Evvel Cevap
Adabımuaşeret Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 106
Adabımuaşeret Meb Yayınları
Adabımuaşeret Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 106

“Adabımuaşeret Ders Kitabı Cevapları Sayfa 106 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

Adabımuaşeret Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 106

Çocuklar dahil, herkese tek tek hatır sorma şart olduğu için, “Nasılsınız?” faslı epeyce uzun sürer, herkes kibarca cevaplarını verirdi. Sonra havadan sudan konuşmalar yapılır, ardından misafirlere kolonya dökülürdü. Bütün evlerde limon kolonyası bulundurulur, beş dakikalığına uğramış kişilere bile mutlaka kolonya dökülürdü. Kolonyayı şeker tutma izlerdi. Açgözlülük çok ayıptı, bu nedenle tutulan şekerden bir tane alınır. Evde bir kız çocuğu veya genç kız varken kolonya şeker ikramını annenin yapması hoş karşılanmazdı. İkramın sırası hiç değişmezdi. Kolonya ve şekerden sonra sıra kahveye gelirdi. Ama kahve ikram etmenin de bir zamanı vardı. Erken ikram edilen kahve, “Kahveni içtin, kalk git.” demeye gelir, geç kalan kahve de misafir önemsenmiyor anlamı taşırdı. Bu nedenle makul bir süre beklendikten sonra “Kahvenizi nasıl içersiniz?” diye sorulurdu. Kahveden sonra biraz vakit geçer ve mutfaktan çay hazırlığı sesleri gelirdi. Çayı kuru kuru, yanında bir şey olmadan ikram etmek de ev sahipliğine sığmayan davranışlardandı. (…) Misafir habersiz bile gelmiş olsa çocuk bakkala gönderilir, kaymaklı bisküvi, tuzlu çubuk veya fırından taze simit aldırılır, bu da yapılamıyorsa ekmek kızartılır, yanında biraz peynirle ikram edilirdi. O yılların gelenek ve anlayışına göre, misafir gittiği evden karnı tok çıkmak zorundaydı.

Çay ikramının da bir yolu yordamı vardı. Birçok evde misafirler için alınmış kesme çay bardakları, porselen, metal, hatta gümüş çay tabakları, çay kaşıkları, porselen pasta tabakları bulunurdu. (…)

İkram edilen yiyeceklerin tümünü bir çırpıda yemek, tabağı silip süpürmek çok ayıptı. Tabakta bir miktar yiyecek bırakmak görgülülük kabul ediliyordu. Yiyeceklerden biraz daha alınması konusunda ısrar etmek ev sahibinin göreviydi. Bu anlayış zamanla yerini “Kendinizi evinizde gibi hissedin.” anlayışına dönüşünce herkes tabağındakilerin tümünü bitirmekle kalmayıp yeniden doldurmaya alıştı. Misafiri pastaneden alınmış yiyeceklerle ağırlamak, “Siz zahmet etmeye değmezsiniz.” anlamına gelir ve çok ayıplanırdı. Ev kıyafetiyle misafir karşılanmaz, misafir de özensiz bir giyimle ziyarete gidemezdi. Misafirin yanında başköşe geçilip oturulmaz, en iyi köşe misafirlere verilirdi. Misafirin sözünü kesmek, onu küçümseyici laflar etmek, başından geçen kötü bir olayı hatırlatmak da doğru değildi. İkram toplulukta bulunan en yaşlı kişiden başlardı.

Her ne olursa olsun misafir kutsaldı ve asla kovulmazdı. Bir misafirin kovulması ölüme kadar sürecek bir küslüğe neden olabilirdi. Bir evde misafir olan kişi, o evin halkının koruması altında demekti. Misafire dışarıdan yapılacak herhangi bir kötü davranış, ev sahibine yapılmış sayılırdı ve bu tür davranışları önlemek ev sahibinin göreviydi. Genellikle misafir misafirliğini, ev sahibi ev sahipliğini bilirdi.

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır.

Meb Yayınları Adabımuaşeret Ders Kitabı Sayfa 106 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Ders ve Çalışma Kitabı Cevapları
Benzer İçerikler

Yeni Yorum