Osmanlıcılık Fikri Nedir Savunucuları Amacı
Osmanlıcılık Fikri Nedir
Osmanlıcılık Fikrinin Savunucuları
Osmanlıcılık Fikrinin Amacı
Osmanlıcılık fikri Tanzimat yıllarından itibaren ortaya çıkmıştır. Sanayileşmiş Avrupa toplumunun sömürgecilik anlayışı içinde Osmanlıyı yok etmeye yönelik faaliyetlerine ve yüzyıllardır devam eden hilal-haç savaşının yarattığı dini ortama bağlı olarak ortaya çıkan bir kurtuluş projesidir. (Çetişli, 2007: 135)
Osmanlılık fikri, 1789 Fransız İhtilalinin oluşturduğu milliyetçilik düşüncesinin imparatorluğu parçalamasını önlemek amacıyla bütün Osmanlı teb’ası arasında yaygınlaştırılmaya çalışılır. Osmanlıcılık, Osmanlının sınırlan içindeki bütün milletlerin dil, din, ırk ayrımını gözetmeksizin Osmanlı üst kimliği altında birleştirilip kaynaştırılması düşüncesidir. îttihad-ı anâsır, ayrılıkçı hareketlerin önünü kesecek ve imparatorluğun dağılıp parçalanmasını engelleyecektir. Osmanlı yöneticileri, bu sebeple Osmanlı kimliği altında bütün halkın birleşmesini ön görür. Osmanlı hanedanına bağlılık temel alınmaktadır. Tanzimat aydınlarının büyük bir ümitle bağlandıktan ve bir devlet politikası olarak uyguladıkların bu düşünce Genç Osmanlılar tarafından da kabul görmüş ve savunulmuştur. Azınlıkların haklarının geliştirilmesi, onların da bu devletin bir parçası olduğu fikrinin verilmesi bundan kaynaklanır. Devletin bütün imkânlanrıdan eşit haklar doğrultusunda bir Osmanlı olarak faydalanmak, azınlıkların isyan teşebbüslerini ortandan kaldırmak içindir. Tanzimat ve Islahat Fermanlarıyla azınlıklara geniş yetkiler verilmesi onların kendilerini devletin bir parçası olarak algılamalarına zemin hazırlama amacı taşır. Ancak verilen yetkiler ve haklar devletin çöküş sürecini hızlandırır.
I. Mahmut’tan II. Abdülhamit’e kadarki Osmanlı padişahtan Osmanlıcılık fikri doğrultusunda devleti yönetirler. Namık Kemal’den Mizancı Murat’a Tanzimat dönemi aydınlarının eserlerinde Osmanlı olma bilinci ile karşılaşırız. Osmanlıcılık fikri Balkan Savaşları’na kadar devam eder. 1911-1912 yıllarında Balkan milletlerinin Osmanlıya saldırması, Hristiyan azınlıklarının dini duygulan ön planda tutarak haçlı zihniyetine bürünmesi kendi milli menfaatleri istikametinde hareket ettiklerini ispatlamıştır. 1908’den sonra açılan Meclis-i Mebusan’daki azmlıklarının kendi milletlerinin çıkarlan doğrultusunda hareket etmeleri; Sırp, Hırvat, Bulgar, Rum, Ermeni, Arnavut ve Arapların Birinci Dünya Savaşı’nda da devam eden devletten ayrılma mücadeleleri Osmanlıcılık fikrini sona erdirmiştir.