Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Cevapları Sayfa 156

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 156 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Cevapları Sayfa 156

1. Ünlü Fransız yazar STENDHAL (Stendal)’ın “Bir roman, büyük bir yol üzerine tutulan bir aynadır.” sözüyle ilgili düşüncelerinizi sınıfta sözlü olarak paylaşınız.

  • Cevap: Bu sözle romanın dünyaya karşı bir ayna görevi gördüğü , romanın gerçek hayatı yansıttığı ifade edilmektedir. Realist romanlarda yazar olaylar ve kişileri  tamamen toplumdaki haliyle seçer. Toplumu olduğu gibi yansıtır. Sanatçı , yaşadığı topluma ayna görevi görmekle birlikte onların yaşam biçimlerini, örf ve ananelerini de yansıtmaktadır.

2. İnsanın hayatta mutlu veya mutsuz olmasında yaptığı tercihlerin ne kadar rolü vardır? Günlük hayattan örnekler vererek düşüncelerinizi paylaşınız.

  • Cevap: Mutlu olmak sizin elinizde. Elbette mutsuz olmak da! Çünkü mutluluk gibi mutsuzluk da bir tercih meselesi. Hayata nasıl baktığımız, bardağın hangi tarafını gördüğümüz mutlu olup olmayacağımızı belirler. İnsanlar şunu unutmamalıdır ki bu hayatta ne yaşarsa hep tercihlerinden dolayı yaşamaktadır.

Genç, güçlü, siyah saçlı, yanık tenli Kino (Kino); deniz kıyısındaki bir kasabada karısı Juana (Huana) ve bebeği Coyotito (Koyotito) ile saz kulübesinde yaşayan, inci avcılığıyla geçinen yoksul bir insandır. Bir sabah bebeği Coyoti- toyu akrep sokar, Juana zehri emerek çıkarsa da doktora gitmeye karar verirler. Doktor kimse tarafından sevilmeyen, zengin, paragöz, yerlilere karşı kötü davranan, acımasız bir insandır. Doktora giderlerken yanlarında Kino’nun ağabeyi Juan Tomas (Juon Tuma), onun karısı Apolonia (Apolonya), onların dört çocuğu ile birlikte sonucun ne olacağını merak eden halk da vardır. Doktor, gelen hastanın yoksul bir yerlinin bebeği olduğunu öğrenince uşağına kendisini yok dedirtir. Kino ve karısı üzüntü ile oradan ayrılırlar ve sahile giderler. Juana denizin sığ yerinden şifa olsun diye kahverengi yosunları toplar, pelte yapıp bebeğin omzuna koyar. Bebekleriyle birlikte Kinonun yegâne mal varlığı olan kanoya binerler. Kino doktor parasına yetecek büyüklükte bir inci bulmak amacıyla suya dalar. O güne kadar görülmemiş büyüklükte bir inci bulur. İnciyle birlikte kasabaya dönen Kino ve Juananın evi, haberi duyan komşularla dolar. Aşağıda, Kino’nun bulduğu inci sayesinde gün yüzüne çıkan isteklerinin, hayallerinin anlatıldığı bölümü okuyacaksınız. Kino’ya her çeşit insan ilgi duymaya başlamıştı; satacak malı olanlar, yardım için başvurmaya hazırlananlar, herkes… Kino dünyanın en büyük incisini bulmuştu. İncinin özü insanın özüne karışınca ortaya tuhaf, kapkara bir tortu çıkıvermişti. Kino’nun incisi birdenbire herkesin düşü, hesabı, planı, yol haritası, geleceği, arzusu, ihtiyacı, ihtirası ve açlığı oluvermişti. Aradaki tek engel Kino’ydu. Tuhaf ama birdenbire herkes adamcağıza düşman kesilmişti. İncinin bulunduğu haberi kasabada kötü ve şeytani bir şeyleri, bir daha yok olmamacasına uyandırmıştı. Bu kara tortu bir akrep gibi, yiyecek kokularının orta yerinde duyulan açlık hissi gibi, ya da sevmeyişin, sevilmeyişin yarattığı yalnızlık gibiydi tıpkı. Kasabanın zehir bezleri kötülük salgılamaya koyulmuştu. Kasaba bunun etkisiyle şişip kabarıyordu. Kino ve Juana bütün bunlardan habersizdiler. Kendileri mutlu oldukları için herkesin de aynı sevinci ve heyecanı paylaştığını sanıyorlardı. Juan Tomas ve Apolonia sevindiğine göre zaten bütün dünya mutlu demekti. Gün dönüp güneş yarımadanın dağlarından aşağı kayarak açık denizde battığında, Kino yuvasında bağdaş kurup oturdu. Juana da yanındaydı. Saz kulübe komşularla dolup taşıyordu. Kino incisini elinde tutuyordu. Avucunun içinde sıcacık ve hayat doluydu. İncinin şarkısıyla ailenin şarkısı birleşmiş, birbirine daha da güzellik katmıştı. Komşular Kino’nun avcundaki inciye bakıp insanın nasıl bu kadar şanslı olabileceğine akıl erdirmeye çalışıyorlardı. Ağabey sıfatıyla Kino’nun sağında bağdaş kurmuş olan Juan Tomas kardeşine dönüp sordu: “Artık zengin bir adam olduğuna göre, neler yapacaksın anlat bakalım.” Kino gözlerini incisine dikti. Juana bakışlarını yere indirip heyecanı belli olmasın diye şalını hafifçe yüzüne doğru çekti. İncinin yaydığı ışıltının içinde, Kino’nun geçmişte hayalini kurup sonra da imkânsız diye vazgeçtiği istekleri şekillenmeye başladı.

9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 156 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

2024 Ders Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Bir yanıt yazın

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!