Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Gezegen Yayıncılık

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 264 Cevapları Gezegen Yayıncılık

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Gezegen Yayıncılık Sayfa 264 ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 264 Cevapları Gezegen Yayıncılık

Gelişigüzel bir tümceyi, kendi deyimiyle “Madame la comtesse (Madem la Kumtes) şimdi çay içiyor” gibi bir tümceyi yazmak zorunda kalabileceği için roman yazmaktan korkan Paul Valery’yi (Pau Valeği) çok iyi anlıyorum. Roman da, öykü de, oyun da… ayrı ayrı şeyler bunlar. Ama tümünde de şiiri ne kadar sağlayabilirsek, erek yönünden edebiyatı o kadar gerçekleştirmiş oluruz. Yazar kişinin gücü ve vakti yetseydi de öyküde de, romanda da, oyunda da şiiri kurabilse, koru- yabilseydi… Bu çabayı gösteren, başarıya yaklaşan ya da eren yazarlar türlerinin en önde giden, en kalıcı örnekleridir bence.
Şiir, edebiyatın öbür kollarından üstün mü? Şöyle bağlayalım isterseniz: Şiir edebiyatın özüdür. Benim için nerde bir roman, öykü, oyun ya da deneme varsa orda bir şiir sorunu da vardır.
— Şiir olmasaydı, şiir yazılmamış bir dünyada yaşasaydık ne olurdu?
— Şiir olmasaydı, dil olmasaydı demekle birdir. Dil olmasaydı, anlatım, konuşmak olmasaydı… Duygular, anlamlar, düşünceler olmazdı. Sorunu şöyle koyalım mı: Şiir niçin yazılır? Birtakım duyguları düşünceleri anlatmak için mi? Öyleyse bir şiirden önce o şiirin belirttiği birtakım duygular, düşünceler var demektir, değil mi? Ben, yoktur diyeceğim. Bir anlatım biçimini bulmamış, bir sözcük düzeninin kesin, güçle söylenmemiş bir duygu, bir düşünce var olabilir mi? Sezgilerin bile dilin dışında var olabileceğini düşünemiyorum ya, türlü ayrıntılarla gerçekleşebilen duyguyla düşüncenin dilin dışında varlığından söz edilebilir mi? Süregelen kaba bir kanı vardır. Ozanın bir duygusu, bir düşüncesi, bir anlam yükü vardır, onu anlatır şiirinde. Doğru değildir bu. Şöyle diyeceğim: Ozanın içinde duymak, düşünmek, bir anlam yükü elde etmek, kısaca var olmak için onu iteleyen bir kımıldanış vardır. Bir duygu, bir düşünce, bir anlam yükü elde etmek için, kısaca var olmak için yazar şiirini. Yazarken kendini ayıklar, atar, ekler de. Gece karanlığında, sarp bir yoldan, çok bilinçli, uyanık, biraz da el yordamıyla ilerleyen kişi gibidir ozan, yolun bitiminde bakarsınız bir tutam aydınlık vardır avucunda.
Dil olmasaydı duygu da olmazdı, anlam da dedik, düşünce de. Şiir de dilin, ayrıntıları kesin olarak belirmiş, etki gücü ağır basan, büyülü bir düzeni olduğuna göre, şiir olmasaydı bunların hiçbiri olmazdı diyebiliriz. Giderek bilim uygarlık olmazdı. Yaşamamızı bugün dolduran, anlamlı eden şeylerin tümü olmazdı.
Şimdi belki de, bir bilim, uygarlık alanında yaşıyor insanlık, ama herkes şiir okuru mu? diye sorabilirsiniz bana. Herkesin şiir okuru olmadığını, şiir okuru sayısının her zaman, her yerde çok az olduğunu söyleyebilirim.
Ama şunu da eklemek isterim sözlerime: Yaygındır şiir, vardığı sonuç yönünden yaygındır. Aşağı yukarı bir kırk elli yıl geriden, ulaştığı alanı, türlü yoldan, sırasına göre bilimden, sırasına göre bir yaşam ortamından, ya da başka sanatlar yolundan şiir okuru olmayan kişinin de içine sindirir. Yüzyıl önce, o günün sayısı belirli birkaç müzikseveri için var olan bir symphonique (senfonik) ezginin, ses uyumunun bir ya da bu ezginin birkaç motifinin bugün opera yoluyla sokaklara döküldüğü gibi.
— Son yıl içinde iki şiir betiği yayınladınız. Biri, yeni şiirlerinizi toplayan Elinle, öbürü de Şarkılı Kahve ile Gün Işığı’nı birleştirdiğiniz Bir Sabah Uyanmak. Elinle için bazı eleştirmenler şiirinizi yenilediğinizi, bazılarıysa sürdürdüğünüzü söylediler. Ne dersiniz?
— Evet, öyle oldu. İlk görüşte de gerçeğin birer yüzü var. İlk şiir yazmaya başladığım günden bu yana, şiiri mısra, biçim, usun bir çabası, Paul Valery’nin dediği gibi matematikle mistiğin bir karışımı olarak anladım. Bu yönüm, ana çizgide, değişmedi sanıyorum. Değişen, soyut ya da somut olma bakımından şiir dili, temalar, ölçüyle uyak gibi kalıplardır. Elinle’de, mısrayla biçim anlayışı, ussal çaba bakımlarından bir sürdürme, dille özle soyutlama, imgelere geniş ölçüde yüklenme bakımlarından da bir yenilenme olduğu kanısındayım.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

11. Sınıf Gezegen Yayıncılık Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 264 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
1
angry
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!