Garip Akımı İkinci Yeni Akımının Benzerlikleri Nelerdir
Garip Akımı İkinci Yeni Akımının Benzerlikleri
Garip Akımı İkinci Yeni Akımının Farkılıkları
Garip Akımı İkinci Yeni Akımının Benzer Yönleri
Garip Akımı İkinci Yeni Akımının Farklı Yönleri
Garip Akımı İkinci Yeni Akımının Karşılaştırması
Garipçiler, şiirde vezne, kafiyeye, edebi sanatlara kısaca “şairaneliğe” neden olan her şeye çıkmış; şiiri salt bir anlam işi olarak görmüşlerdir. Sokaktaki adamı sokağın diliyle anlatan şairler, devrinde çok büyük ilgi gördüğü gibi çok da eleştirilmişlerdir. Garip Akımını eleştirenler, Garipçilerin şiiri ayağa düşürdüğünü, her önüne gelenin şiir yazabileceğini zannetmesine neden olduklarını ifade etmişlerdir. Gördükleri rağbet de gerçekten şiirlerinin “kolay” üretilebilir ve tüketilebilir olmasıyla ilgili görünmektedir. II. Yeni, bir nevi bu “aleladeleşmenin” bir sonucu olarak, birbirinden bağımsız sanatçıların ortaya koyduğu bir şiir anlayışıdır. Dolayısıyla II. Yeni’nin Garip Akımına (I. Yeni) tepki olarak ortaya çıktığı söylenebilir.
1. Yeni’nin Garip Akımı’nın “yozlaştırdığı” şiire karşılık, imgeye ve anlamsal kapalılığa dayanan şiir anlayışı, iki şiir arasında oldukça belirgin farkların oluşmasını sağlamıştır. Ancak yine de bu iki şiir arasında bazı benzerlikler de vardır.
Bu benzerliklerden biri, her iki şiir anlayışının da, farklı düzeylerde de olsa etkilendiği Sürrealizm akımıdır. “Garip” adlı antolojinin Garipçilerin manifestosu sayılabilecek önsözünde “hudutsuzluk yahut mektepsizlik vasfı şiirde tek başına, ayrı bir şekilde bulunabilir mi? Şüphesiz hayır. Bu vasfın insana birçok yeni sahalar keşfettireceğini, şiiri birçok ganimetlerle zenginleştireceğini tabiî addetmeli. Bizim, kendi hesabımıza, bu hudut genişletme işinde ele geçirdiğimiz ganimetlerin başlıcaları arasında saflıkla basitlik var. Şiirlik güzeli bunlardan çıkarma arzusu, bizi şiirin en büyük hâzinesi olan, insanı hayatının bütün safhalarında kurcalayan bir âlemle yakından temasa sevk ediyor. Bu âlem de tahteşşuur.” (Akt. Kolcu, 2009: 35) sözleriyle bilinçaltına yöneldiklerini açıklayan Orhan Veli, yine aynı metinde az sonra “Surrealisme’den bir kaç defa böyle sevgi ile bahsetmemizden olsa gerek -ya surrealisme’i, yahut da bizim şiirlerimizi okumamış bazı insanlar- hakkımızda yazılar yazarken, bizi bu isimle isimlendirdiler. Halbuki surrealisme’le, burada bahsettiğim iştirakler dışında hiç bir alâkamız olmadığı gibi her hangi bir edebî mektebe de bağlı değiliz.” (Akt. Kolcu, 2009: 36) diyerek herhangi bir görüşe bağlı kalmamak konusunda ısrarcı davranmıştır. Orhan Veli’nin “hudutsuzluk” ve “mektepsizlik” olarak nitelendirdiği esasında sürekli bir arayış içinde olmaktır. Orhan Veli, Oktay Rifat’m bir mektubunda “Mektep fikri; zaman içinde bir fasılayı, bir duruşu temsil ediyor. Sürate ve harekete mugayir. Hayatın akışına uyan, dialectique zihniyete aykırı düşmeyen cereyan sadece mektepsizlik cereyanı” (Akt. Kolcu, 2009: 35) dediğini belirterek bu “arayışı” olumlar. Ancak şu da bir gerçektir ki Garipçilerin, II. Yeni’deki kadar yoğun bir “Sürreal” şiir dünyası kurduğu söylenemez. Onlarınki “akim tüm prangalarından kurtarılması” anlamında sürrealistleri kendilerine yakın bulmaktır. Yoksa Garipçilerin Sürrealistler gibi bilinçaltını ortaya çıkarmak için çeşitli teknikler kullandığını ifade etmek istemiyoruz. Oldukça öznel imgelerle neredeyse sadece şairine açık mısraların çokça bulunduğu şiir II. Yeni şiiridir. Yani Orhan Veli’nin şiirlerinde bilinçaltı düşünceleri yansıtan, gerçekdışı imgelerle kurulmuş, “Rakı şişesinde balık olsam” gibi mısralar pek bulunmazken, Cemal Süreya’nın şiirinde “Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız.” gibi mısralara çokça rastlanır.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, II. Yeni’nin Sürrealizm Te olan bağlantısı daha belirgin ve kesindir. “Batı’da II. Dünya Savaşı’nın kaotik ortamının doğurduğu Dadaizm ve gerçeküstücülük Garip’te olduğu gibi bu şiir akımının da ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Şiirde her türlü kuralı dışlaması ve aklın kontrolünden uzak otomat bir yaratım sürecini benimsemesiyle gerçeküstücülük II. Yeni şiirinde kaynaklık etmiştir.” (Kolcu, 2009: 58)
İki şiir anlayışın benzeşen bir diğer yönü ise biçimseldir. Her iki akım da “Nâzım’ın öncülük ettiği serbest şiir” (Törenek, 2010:45) anlayışıyla şiirler yazmış, belirgin bir vezin kullanmamıştır.