Dil ve AnlatımSözcükte Anlam
Mini Deyimler Sözlüğü
MİNİ DEYİMLER SÖZLÜĞÜ
- Abayı yakmak; Birisine gönül vermek.
- Abayı sermek: Bir yere teklifsizce yerleşmek.
- Abur cubur: Yararlı olup olmadığı düşünülmeden rastgele yenilen öteberi.
- Ağız namesi yapmak: Birini abartılı bir biçimde övmek.
- Ağzına geleni söylemek: Ağır ve kırıcı sözler söylemek.
- Alnını karışlamak: Bu güç işi yaparım diyene işte meydan! Sonunda yapamayacağı anlaşılacak.
- Alnının damarı çatlamak: Başarmak için çok uğraşmak
- Atı alan Üsküdar’ı geçti: Fırsat elden gitti, (iş işten geçti)
- Ayak sürümek: Verilen işi yapmama yolları aramak.
- Başında kavak yelleri esmek: 1. Yükümlülük duygusundan uzak zevk ve eğlence peşinde koşmak. 2. Gerçekleşmeyecek şeyler düşünerek zaman geçirmek.
- Bulanık suda balık avlamak: Karışık bir durumdan yararlanarak çıkar sağlamak.
- Bin dereden su getirmek: Çok dolambaçlı gerekçeler ileri sürmek.
- Bire bin katmak: Olan şeyi abartarak anlatmak, söylenmeyen şeyler eklemek.
- Burnunun dikine gitmek: Kimseyi dinlemeyerek kendi bildiğini yapmak.
- Burnundan solumak: Çok sinirlenmiş olmak.
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu: Sözleri ve davranışları birbirini tutmamak.
- Burnundan kıl aldırmamak: Davranışlarına karşı hiç söz söyletmemek.
- Buyurun cenaze namazına: istenmeyen bir sonuçtu. Yapacak bir şey yok artık.
- Cebi delik: Cebinde hiç para bulunmayan, para tutmayan.
- Çalyaka etmek: Yakasına yapışıp götürmek.
- Çam devirmek: Karşısındakine dokunacak sözler söylemek.
- Çamura yatmak: Kendisinden beklenen yardımı, bahaneler ileri sürerek yapmamak.
- Çantada keklik: Ele geçirilmesi o denli kesin ki elde edilmiş sayılır.
- Çiğnenmeden yutulmaz: Bir şeyi elde etmek için emek gerekir.
- Derdini Marko Paşaya anlatmak: Yakınmamı dinleyecek kimse yok.
- Dem vurmak: Gücünü aşan bir konu hakkında konuşmak
- Damarına basmak: Bir kimseyi, duyarlılığı bulunan bir konuya dokunup kızdırmak.
- Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı: Konuyla hiç ilgisi olmayan saçma sapan söz.
- Dudak bükmek: Beğenmemek, umursamamak.
- Etekleri zil çalmak: Çok sevinmek.
- Etekleri tutuşmak: Çok telaşlanmak.
- Ekmeğini taştan çıkarmak: En güç işleri bile yapıp geçimini sağlamak.
- Eli koynunda kalmak: Çaresizlikten bir iş yapamaz durumda bulunmak.
- Ensesinde boza pişirmek: Bir işi yapıp bitirmesi için çok sıkıştırıp, tedirgin etmek.
- Eski çamlar bardak oldu: Eski durumlar değişti. Köprünün altından çok sular aktı.
- Gemi azıya almak: Bildiğini okumak.
- Gözü kesmek: Bir işi yapmaya gücü ve yeterliliği bulunmak.
- Gözü ilişmek: Rasgele görmek.
- Gönül koymak: Gücenmek, darılmak.
- Gözü gönlü tok: Geçim sıkıntısı içindeyken kimseden yardım istemeyen ve yapılan yardımı zorla kabul eden.
- Gözü ısırmak: Tanır gibi olmak.
- Hem kel hem fodul: Hem yeteneksiz hem kendiyle övünen / kibirli.
- Havadan nem kapmak: Duyarlılığı bulunduğu için, en küçük bir şeyden rahatsız olmak.
- İnce eleyip sık dokumak: Kılı kırk yarmak, çok dikkatle en ince ayrıntılarına kadar titizce incelemek.
- İki dirhem bir çekirdek: Çok şık, çok güzel ve özenli giyinmiş.
- İpe un sermek: istenilen işi yapmamak için birtakım bahaneler ileri sürmek.
- Kaçın kurası: Çok görmüş, geçirmiş; aldatılması güç.
- Karga tulumba etmek: Birkaç kişinin, bir kimseyi kol ve bacaklarından tutup kaldırması.
- Kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek: Çektiği sıkıntıları kimseye sezdirmemek, kendini iyi durumdaymış gibi göstermek.
- Karda gezip izini belli etmemek: Yaptığı uygunsuz işi, kimsenin sezmeyeceği bir ustalıkla yapmak.
- Kirişi kIrmak: ilişiği bulunan yerden ayrılmak, kaçmak.
- Kör dövüşü: Bir amaca ulaşmak isteyenlerin düzensiz,
- birbirine uymaz çabaları.
- Kulak kabartmak: Belli etmemeye çalışarak dinlemek.
- Kulak kesilmek: Bütün dikkatiyle dinlemek.
- Kulağı delik: Olup bitenleri çabuk haber alan.
- Kulağı kirişte: Söylenecek sözü, gelecek haberi her an
- bekleyen.
- Kılı kırk yarmak: En küçük ayrıntılarına kadar dikkatle incelemek.
- Mal, canın yongasıdır: Mal, canın bir parçasıdır.
- Mangalda kül bırakmamak: Bağıra bağıra yapamayacağı şeyler söylemek. Yüksekten atmak.
- Mavi boncuk dağıtmak: Sevgi dağıtmak.
- Maval (masal) okumak: Oyalayıcı sözler söylemek.
- Öküz altında buzağı aramak: Akla uymayan bahanelerle suç ve suçlu bulma çabası içinde olmak.
- Palas pandıras: Hazırlanma olanağı bulunmadan ya da verilmeden (yaka paça).
- Sözüm ona: Güya.
- Ter dökmek: Zor bir iş üzerinde uğraşmak.
- Tuzu kuru, sabunu sarı: İşi, kazancı yolunda, kaygılanacak bir durum yok.
- Ununu elemiş eleğini asmış olmak: Görevlerini yapıp bitirmiş, artık bir iş yapmıyor. (Okunu atmış, yayını asmış)
- Üstüne alınmak: Kendinin suçlandığını sanmak.
- Veryansın etmek: Acımadan, insafsızca saldırmak.
- Zülf-ü yâre dokunmak: iş başında olan veya kırılması doğru olmayan kişileri gücendiren söz söylemek.
2024 Ders Kitabı Cevapları