Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 21

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 21 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 21

Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Felsefenin Aklı, Kurmacanın Hayali

“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” Sene 1994. O vakitler dilimize pelesenk olan bu cümle, Orhan Pamuk’un Yeni Hayat kitabının açılış cümlesi. Hafızam beni yanıltmıyorsa, Yeni Hayatla birlikte ilk kez yeni yayımlanmış bir kitap ana haber bültenlerine konu olmuş, reklamları dört bir yanı sarmış, edebiyat okuru olsun olmasın herkeste merak uyandırmış, “çok satan” kavramıyla tanışmamızı sağlamıştı. Kitabı okuyanlar, okumayanları biraz da hor görerek okumaları tavsiyesinde bulunuyor, fakat kitabın konusu sorulduğunda birkaç muğlak cümleyle geçiştiriyorlardı. Aşk, kitap, yolculuk, yeni bir hayata ve arayışa dair felsefi düşünceler… Peki, Yeni Hayat felsefi bir roman mıydı, yoksa okur konusu bir nebze de olsa belirsizlik taşıyan romanların felsefi öğeler barındırdığını düşünmek kolaycılığını mı âdet edinmişti?
Aynı yıl, kitapçı raflarında -ve maalesef korsan tezgahlarında- Yeni Hayatın hemen yanında yer alan ve satış rakamları Türkiyedeki yayıncısını bile şaşırtan bir kitap daha çok konuşulmuştu. Norveçli yazar Jostein Gaarder’ın Sofienin Dünyası romanı ilk bakışta cüssesiyle insanın gözünü korkutan cinsten olduğu halde çok okunmuş, bazılarınca “felsefeyi basitleştirdiği” iddialarıyla küçümsenmiş, bazıları içinse en karmaşık görünen konuları kurgusu sayesinde akıcı bir dille anlatıverdiği için bir felsefe kılavuzu olmuştu. Neredeyse bütün felsefe tarihini, on beş yaşındaki kahramanı Sofie vasıtasıyla adeta hap yapıp okura sunan bu roman yalnızca Türkçede değil, çevrildiği bütün dillerde muazzam satış rakamlarına ulaşmış, felsefenin bunca ilgi görmesi o zamanlar herkesi hayretler içinde bırakmıştı. Acaba bu romana felsefe sözlüğü de diyebilir miydik?
(…)
Felsefe ve edebiyatın ilişkisi nerede başlar? Sanırım anlatıda, yani dilde. Her ikisi de anlatısını kurabilmek için ortak dili kullanır, hem felsefe hem de edebiyat metinleri dil yapıtlarıdır. Felsefe bir dünya görüşü, düşünce, duygu ve hayata dair fikirlerin uçuşturulması olabilir; ama genel kanının aksine kavranması zor, gizemli ve çelişkili değildir; entelektüellerin ve “meczupların” tekelinde de değildir kuşkusuz. Edebiyat ise epey kaba bir tarifle duygu, düşünce ve hayata dair fikirlerin estetik ve sanatsal bir biçimde ifade edilmesidir. Her ikisi de müşterek kaynaklardan, hayattan, insandan, iletişimden, bireyin ya da toplumun deneyimlerinden, bilinçten, tarihten, kültürden ve bunların yansımasıyla ortaya çıkan soyut meselelerden beslenseler ve ifade aracı olarak ortak bir dili sistemli bir şekilde kullansalar da yöntem olarak farklılaşırlar. Felsefe daha ziyade genel ve kapsayıcı olanla ilgilenirken, edebiyat özel ve farklı olanın peşindedir. Felsefe yanılsamaları ortadan kaldırmaya çalışırken, edebiyat yanılsama yaratma peşindedir. Felsefe soyut ve somut kavramları berraklaştırmaya çalışırken, edebiyatın hiç de öyle bir derdi yoktur. Derrida’nın ifade ettiği gibi edebiyatı “insanın her şekilde her şeyi söylemesine olanak tanıyan kurgusal bir kurum” olarak düşündüğümüzde, felsefenin zorunluluklarının edebiyat için geçerli olmadığı sonucuna varabiliriz. Edebiyat, dili yalnızca estetik bir kaygıyla, çağrışımlarla, betimlemelerle kullanma özgürlüğüne sahiptir. Bilhassa kurmaca söz konusu olduğunda felsefenin gerektirdiği akıl işin içinden tamamen sıyrılarak, yerini hayal gücüne ve bunun sağladığı özgürlüğe bırakır.

Felsefecilerin ve edebiyatçıların iki alan arasında edebiyat eleştirisinden bağımsız bir ilişki kurma ve onu anlamlandırma çabaları yıllardır devam ediyor. Şimdilik edebiyatın bilindik felsefi tartışmalar aracılığıyla elde edebileceğimiz kavrayışı sağlayıp sağlayamayacağı, dahası böyle bir yükümlülüğünün olup olmadığı konusunda bir uzlaşmaya varamamış olsalar da, edebiyatın okura olasılıklar üzerine düşündürerek ve hayal gücünü teşvik ederek felsefi bir bakış açısı sağladığı konusunda hemfikirler. Amerikalı felsefeci Martha Nussbaum, edebî eserlerin toplumsal kavrayışı ve anlayışı geliştirdikleri için ahlak felsefesinin ürünleri olarak görülebileceğini savunmasına rağmen edebiyatın bizi daha duyarlı, daha yeterli insanlara dönüştürmek için yeterli olmayacağını söylüyor. Felsefi kurmaca, tanımı üzerinde mutabakat sağlanamamış bir edebî tür olmasına rağmen, felsefi görüşleri konu edinen kurgu eserler genellikle bu kategoride değerlendiriyor. Bunu da pek çok alt türe ayırmak…

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

12. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 21 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!