonun. Televizyon, tüm kötü güçlerin 60-70 yılda, daha geniş düşünürsek 600-700 yılda yapamadığını 10 yılda yaptı. İnsanları ne söylediğini bilmez, söyleneni anlamaz duruma getirdi.
“Neyapmak istediğimi bilmek istemiyorum.” gibi bir tümceyi ilk duyuşta yadırgarsınız belki; ya ikinci, üçüncü duyuşta? Daha sonrakilerde? Her gün birkaç kez böyle tümceler duyarsanız? Artık yadırgatıcı gelmez, değil mi? İşte televizyonun yaptığı en büyük kötülük bu! Anlamsızlığı o kadar çok ve o kadar art arda dayatıyor ki anlam siliniyor ortadan. Neden? Bence bu “Neden?” sorusunu pek sevmiyorlar. Ne demek istedi, diye düşünmemizi istemiyorlar. Bakın, dinleyin yeter. Anlamaya gerek yok, zaten anlaşılacak bir şey de yok. “Hoşça vakit geçirtiyoruz ya size! Daha ne istiyorsunuz? Gülün, eğlenin, yeter.” diyorlar. Öyle yapıyoruz. Gülme yalaması olduk. Olura olmaza gülüyoruz. Gülmezsek konserve kahkahalar anımsatıyor gülmemiz gereken yerleri. Bu kadar çok güldüğümüz için “Zamanlaman çok yanlış bir vakte denk geldi.” tümcesine gülemiyoruz artık. “Sahip olduğu güçten kuvvet alıyor.” diyorlar biri için. Gülemiyoruz. Anlamıyoruz da. Oysa, birinden, bir şeyden kuvvet almak, bilmediğimiz söz değil. Kimden kuvvet alıyormuş? Sahip olduğu güçten. O güce zaten sahipse? Düşünmeyin, dediler ya size; niye anlamak için bu kadar çaba gösteriyorsunuz? Siz adamın (…) asalete bakın, (…) bunlara bakıp kendinizden geçin, hatta hep öyle kalın; kendinize gelmeyin. Asıl istedikleri bu.
“Ama eminim seninle çalışmak onun için kolay değildir sanırım.” Bu sözü söyleyen, söylediğinden “emin” miymiş, öyle olduğunu “sanıyor” muymuş yalnızca? (…) “Dört ayrı yerde başlayan yangında mutlaka kasıt ihtimali var.” Soru, başka sözcüklerle soruluyor da olsa durum aynı: “İhtimal” mi, “mutlaka” mı? Olasılık mı, kesinlik mi? (…) “Bence çağımızın en büyük hastalığı olarak bunu görüyorum.”da “görüyorum” (yani “ben”) denecekse “bence”ye gerek olmadığı gibi.

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

12. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 5 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!