Milli Edebiyat Döneminde Tiyatro Özellikleri
Milli Edebiyat Döneminde Tiyatro Özellikleri
Milli Edebiyat Döneminde Tiyatro Yazan Sanatçılar
Milli Edebiyat Döneminde Tiyatro Eserleri
Milli Edebiyat Döneminde Tiyatro Hakkında Bİlgi
23 Temmuz 1908’de Meşrutiyetin ikinci kez ilan edilmesi basın yayın hayatında olduğu gibi tiyatro alanında da yeni gelişmelerin yaşanmasını sağlamıştır. Öncelikle Tanzimat Dönemi yazarlarının bazı eserleri sahnelenir. Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik, Şemsettin Sami gibi isimlerin piyesleri bunların başlıcalarıdır. Vatan yahut Silistre yine büyük ilgi görür. Oluşan hürriyet ortamında oldukça kısa bir sürede tiyatro toplulukları oluşturulur. Osmanlı Komedi Kumpanyası, Vatan Tiyatrosu Kumpanyası, Milli Osmanlı Dram Tiyatrosu… gibi. Bir yandan dönemin ruhunu yansıtmaya çalışan yeni eserler yazılırken bir yandan da tiyatro ile ilgili teorik yazılar, oyunları değerlendiren tenkit faaliyetleri yaşanmaktadır. Sadece tiyatro konusuna ayrılmış süreli yayınlar hayata geçirilir. Sahne, Musavver Tiyatro, Temaşa, Tiyatro ve Temaşa içeriği tiyatroya ayrılmış süreli yayınlardır. Bu dergilerde özellikle Mehmet Rauf, Celal Sahir, Ali Canip, Müfit Ratib, Ali Kemal, İzzet Melih, Reşat Nuri gibi isimler tiyatronun ne olduğu, nasıl olması gerektiği, faydalan gibi meseleler üzerinde durmuşlardır. Tiyatro sanatının değişik sorunlarına çözüm arayan bu yazarlar, ülkemizde bu alanda hiçbir birikimin olmadığı ortak görüşünü dile getirirler. Bununla birlikte “toplumun eğitiminde tiyatronun son derece etkili olduğu ve bunun için milli bir tiyatro oluşturmak gerektiği” fikri üzerinde durulur. (Çetişli, 2007: 235) Milli edebiyatımızın teşekkül etmemesi, milli bir tiyatromuzun oluşmasını engellemiştir. Konu ile ilgili özellikle Temaşa dergisinde önemli yazılar kaleme alınmış; milli tiyatronun nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur:
“1911 ’de Yeni Lisan hareketiyle başlayan milli edebiyat, tiyatroda pratikte Dârülbedâyi ile teoride Temaşâ dergisi ile temsil edilmiştir. Böylece milli edebiyat prensiplerinin kısa zamanda, edebiyatın bütün dallarına yayıldığı ve dolayısıyla hayatın bütün yönlerini içine aldığı görülür.” (Ercilasun, 2013: 178)
Milli edebiyat döneminde tiyatro alanında gerçekleştirilen en önemli faaliyet Dârülbedâyi-i Osmanî’nin kurulmasıdır. (1914) Bir okul niteliğinde açılan kurumda hem oyunlar sahnelenecek hem de oyuncu yetiştirilecektir. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması Dârülbedâyi’nin çalışmalarını engeller.
Milli edebiyat dönemi Türk tiyatrosu profesyonel bir nitelik taşımaz. Bunun birçok nedeni vardır. Yetişmiş oyuncu eksikliği, oyunların sahneleneceği donanımlı binaların olmaması, devlet ve belediyelerin maddi destek yetersizliği, halkın tiyatro kültüründen uzak olması bunların bazılarıdır. (Çetişli, 2007: 236) Buna rağmen halkı eğitmedeki rolü göz önünde bulundurularak 1911-1923 yıllan arasında 218 tiyatro eseri sahnelenmiştir. (Yalçın, 2002: 293-308) “Söyleyecek sözü olduğuna inanan genç-yaşlı, ehliyetli-ehliyetsiz pek çok insan, hürriyetin sağladığı serbestlik ortamında kalemlerine sarılırlar.” (Çetişli, 2007: 237) Bu durum tiyatro eserlerinin nitelik kaybına uğramasına yol açar. Teknik açıdan kusurlu, fikirlerin yeterince işlenmediği eserler yazılmıştır.
Milli edebiyat dönemi tiyatrosunda muhteva açısından en sık işlenen temalar şunlardır:
- Abdülhamit ve Yönetiminin eleştirisi
- Hürriyetin övülmesi ve Meşrutiyetten beklentiler
- Harplerin yarattığı ortamın işlenmesi
- Muhtelif ideolojilerin propagandası (Osmanlıcılık, Türkçülük, İslamcılık… vb)
- Aile hayatının genel manzarası
- Ahlaki yozlaşma ve evlilik
1911-1923 yıllan arasında Servet-i Fünûn’a bağlı Mehmet Rauf, Hüseyin Suat; Fecr-i Âti içinde değerlendirilen Tahsin Nahid, Şehabettin Süleyman gibi isimler tiyatro alanında eser vermeye devam etmektedirler. Doğrudan milli edebiyata bağlı olarak yazan yazarlar ve tiyatro eserleri ise şunlardır:
Ömer Seyfettin (Mahçupluk İmtihanı, 1922)
Ziya Gökalp (Alparslan Malazgirt Muharebesi, 1920)
Aka Gündüz (Aşk ve İstibdat, 1910; Yarım Türkler, 1919; Muhterem Katil, 1914)
Ahmet Hikmet Müftüoğlu (Falcı, 1918; Kadın Oyuncak Değildir, 1919)
Halide Edip Adıvar (Kenan Çobanlan, 1918)
Yakup Kadri (Nirvana, 1909; Veda, 1909)
Mithat Cemal Kuntay (Kemal, 1912; Yinnisekiz Kanunuevvel, 1918)
Halit Fahri Ozansoy (Baykuş, 1919; îki Şair, 1923)
İbrahim Alâeddin Gövsa (Sulh ve Harp, 1922)
Reşat Nuri Güntekin (Hançer, 1921; Eski Rüya, 1922)
Yusuf Ziya Ortaç (Binnaz, 1917; Kördüğüm, 1919; Nikahta Keramet, 1923; Şüphe, 1920)