Mürekkep Yalamak Deyiminin Açıklaması Anlamı Hikayesi Kısa
Mürekkep Yalamak Deyiminin Açıklaması
Mürekkep Yalamak Deyiminin Anlamı
Mürekkep Yalamak Deyiminin Hikayesi Kısa
Mürekkep Yalamak Deyiminin Öyküsü
MÜREKKEP YALAMAK DEYİMİNİN ANLAMI
- Okumuş, öğrenim görmüş. Kültürlü.
MÜREKKEP YALAMAK DEYİMİNİN HİKAYESİ
O zamanlar daha matbaa bulunmamış, dolmakalem, tükenmezkalem yok…
Kitaplar, elle yazılıyor ve yazan kişilere de hattat deniliyor.
Hattatlardan biri, bir gün oturmuş masasının başına, bir kitabı elle yazarak çoğaltmaya çalışıyormuş. Mürekkep hokkasına batırdığı divitini, sayfa üzerinde büyük bir özen ve dikkatle hareket ettiriyormuş.
Yanda, bir metre uzağında duran oğlu, dikkatle kâğıda bakmakta; divitin kâğıt üzerinde sağa sola nazikçe gidip gelmesini, yukarıya aşağıya inip çıkmasını hayranlıkla izlemekteydi. Ayrıca kâğıt üzerinde gidip gelirken divitin çıkardığı o hafif cızırtı da çok hoşuna gitmekteydi.
Aylar süren yalvarmalardan sonra babası, sessiz olması koşuluyla, onu izlemesine izin vermişti. Usta bir hattat olan babası için hata yapmadan yazmak çok önemliydi. Bir ses, bir konuşma dikkatini dağıtabilirdi.
Delikanlı, divitin hareketlerine o kadar dalıp gitmişti ki babasının, “Hay aksi!” diye bağı-
rarak ayağa fırlamasıyla birlikte o da sıçradı yerinden.
“Ben bir şey yapmadım baba,” dedi korkuyla. “Hiç ses etmedim!”
Babası yorgun bir gülümsemeyle baktı ona. Biliyorum der gibiydi. Biraz rahatlayan delikanlı:
“Ne olacak şimdi?” diye sordu.
“Yalayacağız,” dedi babası.
Çocuk şaşırdı:
“Mürekkebi mi yalayacaksın?”
“Evet,” dedi babası, “bak şöyle…”
Serçeparmağının ucunu ağzında ıslatıp sayfaya dikkatle yaklaştırıp, yanlış yazdığı harfin üstüne, etrafa taşmayacak şekilde değdirdi. Parmağını kaldırdığında, yanlış yazılan harfin koyuluğu hafiflemişti. Ucuna mürekkep bulaşmış parmağını bir kere daha ağzına götürdü hattat. Yeniden ıslattığı parmağının ucunu hatalı yazdığı harfin üstüne bir kere daha değdirdi. Koyuluğu iyice gitti harfin. Belli belirsiz bir iz kalmıştı yerinde. Delikanlı:
“Harf gitmiş,” dedi şaşırarak.
Eline diviti yeniden alan babası:
“Yalayıp yuttum,” dedi.
Delikanlı inanmaz inanmaz bakınca sayfaları göstererek:
“Kâğıdın üstünde bir aher tabaka vardır,” dedi. “Her sayfa, suda kolayca eriyen, yumurta akı ve nişasta ile hazırlanan muhallebi kıvamındaki bu maddeyle incecik kaplanır. Bu tabaka gözle görülmez ama suyla temas edince kolayca erir. Bezir isinden yapılan mürekkep de suda erir.”
Babası parmağını ağzına götürür gibi yaparak:
“Parmağımı onun için ıslattım ya,” dedi.
Delikanlı, o zaman fark etti babasının dudaklarındaki mürekkep lekesini.
“Dilin mürekkep olmuş baba!” diye bağırdı.
Baba güldü:
“Olacak tabii… Yaptığım hatayı, o harfin mürekkebini yalayarak yok edebiliyorum ancak…”
Hattatlar, daha sonra, bu tür hataları yok etmek için ince, ıslak bir sünger kullanmaya başladılar. Bu işlemden de, “Sünger çekmek” deyimi kaldı Türkçemize.