Epik Tiyatronun Genel Özellikleri
Epik Tiyatronun Genel Özellikleri Maddeler Halinde
Epik Tiyatronun Genel Özellikleri
Epik Tiyatronun Temsilcileri
Epik Tiyatro Hakkında Bilgi
Epik tiyatro, dramatik/Aristotelesçi tiyatronun karşıtıdır.
Marksist ideolojiyi benimseyen Bertold Brecht, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel bakımdan sıkıntılar yaşayan Almanya’da Erwin Piscator’un politikayı tiyatroya dâhil eden anlayışından etkilenir ve adıyla özdeşleşen epik tiyatro kuramını geliştirir. Piscator’un belirli siyasi görüşü benimsetme üzerine kurulu agit-prop (ajitasyon-propaganda) tiyatrosundan farklı olarak Brecht, izleyicisine dayatmada bulunmaz.
Brecht “epik tiyatro” yerine kuramının esasmı ön plana çıkarabilmek için “diyalektik tiyatro” demeyi daha uygun bulsa da “epik tiyatro” yaygın şekilde kullanılmaktadır. Brecht, epik tiyatroyu “bilim çağınm tiyatrosu” olarak nitelendirir. Epik tiyatroda dramatik tiyatronun aksine özdeşleşme ve yanılsama değil, sahnede olan bitene yabancılaşma, eleştirel bakma ve bir hükme varma esastır.
Brecht; toplum sorunlarına, bireyin iç dünyasına eğilmeyen Aristotalesçi tiyatroyu tenkit eder. Toplumsal ve/veya politik konulan işleyerek seyircinin konu üzerine kafa yormasını, bir yargıda bulunmasını sağlayan epik tiyatroyu dramatik tiyatronun karşısına çıkanr. Epik tiyatronun amacı, toplumsal ilişkilerin diyalektik yapısını ortaya koyarak seyircinin bilinçlenmesini ve fikir üretmesini sağlamaktır.
Epik tiyatronun en önemli unsurlarından biri yabancılaştırma efektidir. Yabancılaştırma efekti, seyircinin sahnede şahit olduklarının bir oyun olduğunu unutmasını, sanat eseri/oyuncu ile özdeşleşmesini, oyuna kendini kaptırarak eleştirel tutumundan uzaklaşmasını engelleyerek her zaman dikkatli ve teyakkuzda olmasını amaçlar. Bunun için uygulanan metotlardan biri hikâyenin epizotlarla bölünmesidir. Olay örgüsü tek hat üzerinde gelişmez, eğriler çizer. Seyircinin ilgisi oyunun sonu/sonucuna değil, seyri üzerine odaklanır.
Epik tiyatroda kullanılan bir başka yöntem, seyirci ile oyuncunun bağlantıya geçmesidir. Oyuncular seyircinin içinden konuşa konuşa sahneye ilerleyebilir ya da sahneden seyirci ile konuşabilir. Yabancılaştırmada bir oyuncu birden fazla rolde oynayabildiği gibi birbirinin yerine de oynayabilir.
Afiş, müzik, projeksiyon gibi unsurlar da yabancılaştırmada rol oynar. Örneğin epik tiyatroda seyircinin dikkatini uyanık tutmak için müzik/şarkı aktif hâle geldiğinde hikâyeden kopularak oyuna müzik/şarkı süresince ara verilir. Epik tiyatronun seyirciyi bilgilendirmek için korosu da mevcuttur.
Epik tiyatroda oyuncunun sahne ve dekor, seyircinin ise mekân ve oyundan uzaklaşması ile seyircinin her zaman etkin/aktif, gözlemci ve eleştirmen olması hedeflenir.
Jestlere dayalı epik tiyatroda jestlerin farklı işleyiş tarzını ifade edebilmek amacıyla Bretch’in Latinceden türettiği “gestus” kavramı önemlidir. Toplumsal ilişkileri en iyi şekilde ortaya koymak için başvurulan gestus, sözü ifade eden taklit/mimesis yerine sözün toplumsal ve ideolojik arka planını gösterecek davranışın sergilenmesidir.
Brecht’in tarihselleştiirme anlayışına göre insan, akıllı ve güçlü olduğundan kendini kaderine terk etmez, mücadele ederek şartlan değiştirebilir. Bu sebeple oyunculann sahnede canlandırdıktan karakterlerin davranışlan dönemin toplumsal koşulanna göre şekillenmiştir, bunlan yapan insan aynı zamanda değiştirebilir de.
Brecht dramatik tiyatro seyircisi ile epik tiyatro seyircisini karşılaştırarak epik tiyatro anlayışım ortaya koyar:
“Dramatik tiyatro seyircisi şöyle der:
- Evet ben bunu yaşadım.
- Ben de böyleydim.
- Eh, doğal bir şey.
- Ve hep böyle olacak bu.
- Adamın durumu yürekler acısı, zavallı için hiçbir çıkar yol yok
- Sanat buna derler işte: Her şey ne kadar da doğal!
- Ağlayanla ağlıyor, gülenle gülüyor insan!
Epik tiyatro seyircisi şöyle der:
- Bak, bunu düşünmemiştim işte.
- Ama öyle de yapar mı adam!
- Çok garip çok garip, inanılır gibi değil.
- Ee, yeter artık!
- Adamın durumu yürekler acısı, bir çıkar yol var, göremiyor.
- Sanat buna derler: Her şer ne kadar da şaşırtıcı!
- Ağlayanın durumuna gülüyor, gülenin durumuna ağlıyor insan.” (Brecht, 1997: 30-31)
Türk edebiyatında epik tiyatronun ilk örneğini Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı’dır. Aynı tarzda kaleme alman tiyatro eserlerinden bazıları ise yine Haldun Taner’in Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Zilli Zarife, Eşeğin Gölgesi, Ayışığında Şamata, Vasıf Öngören’in Asiye Nasıl Kurtulur, Sermet Çağan’m Ayak Bacak Fabrikası’dır.