Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Gezegen Yayıncılık

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 198 Cevapları Gezegen Yayıncılık

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gezegen Yayıncılık Sayfa 198 ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 198 Cevapları Gezegen Yayıncılık

çektirilen fotoğrafta onu tanımakta güçlük çekerdiniz: ince bıyıklı, soluk benizli, genç bir adam. Başında, o yıllarda moda olan, siyah şeritli, geniş kenarlı bir şapka var. Bu şapka, onun silik yüzünü daha da önemsiz gösteriyor ve Hüsnü Bey resimde bir sığıntı gibi duruyordu. Üst kattan çocuk ağlamasının duyulduğu sırada Hüsnü Bey, ertesi gün gireceği Amme Hukuku imtihanını düşünüyordu. Bir taraftan muhasebeci yardımcılığı bir taraftan hukuk talebeliği… Hüsnü Bey bunalıyordu. Okumaya fazla düşkün olmadığı için, sadece kitaplarda isimlerini görmekle yetindiği filozoflar, kafasında birbirine karışıyor; Necmettin’in notlarından aklında kalan cümleleri hatırlamaya çalışıyordu. Bu Necmettin’in notları da ne kadar okunaksızdı. ‘Onbinlerin Ricati’ni yazanın Aristophanes mi yoksa Ksenophanes mi olduğunu çözmeye çalışırken Platon’un aile nazariyesi, Dante’nin devlet mefhumuna karışıyordu. Hüsnü Beyin en büyük talihsizliklerinden biri de yanlış isimlerin daima daha önce aklına gelmesiydi. Kültür, sadece bazı isimleri hatırlamaktan ibaret değildir, deniliyordu. Kültür, bu isimleri yerli yerinde ve başka isimlerle münasebetini bilerek kullanmak demekti. Kelimeler, kelimeler… diye düşündü Hüsnü Bey, Shakespeare’in adını bile duymadığı halde. Bu kelimeler, kültür mü demekti? Hakikaten, kültür ne demek acaba?
İşte, baba tarafından pek talihli sayılmayan Birinci Dragut, aslen İstanbul vilâyetinin Aksaray kazasına bağlı olup, tarihe geçen ismini ilk defa bu yarı münevver babanın, kulağına okuduğu ezanla duydu.
“Annesi Mürüvvet Hanım, kocasının aksine, (…) mütehakkim bir kadındı. Oğluna hırçın bir şefkat göstermekle birlikte, onun disiplinli yetişmesi için, hiç bir fedakârlıktan çekinmemişti. Bütün büyük ve mustarip ruhlar gibi, Turgut da bu iki zıt tesirin gölgesinde yetişti. Tabiatında tezahür eden bir takım tezatlar da ancak bu husus nazarı itibara alınarak izah edilebilir. Eğer, siyasi ve millî muarızlarıyla uzun seneler mücadele etmek mecburiyetinde kalmayıp da biraz okumaya fırsat bulsaydı, tarihte, kendisi gibi bir çok şahsiyetin yaşamış olduğunu görecek ve her bakımdan tatmin olarak, muhaliflerinin kendisinde işaret ettiği ani hırçınlık ve kaprislerden, belki bir nebze olsun kurtulabilecekti.”
Turgut, yazıdan başını kaldırmadan: “Fazla oluyorsun,” dedi.
“Evet, sayın sekreterim: nerede kalmıştık? Son cümleyi tekrar okur musun lütfen?”
Turgut: “Babanın uşağı yok,” diye karşılık verdi. (…)
“Evet, nerede kalmıştık? Uzatmayın, rica ederim.”
“Benim Gogol’a benzediğimden ve senin de Belinsky dümeniyle beni batırdığından bahsediyorduk.”
“Babanızın aksine, bildiğiniz bir kaç kelimeyi ne kadar da yerinde kullanırsınız aziz Turgut! Üstelik, doğru da telâffuz edersiniz.”
“Beni kızdırma! Başmaçkin ve Çiçikov derim sonra; kendine gelemezsin. Seni Dostoyevski bile kurtaramaz.”
“Turgut Bey oğlumuz, kelimeleri yerli yerinde kullanmakla birlikte, henüz genç ve ateşli oldukları için, meselelerin derununa nüfuz edemiyorlar. Lütfen, kıraat buyurun!”
Turgut: “Bu kadarı da fazla,” dedi ve son yazdığı cümleyi okudu.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

11. Sınıf Gezegen Yayıncılık Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 198 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
1
unlike
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!