Servet-i Fünun Şiirinin Özellikleri
Servet-i Fünun Şiirinin Özellikleri Hakkında Bilgi
Servet-i Fünun Şiirinin Genel Özellikleri
Servet-i Fünun Şiirinin Özellikleri
Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin Türk şiirine birçok yenilik getirmişlerdir. Başlangıçta her ikisi de Tanzimat edebiyatının ikinci kuşağının mensuplarına öykünen iki şair, daha sonra zamanla kendi şiirlerini bulmuşlardır. Bu iki önemli şairin başını çektiği Servet-i Fünun şiirinin özelliklerini şu şekilde maddelendirebiliriz:
Eserlerde Arapça-Farsça kelimelerin yoğun olarak kullanıldığı bir dil kullanılması, Servet-i Fünun şiirinin en belirgin özelliklerindendir. Kenan Akyüz, Tevfik Fikret’in dilinin ağır olmasını, tek büyük hatası olduğunu ve bugüne kadar birbirinin peşi sıra gelen nesillerce anlaşılması imkânlarını gittikçe azalttığını ifade etmiştir. (Akyüz, 2013: 98)
Şiirlerde daha çok kötümser temalar kullanılmıştır. Bu seçimde, Servet-i Fünun sanatçılarının içinde bulundukları siyasi ortamın, sosyal konumlarının, geçmişlerinin etkisi olduğu gibi, kötümser temaların Fransız edebiyatında kullanılmasının da etkisi vardır. Hatta hayata bu melankolik, marazi bakışa Fransızlar “asrın hastalığı” demişlerdir.
Servet-i Fünun şiirinde üç ayrı nazım biçimi kullanılmıştır. “1. Fransız şiirinden aynen almanlar (sone), 2. Divan nazmından alınıp değiştirilenler (Serbest mtistezad), 3. Ne Divan şiirinde ve ne de Fransız şiirinde bulunmayıp kendi kendilerine icat ettikleri ve nazımda geniş bir kafiye kolaylığı sağlayanlar.” (Akyüz, 2013: 93-94)
Aruz vezninde değişikliklere gidilmiştir. Veznin anlatılmak istenen duyguya uygun düşmesi gerektiği düşünülmüş, şiirin konusuna göre vezin seçilmiştir.
Kafiye anlayışında da değişikliğe gidilmiş ve “göz için kafiye anlayışı” yerine “kulak için kafiye” anlayışına dönülmüştür.
Nazım nesre yaklaştırılmıştır. Bunda, Tevfik Fikret’in “fazla ahenkli” bulduğu Divan şiirine, özellikle müstezata, müdahale ederek onu serbestleştirmeye çalışmasının ve Fransız şiirinden etkilenerek “anjambman” uygulamaları yapmasının tesiri vardır.
Manzum öyküler yazılmıştır. Manzum öyküler yazılmasında da yine Fikret’in Fransız şairlerden Coppe’den etkilenmesinin payı vardır. Coppe de birçok manzum öykü yazmıştır.
Mensur şiirler yazılmıştır. “Batı kaynaklı bir edebi tür olan mensur şiir, kelime olarak 19. yüzyıl ortalarında Fransa’da yaygın olan ‘prose poetique’in karşılığıdır.” (Okay, 2005:140) Bu türün popülerlik kazanması, Halit Ziya ile olmuştur. Halit Ziya, Servet-i Fünun’da yazılan yayımlanmadan önce mensur şiirler yazar ve bunlan devrin dergilerine gönderirdi. Halit Ziya, bu türü Batı edebiyatından almıştır. Daha sonra Mehmet Rauf da Halit Ziya’nın etkisiyle mensur şiirler yazmıştır. Orhan Okay, bu türün benimsenmesinde Recaizade’nin “her kafiyeli söz şiir sayılmayabileceği gibi, her şiir de bir vezinle ve kafiyeli sözlerle yazılmak zorunda değildir.” görüşünün de tesiri olabileceğini belirtir. (Okay, 2005: 140)
Recaizade Mahmut Ekrem’in “zerrelerden yıldızlara kadar güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” görüşü bu dönemde daha da genişlemiş ve şiire konu edilen şeyin güzel olma kaydı bile ortadan kaldırılmıştır. Bu dönemde bir firkete, kitabın arasındaki bir kurumuş çiçek, bir bataklık da şiire konu olabilmiştir.
Şiirde oldukça yeni imgeler kullanılmıştır. Bu yeni imgeler devrinde çok yadırganmış ve tartışma konusu haline gelmiştir. Özellikle Cenap Şahabettin’in kullandığı bu imgelerin, “bazı Fransız sembolistlerinin bir çeşit tercümeleri” (Kutlu, 1976: 54) olduğunu söylemeliyiz.
Servet-i Fünun şiirinde üç edebi akımın etkisinden bahsedebiliriz. Tevfik Fikret, Pamasizm’den özellikle Coppe’den çok etkilenmiştir. Şiirinin biçimsel yönlerine önem vermesi, Fransız Coppe gibi manzum öyküler yazması bunun göstergesidir. Fikret, şiirlerinde kullandığı sözcüklerin ses uyumuna da dikkat eder; ancak sadece bu nedenle kendisini “Sembolist” sayamayız. Cenap Şaha- bettin Fransa seyahatlerinin etkisiyle Sembolistleri ve Pamasyenleri tanımıştır. Eserlerindeki belirgin Sembolist etki nedeniyle “Sembolist bir şair” olarak bilinse de şiirinde çok fazla sembol kullanmaz. Cenap Şahabettin, “müzik gibi şiir” anlayışının yanında “resim gibi şiir” anlayışına da sahiptir. “Elhan-ı Şita”, bu anlayışın ürünüdür. Bu nedenle Cenap Şahabettin’in Pamasizm’den de etkilendiği söylenebilir. Ayrıca Romantizm akımının etkisiyle, her iki şairin şiirlerinde içli, melankolik konular işlenmiştir.