Milli Edebiyat Döneminde Eleştiri Türünde Yazılan Eserler
Milli Edebiyat Döneminde Eleştiri Türünde Yazılan Eserler
Milli Edebiyat Döneminde Eleştiri
Milli Edebiyat Döneminde Eleştirinin Özellikleri
1911-1923 yıllan arasında tenkit türünün gelişimini yaşanan edebi tartışmalar belirlemiştir. Bu tartışmalar genellikle Milli edebiyatı savunan ve ona karşı olanlar arasında cereyan eder. Edebi tartışmalar, eser tenkidinden ziyade fikirlerin kabulü veya reddi üzerinden gerçekleşmiştir. Milli edebiyatın tanımı, mahiyeti, özellikleri gibi konularda; özellikle dilin sadeleşmesi ve Türkçenin kendi dilbilgisi kuralları çerçevesinde yeniden teşekkülü noktasında yoğunlaşan fikir mütalaaları devrin dikkat çeken tenkit yazılarında dile getirilir. Bu duruma bağlı olarak tenkit türünde yazılan yazıların büyük bir çoğunluğu dergi sayfalarında kalmış, tenkit türünde az sayıda eser basılmıştır. Milli edebiyatı temsil eden Ömer Seyfettin, Ali Canip, Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi gibi isimlerin tenkit yazılarını özellikle Genç Kalemler, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Büyük Mecmua, Talim ve Terbiye Mecmuası gibi süreli yayınlarda görmek mümkündür. (Akyüz, 1995: 191)
Ömer Seyfettin’in süreli yayınlarda kalan tenkit yazılan Hülya Argunşah Makaleler başlığı altında iki cilt halinde derlemiştir. Mehmet Fuad Köprülü tenkit yazılarının bir kısmını Bugünkü Edebiyat adı altında kitaplaştırır. (1924) Tenkit yazılarıyla dikkat çeken Raif Necdet, Fecr-i Âti aleyhine kaleme aldığı yazılarını bazı edebi eser incelemeleriyle birlikte Hisler ve Fikirler adı altında kitaplaştırmıştır.
Dönemin yankı uyandıran en önemli tenkit eseri, Ali Canip’in, milli edebiyat hareketine karşı çıkan Cenap Şahabettin’le yaşadığı münakaşaları içeren eseridir. 1918 yılında Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münakaşalarım ismiyle basılan bu eser, dönemin edebi ortamını yansıtması bakımından önemlidir. Bu eserde Ali Canip Yeni Lisan hareketine ve buna bağlı olarak teşekkül etmeye başlayan Milli Edebiyat anlayışına yöneltilen itirazları cevaplandırır. Yeni Lisan hareketine yöneltilen itirazları iki başlık altında toplamak mümkündür:
1. Osmanlıca üç lisandan mürekkep bir halita olduğu için Arabi ve Farisî terkiplerle cem ’ler terk edilemez.
2. Yeni Lisan bir ilim lisanı olabilir, fakat bir san ’at lisanı olamaz.” (Yöntem, 2005: 324) .
Ali Canip, Cenap Şahabettin’e yukarıdaki itirazlardan hareketle cevap verir. Tartışmaya Mehmet Fuat ve Yakup Kadri’nin de katılması dil alanında gerçekleştirilmek istenen inkılaba uygun zemin hazırlar. “Yeni Lisan ’a ve onun edebiyat görüşüne yöneltilmiş olan tenkitlerin ve girişilen münakaşaların milli edebiyatın kendini daha iyi ifade etmesi, kendi prensipleri üzerinde etraflıca düşünme fırsatı getirmesi ve dikkatleri üzerine çekerek tanınmasını sağlaması bakımından katkıları olduğunu düşünmek gerekir. ” (Argunşah, 2007: 187)
Mehmet Fuad ve Yakup Kadri’nin ilk aşamada Yeni Lisan hareketine şiddetle karşı çıkmaları tartışmaların edebi ortamı şekillendirmesinde ve Yeni Lisan hareketinin duyulmasında etkili olmuştur. Mehmet Fuad, Servet-i Fünun dergisinde Yakup Kadri ise Rübab’a. Yeni Lisan’ın dil anlayışım reddeden ve Servet-i Fünun’un dilini savunan yazılar kaleme alırlar. Ancak bir süre sonra bu iki ismin milli edebiyat saflarına geçmesi hareketi güçlendirmiştir. (Ercilasun, 2013: 97- 104) Milli Edebiyat döneminde tenkit, Türkçülük hareketine bağlı olarak, Osmanlıcadan Türkçeye geçişe zemin hazırlayan bir tartışma ortamı sağlamıştır. Böylece Tanzimat’tan bu yana devam eden sadeleşme hareketi nihayete ulaşır ve Türkçe asli kimliği içinde yeni eserler üretmeye başlar.