Küçürek Öykü Nedir
Küçürek Öykü Nedir
Küçürek Hikaye Nedir
Değişen dünya, değişen toplumsal yapı beraberinde edebi türleri etkilemekte ve değiştirip, dönüştürmektedir. Özellikle 20. Yüzyılın ikinci yansından itibaren teknolojinin hızlı gelişimi ve kapitalist düzenin tüketim merkezli bir hayatı insana dayatması yaşam tarzında büyük değişimler yaratmıştır. Sürekli bir hız yanşı içerisinde olan insan için maddi ve manevi bütün öğeleri hızlı tüketme anlayışı bugünün insanının yani 21. Yüzyıl insanının en büyük problemidir. Edebi metnin merkezinde yer alan insan için, içinde yaşanılan çağın bir örneği olma durumu edebi metinlerin türsel özelliklerine de yansımıştır. Hikâye geleneğinin bugün için gelinen uç noktası küçürek öykülerdir.
Dünya edebiyatmda “flash fiction, short-short story, sudden fiction” gibi çeşitli isimlendirmeler altmda ortaya çıkan bu tür için Türk edebiyatı içerisinde de “minimal öykü, küçük öykü, kısa kurmaca” gibi isimlendirmeler söz konusu olmuştur. Fakat Ramazan Korkmaz ve Mutlu Deveci’nin müstakil olarak bu tür ile ilgili hazırladıkları çalışmada “küçürek öykü” ifadesi kullanılmıştır ki yaygm kabul bu yönde gerçekleşmektedir.
Türk edebiyatı içerisinde küçürek Öykü ile benzerlik gösteren çeşitli metinler söz konusudur fakat bu metinler bugünün edebi dünyasında var olan türün özelliklerini tam olarak banndırmadıklanndan farklı konumda yer almaktadırlar. Sadi ve Mevlana’nm eserlerinde yer alan metinler yahut hikemî tarzda yazılmış eserler bu benzerlikleri gösterse de küçürek öykünün çıkış noktası ve arka planında var olan temel unsurları taşımamaları münasebetiyle kapsam dışında değerlendirilmektedirler. Küçürek öykünün bir düşünceyi nakletme yahut bir hikmeti ifade etme gibi bir amacı söz konusu değildir. Bunu yapabilecek hacme de sahip değillerdir. Daha çok “anlatı kişilerinin zamansızlık ve yurtsuzluk sorunlarının metinleşmesi gibidir”ler. Yaşanmakta olan çağa bir isyan görünümünde, koşturmacalar içerisinde sıkışmış bireylerin keskin çığlıkları olarak değerlendirmek mümkündür. Değer yargılarının hızla değiştiği bir süreçte bu durumu sindiremeyen insan için yaşamı sorgulamak, bunalımı ifade etmek esastır. Metanın kölesi olan insanın kaybolmakta olan geleneksel yapıdan ziyade bireysel sancılarının anlatımı olarak küçürek öykü türünün meydana gelmesine sebep olmuştur.
Hikâye etmekten daha çok sözcüklerin kristalize yapısı içerisinde yoğunlaştırılmış anlamın okuyucunun zihninde çoğaltımı söz konusudur. Öykü ile şiirin yakınlaştığı ve adeta romanın şiirsel formu yaratılarak anlatmaktan daha çok haykırmayı tercih eden çağımız insanının tiz çığlıklarıdır. Okuyucuda şok etkisi yaratan ve ani uyarılma karşısında sözcüklerin derin anlamlan içerisinde mesaj ı- m vermeye çalışan bir tür olarak değerlendirilmesi mümkündür.
Yaklaşık 250-500 sözcüklük metinler için küçürek öykü tanımı yapılsa da bu yapıtım bir anlatım örgüsü meydana getireceğini ifade eden Ramazan Korkmaz, küçürek öyküyü 100 sözcüğü geçmeyecek metinler olarak tanımlamaktadır. Anlatmaktan çok sezdirmek esas olduğundan şok uyan esastır ve 100 sözcüğü aşmayan metinler bu sınıflama içerisinde değerlendirilmektedir. Aynca izleksel açıdan da varoluş kaygısının ön plana çıktığı metinlerdir.
Yaşanılan çağm her şeyi parçalayan yapısı içerisinde küçürek öykü ile kısa anekdotlan, düzyazı şiirleri, fıkra ve aforizmalan kanştırmamak gerekmektedir. Bahsedilen bu diğer türlerde varoluş sancısı söz konusu olmadığı gibi aynı zamanda öyküsel kurgu da bulunmamaktadır.
Bu türün dünya edebiyatında Borges, Dino Buzzati, Yasunati Kawabata, Jvan Jose Arreaolo, Agusto Monterrosso, John Updike, Raymond Carver, Russel Edson gibi birçok yazan mevcuttur. Türk edebiyatında ise Ferit Edgü, Abdulah Harmancı, Yeşim Dorman, Ash Erdoğan, Melik Bülbül, Saliha Yadigâr, Tank Günersel, Tezer Özlü gibi isimler bu türde eser vermişlerdir. Özellikle Ferit Edgü bu türün edebiyatımızdaki en önemli temsilcilerinden biridir.