Tanzimat Fermanı ve Getirdiği Değişim Süreci
Tanzimat Fermanı ve Getirdiği Değişim Süreci
Tanzimat Fermanının Getirdiği Yenilikler
3 Kasım 1839’da Gülhane Parkı’nda Hariciye Nazın Mustafa Reşit Paşa tarafından okunan Tanzimat Fermanı Osmanlı Devleti’nin yüzünü Batı’ya döndüğünün ve yenileşme yolunda Batı’nm örnek alındığının dünyaya resmen ilanıdır. Osmanlı Devleti yüzyıllar içinde vazifesini kaybeden, hareketliliğini yitirmiş kurumlarını Batı merkezli bir yenileşmeye tabi tutacaktır. Tanzimat kelime anlamıyla “düzenlemeler” demektir. Düzeltilecek temel kurumlar, devletin gelişimine hizmet edecek ve ekonomik, askeri, sosyal alanda yaşanan çürümüşlüğe çare olacaktır. Hazırlıklarına II. Mahmut zamanında başlanan Tanzimat Fermanı,
Mahmut’un oğlu Abdülmecit’in tahta geçişinin ilk aylarında, Abdülmecit’in de hazır bulunduğu, azınlık temsilcileri ve yüksek bürokratların huzurunda okunmuştur. Fermanda yer alan bazı ifadeler aynı zamanda devletin öz eleştiriye yöneldiğini gösterir. Önce sorun tespit edilir ve meselelerin çözüm önerileri sunulur.
Fermanda yer alan “Yüz elli sene vardır ki… evvelki kuvvet ve mamuriyyet bilakis zaaf ve fakra mübeddel olmuş” ifadesi devletin gerilemeye başladığı dönemi tespit eder. 1839’un yüz elli yıl öncesi 1689’a karşılık gelir ki bu tarih Karlofça antlaşmasının imzalandığı 1699’a yakındır. Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da toprak kaybettiği ilk antlaşma olan Karlofça, bu yönüyle devlet sisteminin de işlevlerini yerine getirmemeye başladığı tarihtir. Ferman’m hemen giriş cümlesinde devlet kurumlarının işlevini yitirmesine sebep olarak gösterilen ifade de oldukça önemlidir: “ahkam-ı celile-i Kur’aniyye ve kavanin-i şer’iyyeye kemaliyle riayet olunduğundan…devlet gücünü muhafaza ediyordu. Ancak yüz elli seneden beri devlet, şer’i kanunlardan ve Kur’an-ı Kerimin hükümlerinden uzaklaştığı için gücünü kaybetmiştir. Bu ifade sadece devlet kurumlarındaki yozlaşmayı değil aynı zamanda sosyal yapıdaki ahlaki, ailevi ve hukuk alanındaki bozulmaya da işarettir. (Abadan, 1999: 38-39)
Tanzimat Fermanı, şu alanlarda düzenleme yapılacağını bildirir:
Öncelikle; Osmanlı sınırlan içinde yaşayan bütün teb’anm ırz, can, namus ve mal güvenliği teminat altma alınacaktır. İnsan hayatı için en önemli şey hukukun güvencesi altında kendini emniyette hissetmektir. Bu sebeple hukuk alanında yeni düzenlemeler yapılacaktır. Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir ortamda halk da devletten soğuyacaktır.
İkincisi; devletin sağlıklı bir şekilde varlığım devam ettirmesi için belli başlı gelir kaynaklarına sahip olması gerekir. Bunun için de halktan vergi toplanmaktadır. Vergi toplama usullerinde yeni düzenlemelere gidilecektir. Herkesin gelir ve bütçesine göre vergi toplanacaktır.
Üçüncüsü; askerlik hizmetinin yeniden düzenlenmesi gerekir. Paralı askerlikte yapılacak düzenlemelerle askerlik süresine sınırlandırma getirilmekte, bir bölgeden nüfusa göre asker istenilmektedir.
Dördüncüsü; hukuk sisteminde birtakım yenilikler yapılmaktadır. Hiç kimse mahkemeye çıkarılıp yargılanmadıkça gizli ya da açık idam cezasına çarptılmayacaktır. Yine yargılanıp suçu sabit olmadan mal ve mülküne el konulmayacaktır. Ayrıca rüşveti önlemek için caydırıcı kanunlar çıkarılacaktır. (Kolcu, 2004: 16- 17)
Tanzimat Fermanı ile ilk defa Padişah kendi isteği ile yetkilerini kısıtlamakta, hukukun her şeyden üstün olduğunu kabul etmektedir. Bu durum devlet yönetimi içinde önemli değişiklikler getirir. Sultan Abdülaziz’in bazı uygulamaları dışında yönetim bir nevi Tanzimat bürokratlarına teslim edilir. Belirtilen maddelerin hayata geçirilip geçirilmediğini denetleyen Tanzimat mahkemesi kurulur. Bu bir çeşit anayasa mahkemesi görevi üstlenir. Tanzimat sosyal hayatta da önemli değişiklikler meydana getirmiştir. Sosyal hayatta yaşanan değişiklikleri edebi metinler, gazete ve mecmualar üzerinden takip etmek mümkündür. Zira artık siyasi ve sosyal gündem hakkında bilgi sahibi olan, vatandaşlık bilincine doğru ilerleyen bir halk vardır.