Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 215

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 215 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 215

Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Eskici ve Oğulları

Ulu dağlardan yuvarlanıp gelmiş kocaman bir granit parçasını hatırlatarak oturduğu makinesinin başında hafifçe kımıldandı, öksürdü, iskemlesinde sağa sola yerleşti, sonra çalışırken taktığı beyaz çerçeveli ufacık gözlüğünün üstünden karşıki göçmen eskiciye baktı: Bir kadın müşteri irili ufaklı ayakkabılar getirmişti, onarılmak için. O sıra kadın onarılmak üzere getirmeseydi ayakkabıları, sadece bakacak, içinden geçirecek, sonra da önündeki makineye takılı işe dalıp gidecekti. Olmadı. Şu birkaç saat içinde göçmene eski ayakkabı, terlik, çocuk sandalı üzerine çeşitli iş gelmişti. İçlerinden çoğu yıllar yılı işlerini kendisine yaptıran eski müşterilerdi. Demek müşterilerini yitiriyordu yavaş yavaş. Karşıdaki ne türlü davranıyordu da müşteriler ona kaçıyordu? Daha mı kibardı? Daha mı ucuzcu? Bilmiyordu, bilmiyordu bu işi. Tüyü bozuk karşıki göçmen kalkmış ta Allah’ın Bulgaristan’ından mı, Sırbistan’ından mı ne gelmiş, rızkına ortak oluyordu. Ne hakla?

(…)
Makine dikişi, sarı deri üzerinde bir boy gitti, durdu, döndü, bir boy da böylesine geldikten sonra işi bitti. Çıkardı, iplikleri keskin falçatasıyla kesip arkasında, ufacık kunduracı masasının başında çalışmakta olan oğullarına bakmadan fırlattı. Sarı deriden ayakkabı yüzü küçük oğulun önüne düşmüş, dalgasını bozmuştu. Sertçe baktı babasına. Babasının on sekiz yaşında küçük bir modeli. Babasını hatırlatan püskül püskül kaşları hırsla çatıldıysa da karşısında oturan ağası masanın altından ayağıyla ayağına gene hafifçe bastı. Ağası ne babasına benziyordu ne de kendine. Uzun boylu, kupkuru, kavrulmuş. Saygısı sonsuzdu ona. “Çemkirme babana sakın.” demek istediğini anlamıştı. Ağasıyla bakıştılar. Birbirlerini anlayan bakışlardı. Gözlerini tekrar işlerine indirdiler. İkisi de iki ayrı ayakkabı tekinin pençe dikişlerini dikiyorlardı. İş bulsalar, daha doğrusu toptancının siparişini karşılayacak takımları, ellerinde bol kösele, deri olsa da “kendi kontlarına” erkek ya da zenne ayakkabıları yapıp toptancıya verseler, verebilseler.

(…)
Topal Eskici yıllarca önce Çukurova’nın gerçekten de güm güm gümüleyen çiftliklerinden birinde dünyaya gözlerini açtı ama güm güm gümüleyen bu büyük çiftlik gibi nice nicelerini satın alabilecek çok daha büyük çiftliklerin bulunduğu Çukurova’da Topal Eskicinin dedesi Resul Ağa, pek pek orta çiftçi sayılırdı. O yıllar memlekete henüz tren yolu döşenmediği, kamyonlarsa buranın malını mahsulünü şuraya, şuranınkini buraya götürüp getirmedikleri için, buranın malı burada, oranınki orada kalır, çiftlik sahipleri buğdayları, arpaları, küncü, pamukları fakir fukaraya bedava dağıtmasalar bile gene de bol bol verirlerdi.

Topal Eskici, arabalar dolusu kavun karpuzların, sepetler, kavsara denilen küfeler dolusu üzümler, erikler, kayısılar, incir pestilleri arasında gerçekten de nazla niyazla büyümüştü. On yaşına kadar saçlarının kız saçı gibi uzatıldığı, on yaşından sonra Tarsus’ta Ashab-ı Kehf’te kesildiği, kesilen saçlarının ağırlığınca fakir fukaraya altın sadaka edildiği de doğrudur. “Dede kurban, dede hayran” diye uzun beyaz sakalını torununun yüzüne gözüne sürerek seven dedesi Resul Ağa’yı, en çok bu uzun, beyaz sakalından, bir de şimdi kendini hatırlatan, ulu dağlardan yuvarlanıp gelmiş granit parçasına benzeyen geniş bedeninden hatırlar.

Topal Eskici’nin özelliği dedesi Resul Ağadan değil ne kafaca ne de bedence babasına şu kadarcık benzemeyen ufak tefek babasından geliyordu. Bu baba, o yıllar “Sultanî” denilen, şimdiki lise karşıtı “İdadi”de okumuş, iri yarı babası Resul Ağa’nın zenginliğine aldırmadan, hatta ihtiyarın bütün yasaklarına sırt dönerek fabrikatör Gülbenkyan’ların çocuklarıyla arkadaşlığı artırmış, onlardan Ermenice, Fransızca bellemiş, ille de “Fabrikaya akıl erdirmeye çalışmıştı.
(…)

Orhan Kemal

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

12. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 215 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!