Pilav Yiyen Kaşığını Yanında Taşır Atasözünün Hikayesi ve Anlamı
Pilav Yiyen Kaşığını Yanında Taşır Atasözünün Anlamı ve Hikayesi Kısaca
Anlamı:
İstediğimiz bir şeye ulaşmak için, gerekli malzemeleri hazır etmelidir.
Hikayesi:
Zamanında bir sünnetçi varmış. Köy köy gezer, yaşı gelen oğlan çocuklarını sünnet edermiş. Tabii sünnet olur da sünnet düğünü olmaz mı? Sünnet düğünü olur da ortaya pilav konmaz mı? Sünnet düğünlerinde misafire ikram edilmek için tepsiyle pilav pişer, tam ortasına da löp diye kocaman bir et parçası konurmuş. Tabii sofranın etrafındakiler çekinirlermiş ellerini ete uzatmaya. Ancak âdete göre bu et parçası pilav bitince ortaya didilir, misafirlerce ortak yenirmiş.
Ancak bizim sünnetçi efendi hiç bırakmazmış ki et kalsın. Daha pilav ortaya gelir gelmez, ya Allah bismillah der, abanırmış kaşığına. Daha millet elini uzatamadan, yiye yiye pilavın altından bir yol açar, etin altı boşta kalıp et içeri düşünce de yoldan eti önüne çeker, bir güzel yumulurmuş üzerine. Misafirdir diye bir şey demezlermiş ama ev sahipleri sinir olurlarmış onun bu yaptığına. Günlerden bir gün sünnetçi yine bir düğüne katılacakmış. Ev sahibini almış bir telaş, kendi kafasınca bir karara varmış.
Aklınca sözde bir hata yapıp, sünnetçiye kaşığı geç uzatacakmış. Bu arada diğer misafirler de ete uzanacakmış. Sünnet işi bitip ikramlar dağıtılmaya başlandığında sünnetçinin oturduğu sofraya az kaşık getirmiş. Kaşıkları sağdan dağıtmaya başlamış. Tam sünnetçiye sıra geldiğinde, “Hay Allah, kaşık bitmiş, müsaade buyurursanız ben mutfağa bir bakayım geleyim fazla kaşık var mı diye” demiş ve ağırdan ağırdan kalkıp mutfağa gitmiş.
Oradan bir kaşık almış, biraz kapının eşiğinde beklemiş, “Şimdiye kadar misafirler yemiştir yiyeceğini” diye aheste aheste geri içeri girse ki ne görsün? Sünnetçi yalana yalana önündeki koca eti yemiyor mu! Belli ki yine pilavın altından bir yol açmış, eti kaşığına düşürüp kaçırmış. Ev sahibi sünnetçiye şaşkın şaşkın, “Kaşığı kim verdi beyim?” diye sormuş.Sünnetçi bir yandan parmaklarım yalayarak cevap vermiş: “Kimse vermedi. Pilav yiyen, kaşığını yanında taşır.”
İşte böyle, bir şey yapmak, bir şeyden yararlanmak isteyen kişi bunun için gerekli aracı yanında bulundurmalıdır. Kaşıksa kaşık, bıçaksa bıçak, çatalsa çatal, kürdansa kürdan…