Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
Sorularınız

Foton Kuşağı Neyin Habercisi

Foton Kuşağı Neyin Habercisi

Foton Kuşağı Nedir

Çok eski masallarda birbirinin aklını okuyabilen insanlardan söz edilir. O eski zamanlarda herkes karşısındakinin yüreğinden ve aklından geçeni bildiği için hiç gizlilik olmaz ve bu yüzden de ne art niyet ne de savaş olurmuş. Düşünceler de, duygular da ayan beyan ortaya döküldüğünden insanlar akıllarından ve kalplerinden geçenlerin sorumluluğunu taşırlarmış.

Bu sorumluluk kendinden çok, karşısındaki insanın sorumluluğu imiş… İnsanlar ortak yaşamda birbirlerine katacak iyiliklerin, kendilerine ve çevrelerine yararlı olacağının farkında olarak yaşarlarmış. Birbirlerinden eksiltmek yerine, birbirlerini hep zenginleştirmeyi tercih ederlermiş. O zamanlar insanlar bugünkü gibi beş duyuyla sınırlı değilmiş.

Kulaklarıyla duyabildikleri gibi, kalpleri ile de sezerlermiş. Gözleri ile dünya  nimetlerini görebildikleri  gibi, gözlerini kapattıkları zaman da evreni seyrederlermiş. Elleri şimdiki gibi nefislerine değil, vicdanlarına bağlıymış. Ellerini değdirdikleri her yerde herkes kendi hakkına düşeni alırmış.

Tanrı’nın yukarda bir yerde değil, kalplerde var olduğunu, insan ailesinin bir ve bütün olunduğunu, karşısındakinin kendisi olduğunu, dışarıdaki dünyada sonsuz bir güven ve sevgi olduğunu bilerek yaşarlarmış… Başta Maya takvimi olmak üzere bütün eski kehanetlerde belirtilen 2012 tarihi büyük bir değişimin yaşanacağı yıl olarak belirtiliyor.

İnsan değişecek ve o eski zamanlardaki gibi olacakmış, dünya değişecek ve cennete dönüşecekmiş… Şimdiki dünya gerçeği ile bu bilgi yan yana geldiğinde dudaklarımız hafifçe tebessüm ediyor ve insanın “masal hâlâ devam ediyor demek ki” diyesi geliyor. Fakat kehaneüer sözü edilen değişimin habercisi olarak bazı işareüere dikkat çekiyorlar.

Bunlardan biri de foton kuşağı, bu kuşak değişimin habercisi olarak güneş sistemimizin içine gireceği bir tür enerji halkası olarak gösteriliyor. Foton kuşağı ilk kez İngiliz astronom Edmund Halley tarafından (1656-1742) yılında Pleiades takımyıldızlarını kuşatan gazimsi bir kuşak olarak gözlemlenmişti.

Daha sonraları Paul Otto Hesse foton kuşağının kalınlığını 2000 ışık yılı olarak saptadı. Güneş sistemimiz her 25.860 yılda bir Pleiades çevresinde bir tur dönmekteydi. Ve yaklaşık olarak her 12.500 yılda bir kendimizi foton kuşağının içinde buluyorduk. Güneş sistemimizin foton kuşağının içindeki bu yolculuğu tam 2000 sene kadar sürmekteydi. Sonrasında ise yine bir 10.500 yıl kadar beklemeye alınıyordu.

Kısacası foton kuşağı denilen halka yüksek enerjileri ile ünlü ve bize yani tüm güneş sistemimize yüksek bir ışık gücü olarak etki etmekte. İşte şimdi yeniden bu alanın içine girdiğimiz haberleri ile çalkalanıyoruz. NASA yani Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi de bu bilgileri bilimsel verilerle desteklemekte. Peki, şimdi ne olacak? Kehaneüer ürkütücü gibi algılansa da, dünya için son derece cennetvari durumlar söz konusuymuş.

Nasıl mı? Bir kere artık yukarıdaki masal örneğindeki gibi yaşayacakmışız. “İşte bu harika bir haber” diyesi geliyor insanın. Savaşın ve entrikanın olmadığı ve herkesin bir anda birbirinin iyiliğini düşündüğü bir dünya muhteşem olmalı. Aslına bakılırsa güneş sistemimiz ve tabi ki gezegenimiz araba lastiği biçimindeki bu enerji halkasının içine çoktan beridir girmiş bulunmaktaymış. Gelelim foton kuşağının  bizler üzerindeki olumlu etkilerine. Bu etkileri saymakla bitiremezmişiz gibi gözüküyor…

Bir kere dünya üzerindeki tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin uygunlaşması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi benzeri psişik yeteneklerin ortaya çıkışı ve süper bilinç hâlinde olma hâli söz konusuymuş. Tabi ki süper bir bilincin savaşlarla uğraşması söz konusu bile olamayacağından, her yer güllük gülistanlık olacak, sınırlar kalmayacak, hastalık olmayacakmış.

Hepimiz böyle bir dünyada hemen yerimizi ayırtmalıyız, hem de hiç vakit kaybetmeden! Şimdiki dünya hâlinden oldukça farklı görülen böyle bir dünyada kim yaşamak istemez ki? NASA yetkilileri tarif edilen bu kuşak benzeri bir enerji alanına girdiğimizi arük reddetmiyorlar. Sibirya’daki Rus Ulusal Bilim Akademisince yapılan çalışmalar sonucu edinilen bilgi ise şöyle: “Şu anda güneş sisteminde yaşanılan enerjisel değişimin tek olası sebebi farklı, daha yüksek olan bir enerji alanına giriyor olmamızdır.” Nasıl ama?

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!