Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 45

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 45 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 45

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Hepimiz Bir Yankının Çocuklarıyız

Tefsir ediyor şair: Yani bir ninninin. Fakat ninni nedir? Anne, ev, dil, türkü, sevgi, çocukluk, gelenek. Bugün yaşayan birkaç büyük Türk şairinden birisi olan Zeki Ömer Defnenin şiirlerini okurken, sanat ve insana bakış tarzını en kesif şekilde ifade eden bir mısraını araştırırken yukarıdaki mısraı (Başlık kastediliyor.) seçtim. Fakat gerçek şair bütün mısralarındadır ve Zeki Ömer Defne, hiç şüphesiz gerçek bir şairdir.
Gerçek bir şair kimdir? Yıllarca önce bu soruyu soran Cenap Şahabettin şöyle cevap veriyor: Gerçek şair, yeni bir tarzda duyan ve duygularını yeni bir tarzda ifade eden bir insandır. Zeki Ömer Defnede bu vasıflar vardır. Fakat onda Cenap’ın ve neslinin tanımadığı, hatta inkâr ettiği bir özellik daha mevcuttur ki bence, şiirlerini güzel, tesirli ve derin yapan odur: Kendini bir geleneğin içinde ve geleneği kendi içinde hissetmek. Bu özelliğinin tam şuuruna vâkıf olan şair bir yerde şöyle diyor:
Bizi iki Yunus içre Bulanlara selam olsun.
Kültürlü her Türk bu sesin nereden, kaç asır ötesinden geldiğini bilir: Yankı!..
“Hepimiz bir yankının çocuklarıyız”
Zeki Ömer Defne, içinde bütün Türk kültürünün, musikisinin yankılandığı bir şairdir. Bu yankı onun kendi kendisine olmasına engel değildir. Bilakis, denilebilir ki bütün büyük sanatçılar gibi, Mevlâna gibi, Yunus, Fuzuli, Baki, Mimar Sinan, Dede Efendi, Galip, Yahya Kemal, Ziya Gökalp, Tanpınar gibi Zeki Ömer Defne de şahsiyetini, kendi varlığından ayırmadığı milletine borçludur.
“Bir şairin duygu ve üslup bakımından yepyeni ve orijinal olması” onun şiirlerinin güzel ve tesirli olması için yeterli değildir. Cenap böyle bir şairdi. Fakat bugün Cenap’ın şiirlerini benimseyerek okuyan kaç kişi gösterilebilir? Bütün mısraları yabancı gelir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok şahsi, çok orijinal şiirler yazıldı. Fakat gelenek içinde olgunlaşmadıkları için yabancı kaldılar. Orhan Veli ile Cahit Sıtkı ve Cahit Külebi, gelenek ile yeniliği birleştirmesini bildikleri için binlerce kalbin sesi oldular. Büyük bir şair olduğuna inandığım Behçet Necatigil, kendi şahsiyetinde Batı ile bizi derin bir şekilde birleştirir. Fakat Batılı unsurlar ile yenilikler en içte yankılanan geleneğin sesini örter. Başka bir deyim ile o geleneği tanınmayacak kadar değiştirir.
Zeki Ömer Defne’nin şiirlerinde gelenek ile yenilik arasında bir denge vardır. O, saz ile sözü beraber yürüten, aydın şairler arasında bir başka benzerini tanımadığım bir şahsiyettir.

(…)
Zeki Ömer Defne’nin şiirlerinde sadece Halk geleneği yoktur, Divan geleneği de vardır. Öyle sanıyorum ki şiirlerinin dokusunu Halktan çok Divan geleneği idare eder. Defne bu bakımdan Necatigil’e yaklaşır. İkisinde de Divan şiirine has “mazmun” yapma sanatı, kelimeler arasında serbest şekilde uzak çağrışımlar kurma hâline gelir. (…)
Defne’nin şiirlerinde şaşırtıcı olan, iki geleneği, Halk ve Divan geleneğini, taklide düşmeden ve kendisini unutmadan birleştirmesidir. Üstelik yenidir de. Onun şiirleri üzerinde derin araştırma yapan biri çok geniş bir arka plan keşfedecektir.
Maziyi inkâr eden Servet-i Fünunculara karşı, iki ayrı geleneğin değerini keşfeden Ziya Gökalp ile Yahya Kemal’in bugüne kadar gelen tesirleri çok verimli olmuştur. Onları çok iyi anlayan şahsiyet sahibi sanatçılar şunu fark etmişlerdir ki insan boşlukta yaşayan bir varlık değildir. Toprak, tarih ve millî kültür bize şekil verir, bizi zenginleştirir ve besler. Genç nesil, kütüphanelerin ve arşivlerin kalın kapılarını bir açabilse, yüzyıllar boyunca tüketemeyeceği hazineler keşfedecektir. Yunus Yunus’un, Yunus, okyanusun içindedir. Defne bu sırra ermiş olanlardandır. O bizi şiirleriyle çok ötelere götürür.

Mehmet Kaplan, Edebiyatın İçinden

Kelime Dağarcığı:
kesif: Yoğun. tefsir etmek: Yorumlamak. vâkıf olmak: Bilmek, öğrenmek. vasıf: Nitelik.

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 45 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!