Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
Eğitim

Ders mi Yaşamın Kendisi mi?

“Ders mi Yaşamın Kendisi mi?” ile ilgili yazımızı incelemeye ne dersiniz?

Ders mi Yaşamın Kendisi mi?

Eğitim, öğretmenlerin elinde tuttuğu bir meşale gibidir. Daha fazla bilgi sunabilmek, daha fazla kişiye ses olabilmek için yaşamın içinde yer alır. Öğrenci açısından bakıldığında öğretmen bazen korkulan, bazen sıkıcı, bazense anlayışlı bir yetişkin arkadaş gibidir. Sınıfının düzeni dışında, öğrencileriyle olan diyaloğu, tavrı onlara iyi ya da kötü bir biçimde rol model olur. Ailesiyle olan beraberliğine, okula başlayarak kısa bir ara veren ilkokul öğrencileri bu sürece alışmakta zorlanır. Sınıfında gördüğü her yüz ona yabancıdır. Hem onları tanımak hem de kendini onlara tanıtabilmesi biraz da onun elindedir. Hayatında ilk defa böyle bir eğitim ortamına girmiş olan her çocuk gibi o da ya kabuğuna çekilir bir süre ya da kendini ifade etmek için onlara yaklaşır. Zaman içerisinde çocuklar arasında sıkı bağlar oluşur. Öğretmen böylelikle, öğrenciler üzerindeki etkisini de daha az hissettirmeye başlar.

Derslere olan heyecan ve merak duygusu bu süreçle beraber şekillenir. Yeni şeyler öğrenmek, yeni şeyler denemek bir çocuk için kaçınılmaz bir mutluluk olur. Akranlarıyla oyunlar oynayıp, okuma-yazma öğrenmeye başlayınca da ev ortamı ona sıkıcı görünmeye başlar. Arkadaşlarıyla daha çok zaman geçirmek ister. Yetişkin bir birey iş hayatına atıldığında, yoğun tempoya yenik düştüğünde çocukluğundaki bu heyecan ve merak duygusunu unutmuş olur. Yalnızca geçimini sağlayacağı parayı kazanmak için didinir. Bazı ideallerinden sırf bu nedenle vazgeçer. Yarınını düşünmek zorunda hisseder. Başkaları gibi yaşamak, başkaları gibi kazanmak onun için kazanılması gereken bir zafer gibidir. Bunun için çabalar. Çocuk ise yalnızca çocukluğunu yapar. Düşünceleri homojendir, gördüğü dünya mucizelerle ve olumlu şeylerle yüklüdür.

Ortaokul öğrencilerinin daha sık gördüğü dersler hep bir mesleğe geçiş kapısı gibi gelir. Her öğrenci kendine yakın bulduğu bir dersi diğerlerinden ayrı tutmayı seçer. O yaşlarda seçilmiş olan bu ders severek çözülen matematik soruları, dünyanın neresinde olduğunu haritadan buldurmaya çalışan coğrafya, ana dili olduğu için konuşmakta çok dikkat edilen Türkçe, kalemle kağıt üzerine bir şeyler çizdikçe şekillenen görseller gibi resim dersi olabilir.

Aslında her insan beyni aynı zeka kategorisine sahiptir. Sayısal, sözel-dilsel, kinestetik (bedensel), görsel, işitsel, sosyal (dışadönük), bireysel (içedönük) olarak çeşitleri vardır. Çocukların zihinsel ve bedensel gelişiminde bazı etkili yöntemler vardır. Örneğin; konuşmakta zorlanan bir çocuk içedönük ve dilsel zekası düşük düzeyde bir öğrenci olabilir. Burada yapılması gereken çocuğa olabildiğince doğru yaklaşmak ve ona okumalar yaptırmaktır. Bu sayede kitap okumanın, dilsel zeka üzerindeki olumlu etkisi görülmeye başlar. Böyle bir çocuk daha sonra kitap okuma alışkanlığı edinebileceği gibi, düşüncelerini ve kitaplar sayesinde kazandığı bilgi birikimini ilerleyen yıllarda günlük, roman, senaryo yazarak da bu yolda ilerleyebilir. Aynı şekilde matematik dersinde yapılan toplama-çıkarma işlemleri ne kadar basit gibi gözükse de aslında bir çocuğun, bir yetişkinin, bir bireyin bir şeyleri hesaplayabilme potansiyeli açısından önemli role sahip derslerden biridir. Bu hesabı yapamayan biri alışveriş yaparken zorlanır, içinde yaşadığı topluma ayak uydurmakta güçlük çeker. Bu dersi seven ve bundan keyif alan bir öğrenci için hesaplamalar yapmak sayısal zekasına olumlu etkide bulunur. Sebep-sonuç ilişkisine odaklanır. Karşılaştığı sorunlara çözüm odaklı yaklaşmasını sağlar. Kinestetik zeka ise, bedensel hareketlerimizdir. Kol ve bacak egzersizinin faydalarını öğrenen çocuklar vücutlarını daha iyi tanımaya çalışır. Organların nasıl çalıştığını, insan vücudunun nasıl var olduğunu ve bunu devam ettirdiğini, yararlı ve zararlı olan yiyecekleri nasıl ayırt edebileceğini anlar. Spor, yetişkinlikte bir amaçtan çok, yaşam tarzı olarak düşünüldüğünde ne kadar erken yaşta başlarsa vücuda olan katkısı da o kadar büyük olur. Uzun ve sağlıklı bir yaşamın sırrı da burada yatar. Öğrencilerin bunu anlaması için öncelikle spor yapmayı sevmesi gerekir. Dinç bir beden, dinç bir kafayla mümkündür.

Görsel zeka açısından düşünüldüğünde akla ilk gelen resim dersi olmasına rağmen bunun diğer kanadını geometri dersi oluşturur. Matematik zeka işi olarak görülse de, geometri görme işi olarak bilinir. Resim yapmayı seven bir öğrenci, hayatın gerçekliğinden kaçmaya çalışan ya da sahip olduklarıyla mutlu olandır. Hayal dünyasını geliştirdiği gibi, yaratıcı düşüncesine de katkıda bulunur. Moda tasarım, mimarlık gibi alanların yolunu açar. İşitsel zekada ise, müzikal alan kastedilir. Bir sesi duyma ve ayırt edebilme yeteneğidir. Kulak hassasiyeti, duyduğu bir şarkıyı o anda söyleyebilme, başkasını taklit edebilme gibi durumları kapsar. Stand up, tiyatro, enstrüman çalmak sanatçı bir ruhun ifadesidir.

Ders mi Yaşamın Kendisi mi? ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!