Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Anka Kuşu Yayınevi

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 46 Cevapları Anka Yayınevi

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Anka Yayınevi Sayfa 46 ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 46 Cevapları Anka Yayınevi

Önce iyi başlamıştı her şey. (…) Sonra bu arabacı geldi. Kendisini daha önce halin oralarda bir kaç kez görmüştüm. Bizim buralara geleceğini aklımdan geçirmezdim. Seferin evine ilk gidişimdi bu. Uzun, tahta bir ev. Şehrin dışında oluşu da iyi. Güvenceli bir yer. Etrafı bahçeyle çevrili. Bu bahçeye girmek için, derince bir hendeğin üstünden aşan tahta bir köprüden geçmek gerekiyor. Seferin evini, Ragıp keşfetmiş, hemen o gün gelip bize haber vermiş, akşamına da, biz oraya damlamıştık. Arabacı gelinceye değin her şey yolunda gidiyordu. Sonra, arabacı da oyunumuza dahil oldu. Üç beş elde, hepimizi soyup soğana çevirdi. Şadi, en son, şövalye yüzüğünü ortaya koydu, arabacı onu da, aldı. Ortaya koyacak başka bir şeyimiz kalmayınca, arabacı savuşup gitti. Ardından, az sonra da, biz çıktık. Ortalık zifiri karanlıktı. Ay falan yoktu. Yemiş ağaçları sık bir kemerle kaplamıştı hendeğin kıyılarını. Ragıp, Şadi, ben, üçümüz yolumuzu kestirmeye çalışarak arka arkaya yürüyorduk. Karşı tepelerden, uzaktan gelen ışıklar patikanın kimi yerlerini soluk soluk aydınlatıyordu. Aşağıdaki dereden gür bir lâğım suyu akıyor, ortalık ekşi ekşi kokuyordu. Patika da ıslaktı. Taşların arasından sular sızıyordu. Evler çok seyrekti. Hemen iki üç bahçe arasında, bazen daha uzun aralıklarla ancak bir ev yer alabiliyordu. Evlerden ışık gelmiyordu. Böyle, ihtiyatla, acemice yürüyerek hendeği geçip karşı kıyıya vardık. Oradan, dağılacaktık. Tam o sıra, Şadi sokağın öbür ucunda arabacıyı görmüş, bize de işaret etti. Aklımızda bir şey yoktu. Arabacı, orada, bir şeyle oyalanıyordu. Az daha yaklaşınca, arabasını bağladığı karanlık yerden çıkarmaya uğraştığını gördük. O da bizi görmüştü. Görür görmez de hemen elini çabuklaştırdı ve arabasını hızla çekerek üstüne atladı ve yolun, yürüdüğümüz yönüne doğru atını kamçılamaya başladı. O anda Şadi, nasıl oldu anlayamadım “Davran ulan” diye haykırarak arabacının ardından seğirtti. Aramızda ancak otuz kırk adımlık bir mesafe vardı. Araba daha hızını alamamıştı. Şadi, bütün gücüyle koştu ve atı yularından yakaladı. Ragıp’la ben de o sıra yetişmiştik. Şadi, sol eli atın yularında, arabacıya “Paraları..” diye bağırdı. Arabacı “Siz kaybettiniz, çekil önümden” diye öfkelendi. Şadi üsteledi. Bunun üzerine arabacı bir kamçıyla Şadi’den savuşup kurtulmak istedi. Kamçı, Şadi’nın suratına çarptı. Şadi, kamçının acısıyla bir sıçrayışta arabanın üstüne çıktı. (…) Arabacıya vurmak aklımdan geçmiyordu. Bıçak, ortamın gereği olarak elimde duruyordu sanki. Şadi, arabacıyı dirseklerinden kavrayarak bütün bedenini sarmış, sarsıyordu. Arabacı da, boşta kalan eliyle, kamçısının sapını Şadi’nin beline dürtüyordu. Ragıp, birden, kamçının önünde sallanan meşinini çekip kamçıyı arabacının elinden kurtardı. Şadi, “Sökül (..), öldürürüm” diye soluyordu. Elimdeki bıçağı gördü. Ve kaptı. Arabacının sırtına dayadı. Arada bir küfrediyor, en çok, “Sökül (…)” diye bağırıyordu dil alışkanlığıyla. Arabacı, daha bıçağın farkında değildi. Birden “Ulan hergeleler” diye bir sayha kopardı ve Şadi’nin kollarından kurtuldu. Şadi, ikinci kez arabacının beline saldırdı. Arabacı, dirseklerini Şadi’nin omuzu hizasına kaldırmış, oradan vuruyordu. (…). Arabacı, birden “Amman, anam, yandım” diye haykırdı ve arabanın içine yığıldı. Ben de arabanın üstündeydim. Arabacının yıkıldığını görünce, yere atladım. Şadi, çabuk bir hareketle arabacının ceplerini karıştırdı, bulabildiği paraları alıp kendi cebine koydu. (…) Şadi, yere atladı “Haydin, tez..” diye fısıldadı adeta. Olanları daha aklıma yerleştirememiş, tereddütle dururken, Şadi, “Tez (…), haydin” diye acele ediyor, fakat kendisi de şaşırmış, yerinden kımıldayamıyordu. Birden, “Bıçak.” diye seslendim. Şadi gördü. S(…). Arabacı ıhladı, titredi ve birden gevşedi. Şadi, elindeki bıçağı hendekten aşağı doğru attı ve o anda, üçümüz birden şehre doğru koşmaya başladık. Sokakların birleştiği bir kavşağa gelince Şadi “ayrılalım” düşüncesinde bulundu. O zaman üçümüz, üç ayrı yoldan daldık. Şehrin bu kesimlerini, bütün çıkar ve çıkmaz sokaklarıyla gayet iyi biliyordum. Daha sokağı ortalamamıştım ki, gerilerden bekçi düdüklerinin sesini işittim. Acele ederek, terleyerek bütün ara sokakları, kaçak sokakları vurup evi buldum. Şimdi birbirimizden haberimiz yok. Daha doğrusu benim onlardan haberim yok. Yakalandılar mı, bilmiyorum. Ama sâkin olmalıyım, daha sâkin, daha sâkin., daha sâkin.
Rasim ÖZDENÖREN, Çözülme (Kısaltılmıştır.)

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

12. Sınıf Anka Yayınevi Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 46 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!