Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 33

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 33 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 33

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Türk Şiirinde İçtimai Meseleler

Edebiyatçılar arasında olduğu kadar edebiyatla uzaktan yakından az çok alâkalı kimseler arasında da şu mesele asırlar boyunca daima bir münakaşa ve ihtilaf konusu olmuştur: Sanat sanat için midir, yoksa bir fayda için mi? Veya daha hususi bir tabirle cemiyet için mi? Devirlere, siyasi ve sosyal tesirlere ve hatta rejimlere göre, sanatkârların okuyucu üzerinde yaptığı tesirlere göre bu iki zıt fikirden bazen biri diğerine hâkim olmuş, böylece devir devir ya sanat eserinin gayesinin sadece sanat olduğu veya sanatkârın sosyal bir gayeye hizmet etmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bu uzun, bitip tükenmek bilmeyen münakaşayı buraya getirmek istemiyorum. Ancak konumuza ışık tutmuş olmak için şu kadarını söylemekle iktifa edelim: Bizce mühim olan sanat eserinde ne sadece kendi içine kapanmış, mutlak sanatı aramak ne de gayenin sadece sosyal gerçeklerin ifadesi olduğunu iddia etmektir. Mühim olan eserin büyüklüğüdür. Büyük ve gerçekten sanat değeri taşıyan bir eser karşısında onun faydalı olup olmadığını aramayız, araştırmayız. Sadece hayranlık duyarız. Sanat eserinin değeri bu hayranlıktadır. Balzac (Bal- zak), bir romanında: “Şiirin, resmin ve muhayyileye ait tatlı zevklerin büyük ruhlar üzerinde, aradan zaman geçse bile kaybolmayan hakları vardır.” der. îşte büyük sanat eseri, seneler geçmiş olsa bile insan üzerinde bu hakkı iddia edebilen eserdir. Hepimiz hayatımızda bu değerleri bulabiliriz. Çocukluğumda okuduğum Rabia Hatunun şiirlerinden:
Men tâ senün yanında dahi hasretem sana
diyen ve cemiyetçi olmayan tek mısraın, üzerimde böyle bir hakkı yok mudur? Bunun tamamen zıddı, yine çocukluğumdan beri beni bırakmamış bir sosyal şiirin de aynı şekilde üzerimde hakkı vardır. Mehmet Akif’ten

Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım…
İşte birbirine karşı iki şiir parçası. Birisi sevgili için, biri cemiyet için ağlayan iki şair. Bunların hangisinden fedakârlık edip hangisini tercih edersiniz? Hiçbirini veya her ikisini. Çünkü her ikisi de beşerîdir. Çünkü her ikisinde de insan vardır. Her ikisi de bizden bir parçadır veya her ikisi de ruh mabedimizi inşa eden yapı taşlarındandır. Biri içimizdeki âlem, diğeri dışımızdaki dünya. Kant’ın mezar taşı kitabesinde şunlar yazılı imiş: “îki büyük âlem beni kendine hayran bırakıyor: îçimizdeki vicdan ve dışımızdaki yıldızlı kâinat” Bu sözü biraz daha hususileştirerek şöyle söyleyelim: Ferdî varlığımız ve sosyal varlığımız. Hakikati söylemek lazım gelirse sanat eseri ne kadar ferdî olsa bir sosyal tarafı vardır: “Sanat, sanatkâr tarafından hür olarak arandığı için yine sanat içindir. Sanat hakikatte kendisinden başka hiçbir gaye gütmez. Lakin aynı sanat, onu yapan milletin şahsiyet sahibi ferdinin eseri olduğundan o ferdi bulunduğu âlem içerisinde çeviren determinizm sebebiyle millî karakterini ister istemez taşır. Sanatkâr sanatını yapıyor, o kendiliğinden millî oluyor.” Çünkü cemiyet ferdin dışımızdaki büyümüş şekli, fert ise cemiyetin içimizdeki küçülmüş hâlidir. Bu yüzden sanat eseri, beynelmilel, insani bir kıymet taşısa da yine millî karaktere sahiptir. “Aynı kaynağı olan aşk, Fuzuli’de Mecnundan, Goethe’de (Göte) Doktor Faust’tan yükselirken bir ruh başkalığı taşımaktadır. Zira birinde inleyen Dicle nehri, öbüründe Elbe sularıdır. Yunus’un güneşi mabedin içinde doğuran imanı ile, Shakespeare’in (Şekspir), arzın her tarafında yayılan ve insanın ruhuna sisler dolduran şüphesi, aynı kaynak olan insan ruhunun, fakat ayrı karakterli olan cemiyetlerin hususiyetlerini taşır.” (Yazar, metnin dipnotunda bu ifadelerin Nurettin Topçu’nun yayımlanmamış bir konferans metninden aldığını belirtir.)

Meseleyi biraz daha müşahhas hâle getirirsek nasıl alaturka, alafranga diye suni bir müzik tasnifi yapmak hatalı ve doğrusu iyi ve kötü olan müzik ise, sanatta da aranan içtimai veya ferdî oluşu değil, büyük ve güzel oluşudur. Yani kısaca sanat güzeli arar. (…)
Orhan Okay, Sanat ve Edebiyat Yazıları

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 33 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!