Kral Arthur ve Excalibur Kılıcı Efsanesi Gerçek mi

Kral Arthur ve Excalibur Kılıcı Efsanesi Gerçek mi

“Hic iacet sepultus incli-tus ıex Arturius in insula Avalonia” (Burada Avalon adasında ünlü Kral Arthur yatıyor.) 1191’ de Glastonbury manastırındaki keşişler yaptıkları mezar kazılarında kurşun bir haçın üzerindeki Latince yazılarla karşılaşülar. Hemen yanı başında bir de mezar vardı. Keşişlerin sahtekâr olabileceği sonradan çok tarüşılmışü. Ancak 20. yüzyılda modern arkeolojinin gelişmesiyle “Arthur çağı” hakkında yani 5. ve 7. yüzyıllarla ilgili yeni ve ikna edici kanıüar ortaya çıkmaya başladı.

Gerçek gücün sembolü olan efsanevi kılıç Excalibur’u anlatırken, Britanya’nın soylu ve kudreüi Kralı Arthur’un ve onun öğretmeni Merlin’in adını anmadan geçmek olmaz. Hikâye şöyledir: En karanlık, en bilinmeyen İngiltere çağlarında müthiş bir kargaşa yaşanmaktadır. Yaşananlarsa sadece savaşlar değildir. Görünenle görünmeyen bir aradadır. Ejderhalar, büyücüler, cadılar ve tabi ki kötüler. Ortalık o kadar karışmıştır ki, bu durumu derhal düzeltmesi gereken birilerine ihtiyaç vardır.

O çağlarda perilerle elfler, insanlarla ejderhalar bir arada yaşamaktadırlar. Onların aralarına henüz perdeler gerilmemiştir. Bu hem iyi hem de gittikçe kötüleşen bir durumdur aslında. Çünkü dünya her geçen gün biraz daha karanlığa batmakta ve kimse kimseye hoş bakmamaktadır. İşte buna bir çözüm arayan kutsal gölün ruhu, perilerine gerçek gücü temsil eden bir kılıç yapmalarını buyurur.İşte tam nokta somut bir kavramın soyutlaştırılması olarak deşifre edilir.

Gölün ruhu yani su ve kılıç bir araya getirilir. Bu ise bazı yorumcular tarafından teknik bir işlemin efsaneleştirilmesi şeklinde yorumlanır. Su kılıcın kuvvetlendirilmesi  ve keskinleştirilmesi içindir. Periler derhal işe koyulurlar. Ortaya sadece onun gücünü kaldırabilecek kadar güçlü bir ruha sahip kişinin taşıyabileceği kudrette bir kılıç çıkar. Sahibini bulmadan önce büyücü Merlin’e teslim edilen kılıç, kendisine hükmedecek bir krab beklemeye başlar. Çünkü ancak seçilmiş bir ruh kendisine dokunabilecektir. Büyücü Merlin Excalibıır’u bir kayaya saplar.

Bu gizli güçleri olan kılıcı o kayadan ancak bir seçilmiş çekip çıkarabilecektir. Aradan yıllar geçer. Merlin’in elinde büyüyen Arthur bir gün kayaya saplanmış olan kılıcı bir çekişte çıkarıverir. İşte olan olmuştur. O dakikadan itibaren Me rlin’in eğitiminden geçerek büyüyen Arthur, Britanya’nın gelmiş geçmiş en anlı şanlı kralı olma yolunda ilerleyecektir.

Merlin ona Excalibur’un gücünü öğretir. Excalibur’un gücü barış, adalet, dostluk, güven ve koşulsuz sevgiden doğmaktadır. Kral Arthur yaşadığı deneyimlerle bu duyguların tümünü birden bilgelikle karşılamak zorunda kalmıştır. Öylece Kral Art hur, seçilmiş biri olmanın gücünün bu duyguları bilgelikle yaşabilmekten geçtiğini öğrenmiştir. Efsaneyi okuduğumuzda Excalibur’un sembolize ettiği şeyin aslında kendi içimizdeki gücün farkına varmak olduğunu anlarız.

Bu gücü nasıl kullanacağımız ise bilgeliğimize bağlıdır. Çoğunlukla miüer, gizemler gerçek olanla iç içedir. Onları anlamaya çalışırken aralarında incecik bir zar olduğunu unutmamamız gerekir.